You didn't like it traducir turco
1,604 traducción paralela
WELL, SORRY IT DIDN'T WORK OUT FOR YOU LIKE IT DID FOR ME.
Bende işe yaradığı gibi olmadığı için üzgünüm.
I didn't mean to wake you, but it seemed like you were having a really bad dream, so...
Pardon seni uyandırmak istemedim ama kötü bir rüya gördüğünü sandım ve...
You know, last time you took him there, he didn't like it.
Biliyorsun, onu en son çalıştığın yere götürdüğünde, pek beğenmemişti.
The only thing wrong with your apology, Mac, was it didn't look like you believed your own apology.
Özründeki hata şuydu Mac ; Kendi özrüne inanıyor gibi durmuyordun.
Yes, believe it or not, I myself used to have unclean urges and like a lot of you I thought I was just made that way, that I didn't have a choice.
İster inanın, ister inanmayın, benim de iffetsiz ihtiyaçlarım vardı ve birçoğunuz gibi, ben de öyle olduğumu, seçeneğim olmadığını sanmıştım.
It's like you didn't even exist.
Yoksun sanki.
I mean, I thanked her.You know, like, I said, "thanks, mom," but they were just words. I didn't really mean it, you know?
Yani teşekkür ettim, teşekkürler anne dedim ama bu sadece iki kelime.
So you really didn't like it?
Yani cidden beğenmedin mi?
Like you were being punished... the experimental drug... started to work, didn't it?
Sanki cezalandırılıyormuşsun gibi... deneysel ilaç... işe yaramaya başladı, değil mi?
- Kevin, just because I didn't like the incredibly lame way you pseudo-proposed to me over a hospital bill, doesn't mean I'm not happy with our relationship exactly as it is now.
Kevin, sırf bir hastane faturası üzerine basit bir şekilde bana teklif etmenden hoşlanmamış olmam, ilişkimizin şu andaki halinden mutlu olmadığım anlamına gelmez.
It's just that you've all become like family to me and I really didn't want to lose that.
Bu sadece - hepiniz ailem gibi oldunuz. Ve ben gerçekten bunu kaybetmek istemedim. Ve her şeyin aynı kalacağını söylediğini biliyorum ama...
Didn't i? 'Cause it kinda seemed like they had you against the ropes in there.
Çünkü oradaki durumun hiç de iç açıcı değildi.
Looks like you didn't have any problem reading it.
Ama okumakta pek zorluk çekmedin.
You know, I could watch, maybe, but it didn't seem like...
Biliyorsun, belki izleyebilirim, ama....
you didn't want anything for yourself, or is it because you're already getting what you wanted, like these women's souls?
Kendin için bir şey istemiyor musun yoksa zaten istediğin şeyi aldın mı? Bu kadınların ruhlarını.
I'm sorry it didn't turn out like you'd hoped, but better it happens now than before you end up hurt, or dead.
Senin umduğun gibi çıkmadığı için üzgünüm ama sen zarar görmeden veya ölmeden önce bitmesi daha iyi oldu.
Not like you didn't suspect it.
Senin tahmin etmediğin gibi değil..
- You didn't say it like that.
- Bu şekilde söylememiştin.
Every morning we used to cook up that crystal meth. We thought it was like having a glass of milk. Is there anything you didn't take in them days?
Hatta her sabah kahvaltımıza ve... sütümüze uyuşturucu katardık.
You didn't like it?
Beğenmedin mi?
It didn't sound like you.
Senin sesin gibi değildi.
I didn't mean it really, and, you know, even if I did, I'm going to college in three weeks, so it's not like it matters.
Gerçekten bunu demek istemedim, ve, biliyorsun, istesem bile, 3 hafta içinde üniversiteye gideceğim, Sorun buysa hiç de hoş değil.
And don't for a fucking second act like you didn't like it.
Bir an için bile, sakın hoşuna gitmemiş gibi yapma.
I didn't think you'd take it like that.
Böyle karşılayacağını tahmin etmemiştim.
I don't want to sit here the whole meal worrying and then find out you didn't read it or that you did and you didn't like it.
Yemek boyunca düşünceni merak edip sonra okumadığını veya okuduysan beğenmediğini öğrenmek istemem.
To be honest I didn't understand a word of that but it sounds Like you dumped her for staring.
