You could come with me traducir turco
411 traducción paralela
You could come with me and visit the tomb of king Anamita.
Benimle birlikte Anamita'nın kralının mezarını ziyarete gelebilirsin.
I... I thought perhaps you could come with me.
Dağları, tırmanmayı vb.
You could come with me.
Benimle gelebilirsin.
If you could come with me, there's no man I'd sooner raise... yes, with my own hand.
Eğer beni desteklersen, seni ihya ederim. Kendi gücümü kullanarak.
Or, if you wanted to, you could come with me.
Yada, istiyorsan, benimle gelebilirsin.
- I wish you could come with me now.
- Şimdi, benimle gelebilmeni isterdim.
I wish that you could come with me.
Keşke benimle gelebilsen.
Maybe you could come with me.
Belki benimle gelebilirsin.
You could come with me.
- Tıpkı eski günlerdeki gibi. - Evet. Munich büyük bir şehir.
You could come with me if you want.
İstersen benimle gelebilirsin.
You could come with me, you know.
Benimle gelebilceğini bilyorsun.
You could come with me.
Siz de benimle gelebilirsiniz.
If you will come with me, you could stay overnight in a private ward.
Eğer benimle gelirsen geceyi müşahade altında geçirebilirsin.
If you were to come away with me what could we say having made them right?
Eğer benimle gelirseniz onlara haklı olduğumuzu nasıI söyleyebiliriz?
- We could try, or you could stay another five weeks and come back with me.
- Siz bize her zaman lazımsınız. Ya da burada beş hafta daha kalıp benimle de dönebilirsiniz.
Listen, could you come home with me?
Beni eve bırakır mısın?
You could see that, he... but I made him come with me cause he was my brother.
Bunu görmeliydin, o... fakat onu yanımda gelmeye zorladım çünkü kardeşimdi.
Don't you see, if they could come here and live with us, then we'd only have one house to run, and you wouldn't have the expense of paying Mrs. Connolly to come and stay with me while you're away and...
Görmüyor musun, buraya gelip bizimle yaşasalardı, çekip çevireceğimiz sadece bir tek evimiz olacaktı, ve sen burada değilken Bayan Connolly'inin gelip benimle burada kalması için... ona ödeme yapmayacaktın
Could you come out and give me a hand with EMMARAC, please?
Buraya kadar gelip de EMHAAH konusunda bana biraz yardımcı olur muydunuz lütfen?
Sylvia, I don't suppose there's any way I could persuade you to come with me, is there?
Sylvia, seni benimle gelmeye ikna etmenin bir yolu yok herhalde, değil mi?
Not for a couple of weeks. Could you come to Brig with me?
Ne zaman Londra'da olmanız gerekiyor?
Could you come with me for a moment?
Bir saniye benimle gelir misin?
Excuse me, but these young men I'm sitting with... wondered if two of us could come over and join you.
Affedersiniz, ama yanımdaki genç adamlar gelip bize katılır mısınız diye merak ediyor.
You could have come out like a man and told me you were gonna bring that dog home instead of hiding it, smuggling it in with the puppies, Mark.
Bir erkek gibi çıkıp köpekle ilgili doğruyu söyleyeceğine sen bu köpeği sinsice, diğer yavruların içine sakladın, Mark.
Mrs. Morane didn't really ask me to come by, but she sounded worried... about leaving you alone with the boy. I could cook you something...
Bayan Morane benden tam olarak gelmemi istemedi ama sizi küçükle yalnız bıraktığı için endişe ettiğini hissettim.
Now, if you could find the time at your convenience, maybe you'd come with me and translate.
Şimdi, eğer zaman bulabilirseniz... sizce uygun olduğunda, belki gelip... bana çevirirsiniz.
- You could help if you would just talk to me about your husband and maybe I can come up with a business associate, a friend,
Kendinizden ve kocanızdan bahsederseniz bana büyük yardımda bulunmuş olursunuz. Belki bir iş arkadaşı, dostu olabilir.
Could you come out of it long enough to have dinner with me tonight?
Sence şoktan çıkıp, bu akşam bana yemeğe gelebilir misin?
If my wife decided to murder me, she could come up with a better alibi than you got.
Eğer karım beni öldürmeğe karar verseydi, senden daha iyi bir tanık getirirdi.
Wish you could come back to bed with me.
Yatağa geri gel.
Could you come with me, please, Mr. Caulfield?
Lütfen benimle gelir misiniz, Bay Caulfield?
Listen, I know this is exactly what you want to hear now but we've got 26 pages, and I was wondering if you could come over and run some lines with me tonight.
Dinle, su an tam da duymak isteyecegin birsey ama 26 sayfamiz var. Acaba bazi replikleri beraber çalismak için bana gelir misin diyecektim.
I'm going back to staff HQ tomorrow. Look, why don't you come with me? It could be fun.
Halka Açık Yakarak İnfaz 13 Ağustos Cuma Yağışlı Olursa Kapalı Yerde
Miss Walker, could you come with me for a minute?
Bayan Walker, bir dakika benimle gelebilir misiniz?
You could have come with me.
- Benimle gelebilirdin!
If you come on an assignment with me one more time, you could easily add 20 more catering vans.
Bir kere daha benimle bir göreve gelirseniz, 20 tane daha karavan alabilirsiniz.
so... you know, if you could, try to get in touch with me, or better yet, come by.
- Yani... yapabilirseniz, benimle konuşmaya çalışın. - Yahut daha iyisi, bir uğrayın.
Honey, could you come out in the back yard with me?
Tatlım, benimle arka bahçeye gelir misin?
I was hoping I could just convince you to come with me.
Sadece sizi benimle gelmeye ikna edebilmeyi umuyordum.
Dick, could you come with me, please?
Dick gelebilir misin lütfen?
Maybe you could come in with me, take a piece of this joint.
Belki benimle birlikte olup mekânın bir kısmını alabilirsin.
Well I was thinking, this being Saturday and all if you didn't have anything better to do... you could come down with me to the barrens.
Düşünüyordum da, bugün cumartesi yapacak başka bir işin yoksa benimle araziye gelebilirsin.
Um, Missy, could you come with me to the ladies'room?
Missy, benimle bayanlar tuvaletine gelebilir misin?
You asked me if you could come up here and sleep with me.
Yukarı çıkıp benle yatıp yatamayacağını sordun.
Could you come with me, please? Someone would like to speak with you.
Acaba benimle gelebilir misiniz, biri sizinle konuşmak istiyor.
The only explanation I could come up with is you think that you caught me...
Güzel vakit geçirdik sandım. Bunun, düşünebildiğim tek izahı ise beni şey yaparken yakaladığını sandığın için...
And you could resign yours and come to a star base with me.
Tabi sen de kendi görevinden istifa edip, benimle bir yıldız üssüne gelebilirsin.
You could come home with me.
Benimle eve gelebilirsin.
- Could you folks come with me, please?
- Lütfen benimle gelir misiniz?
Could you come with me?
Benimle gelebilir misin?
It was the only way I could get you to come with me. - You got a wife, McClane?
Bak, bundan kurtulmamızın tek yolu benimle beraber gelmen.