You didn't see it traducir turco
1,037 traducción paralela
You see, then, even if I was frightened of something, it didn't last long.
Görüyorsun ya, bir şeyden korkmuş olsam da, uzun sürmedi.
You didn't see it?
Görmediniz mi?
See, you almost won and you didn't even know it.
Neredeyse kazanıyordun ve sen bunu bilmiyordun bile.
She said you were able to do it so that you never really saw anything you didn't want to see.
Böyle bir şeyi yapabileceğini söyledi. Böylece görmek istemediğin bir şeyi gerçekten hiç görmezmişsin.
You see, I didn't know it was her dog because she never brought it before.
Görüyorsun, onun köpeği olduğunu bilmiyordum çünkü daha önce hiç getirmedi.
You didn't by any chance see it on the floor and pick it up?
Bir rastlantı sonucu cüzdanı yerde görüp, almış olabilirmisiniz?
- Well, I didn't see it was you.
- Bekleyenin sen olduğunu fark edemedim.
I didn't think it would be wise to see you.
Görüşmenin akıllıca olmayacağını düşündüm.
So, you see, you brought it on yourself, didn't you?
Böylece payınıza düşeni alıyorsunuz, değil mi?
I thought I couldn't bear it if I didn't see you again.
Seni bir daha görememe düşüncesine bile katlanamayacağımı anlamıştım.
I don't see why he didn't even know my late husband, I ensure you inspector he has got nothing to do with it.
Müfettiş bey sizi temin ederim o, benim eski eşimi tanımazdı bile. Onun bu işle hiçbir ilgisi yok.
It would be pretty Much u n heard of. You see, If i didn't get in there At precisely m i dnight, Then the whole Timetable would Be upset.
Oraya tam olarak gece yarısında gitmezsem, bütün program altüst olur.
You mean he didn't get it? Let me see.
Telgrafı almadımı diyorsun?
Embrace your mommy, where you she / it didn't see so long.
Seni uzun zamandır görmedim, hadi annene bir sarıI bakalım.
He didn't want to see it shot any more than you did.
O da senin gibi vurulmasını istemiyordu.
- It's too bad you didn't see it.
- Görememen çok yazık.
- But you didn't see who it was?
- Fakat kim olduğunu göremedin mi?
It's not that anybody you didn't want to see.
Görmek istemediğin o her kimse değil.
It didn't see you come in.
Sizin içeriye girdiğinizi görmedi.
Didn't I make it clear that I never wanted to see you again?
Sizi bir daha görmek istemediğimi söylemedim mi?
It's easy for you to say that, but you didn't see it that Sunday morning, screaming out of the heavens to crash and bury itself in the heath.
Senin için bunu söylemesi kolay. Sen bunu görmedin. Ama ben o pazar sabahı onun göklerden çığlık atarak düştüğünü ve kendini toprağa gömdüğünü gördüm.
- But didn't I see you in Normandy? - It's possible.
- Fakat sizi Normandiya sahilinde görmemişmiydim?
You didn't see it?
Elbette görmemişsindir?
- I hid it. I didn't think you wanted anyone to see it.
Herhalde başka birisinin görmesini istemezsiniz, değil mi?
So, don't you think it might be better... if we didn't see each other for a while?
Yani bir süreliğine ayrı kalmamız daha iyi olmaz mı?
Then you didn't see it.
Öyleyse görmedin.
You see, sir, we didn't feel like waiting around till it starved to death.
Görüyorsunuz ya efendim, açlıktan ölene kadar beklememiz gerekmedi.
As if you didn't see enough lousy cops as it is.
Sanki iğrenç polisleri yeterince görmemişiz gibi.
Yes, but you see, the idea is, they didn't have to do it.
Fikir şu, yapmak zorunda değiller.
You should be glad you didn't see it.
Görmediğiniz için çok şanslısınız.
Just because you were looking the other way doesn't mean that I didn't see it.
Başka yöne bakıyor olman, olayı görmediğim anlamına gelmez.
Because when I looked into the crate, you know, I didn't see it in there.
Çünkü sandığa baktığımda içinde görememiştim.
How can you be sure if you didn't see it?
Görmediysen nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
If you didn't see the German shoot, - can't we, in theory, assume it was someone else who shot?
Almanın ateş ettiğini görmediysen onu teoride başka birinin vurduğunu farz edemez miyiz?
You didn't see it. Gee.
- Onu görmediniz!
Or was it that you didn't want to see her?
Yoksa onu görmek istemedin mi?
- Didn't you see who it was?
- Kim olduğunu görmedin mi?
You see, I remembered that I made the assignment... but I didn't remember that he was still on it.
Görüyorsunuz, görevi benim verdiğimi anımsadım, fakat hala aynı görevde olduğunu anımsamadım.
And you didn't see it earlier because it was too dark.
Daha önce de göremezdiniz, çünkü çok karanlıktı.
- You didn't see who it was?
- Kim olduğunu görmediniz mi? - Hayır, görmedim.
- If you didn't see it, it's not there?
- Görmediysen, yoktu mu diyorsun?
I didn't want you to see it, I'm sorry
Güveninizi kazandıysam ne mutlu bana!
Didn't you see it?
Görmedin mi?
You think I didn't see it?
Seni görmediğimi mi düşündün?
Yeah, I can understand why you didn't wanna see it.
Neden izlemek istemediğini anlıyorum.
You didn't hear it You didn't see it
Duymadın! Görmedin!
What was it you didn't want us to see?
Bizden ne istiyorsun?
If you go to bed at night and there's no snow and when you wake up there's snow you can say it snowed, although you didn't see it snowing.
Eğer gece yatağına yatarken dışarıda kar yoksa ve kalktığında her yerde kar varsa her ne kadar görmemiş olsan da gece kar yağdığını söyleyebilirsin.
But didn't you see it in the fire?
Ama alevlerin arasındaki o şeyi görmedin mi?
Listen I told you I didn't wanna see you anymore and I meant it. I meant it.
Dinle seni görmek istemediğimi söylemiştim ve doğruyu söylüyordum.
- How is it they didn't see you?
- Nasıl olurda seni göremezler?
you didn't know 451
you didn't answer me 17
you didn't answer 45
you didn't get it 40
you didn't 2413
you didn't have to 199
you didn't tell me 114
you didn't answer my question 88
you didn't like it 52
you didn't see anything 59
you didn't answer me 17
you didn't answer 45
you didn't get it 40
you didn't 2413
you didn't have to 199
you didn't tell me 114
you didn't answer my question 88
you didn't like it 52
you didn't see anything 59