Dürüst olmam gerekirse tek kelimesini bile anlamadım. Fakat öyle baktığı için ondan ayrılmışsın gibi geliyor.
A doorway you step into... and then you step out somewhere down the hall... so fast that it didn't seem like you had time to move anyplace.
Bir kapıdan diğerine geçiyorsunuz o kadar hızlı hareket ediyorsunuz ki sanki hiç yürümemişsiniz gibi gözüküyor. Bu uzay-zamanda hayali bir bağlantı gibi.
It's not like you didn't lose your virginity to her in seventh grade.
7. sınıfta bekâretini onunla kaybettiğin için değil.
It was only a couple of words! Not even proper speaking... just like.. croaking... I didn't think that you'd be...
Sadece bir kere oldu. senin bilmek isteyeceğini düşünemedim.
You know, make it through the day like it didn't matter.
Biliyorsun, bütün gün önemi yokmuş gibi davrandın.
That didn't work out like you planned, did it?
Planladığın gibi gitmedi öyle değil mi?
You have one cell left in your body that still didn't like tequila... You go, "Oh, I don't like it," whatever.
Tek bir hücre bile kalsa hâlâ etkisi sürüyormuş.
You know, it didn't have to go like this.
Böyle olmak zorunda değildi.
You didn't expect it to be like this, I bet.
Bahse girerim böyle olacağını beklemiyordunuz.
- Is there another way of getting it? - Well, it might have sounded like an apology... in advance... that you didn't have any... real sexual... desire for her.
- Pesin olarak bir özür gibi gözükebilir, ona karsi gerçek anlamda cinsel bir arzun olmadigi için.
It's too bad you didn't a little bit earlier, say, like, when we were still together.
Bunu daha önce söylememen yani, mesela, biz hala beraberken, kötü oldu.
But this morning, you made it sound like you didn't have any money.
Ama bu sabah paran yok gibi görünüyordun.
It's like I said... - You didn't anticipate the variable.
Dediğim gibi bu değişkeni öngörmedin.
I just didn't think what it must be like to carry this around with you.
Sadece düşünemedim... Böyle bir şeyi taşımanın nasıl bir şey olacağını.
It's not like you didn't warn me this day was coming.
Bana bu günün geleceği hakkında uyarmamış değildin.
When things like that happen, you pretend it didn't, and you go on.
Böyle şeyler düşündüğünde, numara yapmayı bırakıp yoluna devam etmelisin.
Well, I didn't like getting it from you.
Senin yapman hoşuma gitmedi.
Yes, I mean, you didn't say anything before and then suddenly I'm dying and it's like, "I love you."
Evet, yani daha önce hiçbir şey söylemedin. Ben orada ölürken sanki "Seni seviyorum." gibi...
It's not like he didn't know you were getting married today!
Sanki bugün evleneceğini bilmiyordu.
You didn't like it.
Ama senin hoşuna gitmezdi.
If you're that knowledgeable, why didn't you fix it instead of fluttering here like a dove?
Çok biliyorsan kendin etseydin tamirini güvercin gibi burada çırpınmasaydın.
So I lanced this thing on this guy's back, and I'll be honest with you, I didn't even know what it was, and then it exploded like a volcano.
Sonra adamın arkasındaki şu şeyi yarıp açtım. Ve dürüst olmalıyım ki, onun ne olduğunu bile bilmiyordum. Ve birden volkan gibi patladı.
And like you said, things aren't adding up. You call whoever it is that you need to call, and you tell them that I didn't murder anyone.
Kimi arayacaksan ara ve ona cinayeti benim işlemediğimi söyle.
You didn't like it long. No, i -
- Uzun halini sevmiyor muydun?
- It's not like you didn't have fun, right?
Cidden, birbirlerine nasıl baktığını gördün mü?
The trick is to make it look like you didn't do nothing.
İşin sırrı sanki hiçbir şey yapmamışsın gibi göstermek.
you didn't know 451
you didn't answer me 17
you didn't answer 45
you didn't get it 40
you didn't 2413
you didn't have to 199
you didn't tell me 114
you didn't answer my question 88
you didn't see anything 59
you didn't call me 25
you didn't answer me 17
you didn't answer 45
you didn't get it 40
you didn't 2413
you didn't have to 199
you didn't tell me 114
you didn't answer my question 88
you didn't see anything 59
you didn't call me 25