English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You can't be here

You can't be here traducir turco

1,472 traducción paralela
You can't be here.
Burada olmamalısın.
You can't be here anymore.
Artık burada kalamazsın.
You can't be back here.
Burada olamazsınız.
Can't be heaven, you wouldn't be here.
Cennet değil, yoksa burada olmazdın.
Sir, you can't be in here.
Bayım, içeri giremezsiniz.
Well, you're gonna get married anyway, so why don't you get married here where we can be all together, and that way Grandma Annie can be a part of it.
Her halükarda evleneceksiniz nasılsa o yüzden neden burada evlenmeyesiniz ki? Herkes hazır bir araya gelmiş hem böylece büyükanne Annie de katılmış olur.
If you're here, Fredricksen can't be far behind.
Sen buradaysan, Fredricksen fazla uzağımızda olamaz.
If you can't do it here, how are you gonna be able to do it later?
Daha burada yapamazsan sonradan nasıl yapacaksın?
Now you can have a very nice summer here, but it won't be without structure and supervision.
Burada çok güzel bir yaz geçirebilirsin. Ama bu düzen ve gözetim olmadan olmayacak.
I can't promise I'll be there every day, but you can always get a hold of me on here, or text me, or e-mail me.
Her gün yanınızda olacağıma söz veremem ama bana her zaman bununla ya da mesajla ya da e-postayla ulaşabilirsiniz.
Look, Shawn, in a couple of minutes there's going to be some men that's going to come here, and you can't be here when they get here, okay?
Bak, Shawn, birkaç dakika içinde buraya bazı adamlar gelecek, ve sen onlar geldiğinde burada olamazsın, tamam mı?
You can't be here.It's too hot.
- Burada bulunamazsınız. Çok sıcak.
- you can't be here. Not here.
- Burada olmaman gerekiyordu.
I don't want to see you hurt, so you just tell me what the FBI knows about what we're doing here, and I can't say you'll walk away smiling- - that would be unrealistic- -
O yüzden, FBI'ın yaptıklarımız hakkında ne bildiğini anlat. İncinmeni istemem. Elini kolunu sallayarak gideceğini söyleyemem.
That's the least, you can't be here!
Burada duramazsın!
You can't be around here today.
Bugün burada kalamazsın.
Wes, I told you, you can't be here today.
Wes, sana bugün burada olamayacağını söylemiştim.
I told you, you can't be here today.
Sana söyledim, bugün burada olmamalısın.
You can't be here!
Burada olamazsın!
But not here ;, it can't be here. It's got to be someplace else, you know?
Başka bir yer olmalı.
So you know, I won't be coming around here anymore, I can promise you that, okay?
Bundan sonra buralarda olmayacağım bunun sözünü verebilirim, tamam mı?
Oh, wait, you can't be wearing them because you left them here.
Oo dur bi saniye, onu giyiyor olamazsın, çünkü burda bırakmışsın.
You can't be here...
Burada durmamalısın.
In the Underworld, you and Vivian can exist in peace. But you can't be together here.
Yeraltında, Vivian'la birlikte huzur içinde yaşayabilirsiniz ama burada beraber olamazsınız.
- You can't be in here.
- Buraya giremezsin.
- You can't be in here, miss.
- Giremezsiniz, bayan.
If you can't let go of past impressions, your time here is not going to be productive.
İlk izlenimlerinden kurtulamazsan, burada geçirdiğin vakit verimli olmayacak.
Kyle, you can't be here.
Kyle, burada kalamazsın.
You can't be here, man.
Burada kalamazsın, dostum.
- Hey, you can't be here, guys.
- Hey, beyler çekilin oradan.
Unh-unh, hey, you can't be here.
Burada olmamalısın.
Adam, you can't be here right now, man.
Adam, şu an burada olmamalısın.
YOU CAN'T BE HERE?
Burada olamazsın.
You obviously want to be here. I can't figure out why.
Kesinlikle burada olmak istiyorsun ve ben nedenini bulamıyorum.
So I want to see where you go when you can't be here.
Burada değilken nereye gideceğini görmek istiyorum.
You can't just leave me here to be massacred by this rabble.
Bu basit insanlar tarafından öldürülmeme izin veremezsin.
You can't be seen here. Quick! Come on, get inside!
Sizi burada görmemeliler.
If you still ask how, it means you can't be a member here.
Bunu sorduğunuza göre üye olamazsınız.
But, I think I'll be here a lot... or with her a lot... and, you know, I feel bad... and, I can't talk on cell phones in the room... so it might be hard to...
Ama, sanırım burda ya da... uzun zaman birlikte olacağım... yani bilirsin, kendimi kötü hissediyorum... ve, kapalı alanda telefonla konuşamıyorum... bu yüzden beni beklemek...
- I know you want to start down here with the workers and all that stuff, but in a week or so when you get bored out of your mind, don't be proud.
Biliyorum, burada işçilerle birlikte çalışmak istiyorsun falan ama bir hafta sonra ya da canın ne zaman sıkılırsa, sakın utanma.
I shouldn't be here without Mr. Hansen's attorney present. - He can't see you.
Bay Hansen'ın avukatı olmadan burada bulunmamam gerekiyor.
I might be out of line here, but MUSIC I can't get involved with you.
Haddimi aşarak söylüyorum seninle olamam ben.
Obviously I can't trust you to be on your own when your mum's away, so you're coming here every day after school till she gets back.
Belli ki annen yokken tek başına kalman konusunda sana güvenemeyeceğim bundan dolayı annen dönene kadar okuldan buraya geliyorsun.
Listen, you can't be here.
Tamam dinle, burada olamazsın.
You may be right. If you can say that the skills which we've taught here have been applied, I can't deny that.
Eğer burada uyguladığımız teknikleri kullandığımızı söylersen bunu inkâr edemem.
You can't be here.
Burada olmaman gerek.
Annie's ex, who buried her. She can't be here, you can't be within ten miles of here.
Annie'nin eskisi, o gömdü onu o burada olmamalı, sen de en az 10 km mesafede olmalısın.
You can't be here.
Burada olamazsın.
you can't be seen out here.
Efendim, buralarda görünemezsiniz.
If there's something here that can't be thrown away.. It's you.
Eğer terk edilemeyecek bir şey varsa burada o da sensin.
- Laetitia, you can't be here.
Laetitia, burada olmamalısın. Neden?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]