You didn't traducir turco
179,609 traducción paralela
- Y-Y-You can't see it, because you didn't let it out, okay?
- Sen onu göremiyorsun,... çünkü onu dışarı çıkarmadın, tamam mı?
Didn't realize you were calling the shots here.
Kararları burada sen vermiyorsun.
A couple summers ago, you didn't hear nobody say,
Birkaç yıl önce yaz ayında hiç kimse kalkıp
And you wonder why Mom didn't want to have sex with you.
Ve sen annemin neden senle yatmadığını biliyor musun?
What, you didn't hear?
Ne sen duymadın mı?
You didn't have to do that, get your dad involved.
Bunu yapman gerekmiyor baban da işe karıştı.
I know you didn't.
Senin yapmadığını biliyorum.
Julie told me that you rented "Twister," and I'm willing to bet that you didn't rent anything at all.
Julie bana Twister'i kiraladığını söyledi ve bahse girerim sen hiçbir şey kiralamadın.
You didn't have an opening.
Henüz açılmamıştı.
You didn't know that.
Bunu bilmiyordun.
I know you didn't shoot that unarmed kid, Teddy.
Silahsız çocuğu senin vurmadığını biliyorum, Teddy.
- I thought you didn't- -
- Senin yapmadığını... - Yapmıyorum.
You didn't wanna...
Bunu istemezsin.
They didn't tell you anything for the same reason I'm not gonna.
Benimle aynı sebepten size bir şey söylemediler.
And you found out in the delivery room, didn't you?
Sen bunu doğum odasında öğrendin, değil mi?
I didn't think you had it in you.
Yapabileceğini sanmıyordum.
Well, clearly you didn't do it right.
Belli ki düzgün yapamamışsın.
No, you didn't say you were sorry.
- Şimdi söylüyorum.
Jimmy, you didn't even stop. I thought you were dead!
Öldüğünü sandım.
Well, why didn't you say so?
Neden öyle demedin?
Hope you guys didn't spend too much money on the rides, and the games, and all the whatnots.
Umarım siz çocuklar fazla para harcamamışsınızdır bütün bu kaydıraklar, oyunlar ve daha sair şeylere.
I know you didn't ask for any of this.
Biliyorum, bunların olmasını sen istemedin.
I didn't, you walked into my room.
- Gelmedim, sen odama girdin.
Well, if you didn't do that, I never would've found out what an amazing man Kai is.
Eğer bunu yapmasaydın Kai'nin ne kadar harika bir adam olduğunu asla öğrenemezdim.
I didn't want it to come down like this, But you leave me no other choice.
Bu şekilde olmasını istemezdim ama bana başka seçenek bırakmadın.
You didn't hit that monkey just now? I-i didn't...
Az önce bu maymuna vurmadın mı?
I didn't berate you when you barfed all over the sidewalk.
Kaldırıma boylu boyuna kustuğunda seni terslememiştim.
Ah, you didn't say "off the record."
- "Kayıt dışı" demedin.
It just didn't seem to matter to anyone that I was... I was the brains, but you know
Kimse asıl beynin ben olduğumu önemsemiyordu, bunu biliyorsun.
You didn't get hurt working out.
Egzersizde olmadı.
Wait, Washington knew you were a Witness and didn't tell you?
Bekle, Washington sizin tanık olduğunuzu biliyordu, ve birşey söylemedi?
Didn't you ever wonder why Washington sent you to that battlefield to face the Horseman of Death?
Hiç merak ettin mi, Washington seni neden bu savaş alanına ölümün atlısıyla savaşman için gönderdi?
Didn't you wonder how you were able to cut off his head so easily back then, but now, since then, you... you haven't been able to harm him at all.
Hiç zamanında onun başını kolayca kesebilmenin ve şimdi o zamandan beri ona zarar veremiyor olmanın nedenini merak ettin mi?
Wait. You didn't take her to my guy?
- Onu benim doktoruma götürmedin mi?
I didn't know you could do that.
- Bunu yapacağını hiç düşünmemiştim.
Maybe you didn't hear me. I'm Tucker.
Duymadın galiba, ben Tucker.
No skin off my back. I didn't have to come over here and talk to you.
Buraya gelip seninle konuşmak zorunda bile değildim.
He told you, didn't he?
- Sana anlattı, değil mi?
Why didn't you tell me?
Bana neden söylemedin?
Well, maybe you didn't try hard enough.
Belki de yeterince denememişsindir.
Yeah, they told me all about how I get soft and die for you losers. I didn't believe them. Believe who?
Evet, nasıl yumuşayıp siz ezikler için öldüğümü anlattılar ama inanmadım.
Yeah, you didn't think that Thawne was actually gonna fall for that fake meeting trick? This is not "The Godfather." Although we do agree with your sentiment.
Kendimizle birlikte zamanda yolculuk etmek şu ankinden kat kat daha büyük bir zaman paradoksu yaratabilir.
You didn't notice this building has my name on it?
Binanın kapısında soyadım yazıyor.
I didn't know you had it in you.
Yapabileceğini düşünmemiştim.
You didn't have to come all the way home.
Eve kadar gelmen gerekmiyordu.
You do a breathalyzer on him? Didn't have to.
Alkol muayenesi yaptınız mı?
Guessing you didn't have a good senior prom.
Böylece geriye kalan yüzde birlik kısım çok iyi bir gece geçirir.
I guess I just didn't realize you guys had that kind of relationship.
Aranızda o tür bir ilişki olduğunu bilmiyordum.
And you're certain she didn't take those sleeping pills with her when she left?
Çıkarken hapları yanına almadığından emin misiniz peki?
He didn't want you to, and there's no way you would have guessed he'd end up in Mexico.
Etmeni istemedi, ayrıca Meksika'ya gideceğini de tahmin edemezdin.
There's something he didn't want to share with any of you.
Kimseyle paylaşmak istemediği bir şey var.
you didn't know 451
you didn't answer me 17
you didn't answer 45
you didn't get it 40
you didn't have to 199
you didn't tell me 114
you didn't answer my question 88
you didn't like it 52
you didn't see anything 59
you didn't call me 25
you didn't answer me 17
you didn't answer 45
you didn't get it 40
you didn't have to 199
you didn't tell me 114
you didn't answer my question 88
you didn't like it 52
you didn't see anything 59
you didn't call me 25