English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You don't have to say that

You don't have to say that traducir turco

429 traducción paralela
I don't have much to say since I heard you did a good deed... but ever since Bang Shil came into the picture, you're doing things that you never used to do.
İyi bir şey yaptığın için fazla bir şey söylemeyeceğim ama Bang Shil geldiğinden beri normalde yapmayacağın şeyler yapıyorsun.
I don't know what to say... but if you'd been ill that would have been different.
Ne diyeceğimi bilmiyorum... hasta olsaydın bir nebze anlarım.
But don't you think for one moment that I'm such a fool... as not to have something to say about Manchester.
Ama Manchester hakkında... söyleyecek bir şeyi olmayacak kadar aptal mıyım sizce?
I don't think you'll have much to say about that.
Bu konuda bir şey söylemeye hakkın yok.
I don't know what to say, except you didn't have to tell me that.
Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bunu bana söylemek zorunda değildin.
You don't have to say that. I seen who drew first.
Böyle söylememelisin İlk kimin silah çektiğini gördüm.
You don't have to say that.
Bunu söylemek zorunda değilsin.
I could say I was going on business, that I'd be back in a few weeks but I don't have to pretend with you.
Bak, "Bir iş gezisi, iki hafta sonra dönerim." diyebilirdim. Ama seni kandıramam.
That's why I don't think you'll take offense at what we have to say.
Bu nedenle, söyleyeceklerimizden alınmayacağınızı düşünüyorum.
Well, I guess all I'm trying to say is that - and I really mean this, Lloyd - if what you want is a family like our fathers have and promotion in the air force and position in society like our mothers have, and you marry me because I'm pretty and smart and have guts and know the ropes... then I don't think you want to marry me, Lloyd.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
Don't say that again. You don't have to be Clément.
Clément olmak zorunda değilsin.
When you have something like that to say, don't mumble.
Söyleyeceğin şey böyle bir şeyse lafı ağzında geveleme.
I'm sorry, you don't have to say anything to that.
Affedersin, bir şey söylemek zorunda değilsin.
Stavros, please don't take offense at what I'm gonna say but it seems to me that you have some worry. Some secret that you're not...
Stavros, lütfen söyleyeceklerime gücenme ama bana öyle geliyor ki sen biraz kaygılısın sanki gizli bir şey var ve sen...
You have to say that to get it on expenses, don't you?
Böyle söylüyorsun, çünkü masraflarına ekleyeceksin, öyle değil mi?
You don't have to say that.
- Beni memnun etmek için söylüyorsun.
Well, why don't you stop making jokes and say it so that I can say I have to think it over, or ask my mother, or turn you down.
O halde espri yapmayı bırakıp söyle ki, ben de : "Düşünmeliyim, anneme sorayım." diyeyim ya da reddedeyim.
You don't have the right to say that.
Bunu söylemeye hakkın yok, Louis.
Well, I'd just like to say, my lord, that I've got a family a wife and six kids and I hope very much you don't have to take away my freedom because...
Söylemek istediğim, lordum, bir ailem var bir karım ve altı çocuğum var ve özgürlüğümü elimden almayacağınızı umuyorum çünkü...
I was going to say that I love my wife and have never desired her more... but I'm so attracted to you that I don't know if I can resist.
Sana, karımı çok sevdiğimi ve kendisini hiç bu kadar çok arzulamadığımı fakat senin cazibene de karşı koyamadığımı söyleyecektim.
I'm sorry to have got you into this Don't say that
Buna sebep olduğum için üzgünüm senin kabahatin değil
( Corcoran ) I think that flying is so impersonal, that is to say combat flying, that you don't get that intimate sense of loss if you see an aeroplane get shot down that you'd have if your buddy on a battlefield
Uçmak gayri şahsi bir işti. Muharebedeki uçuşları kastediyorum. Verilen kayıplar konusunda gerçek bir hissiyata sahip değildiniz.
Um, that's the primary, and that's not a big restriction if you have something to say, obviously you don't need a series of, uh, of... of street terms to make your ideas clear.
İlk bu var ama eğer söyleyecek bir şeyiniz varsa fikirlerinizi daha net bir hale getirmek için bir dizi sokak terimi size engel olmaz.
"The Champ this, the Champ that." I go to have a drink, you say, "No, don't."
İçmeye gitmek istediğimde, "Hayır, gitme" diyorsun.
- You know, you don't have to say that. - I know I don't have to say it. But I feel that way.
Tamam, gerek yok, ama böyle hissediyorum işte.
You don't have to say that, Franz.
Bunu belirtmene gerek yok, Franz.
And all in order to say that you don't have a badge anymore.
Bunun anlamı artık rozet taşımayacak olman.
Oh, you don't have to say that.
Öyle konuşmana gerek yok.
We have to make sure you don't say anything obscene or anything that could cause a problem in the audience.
Müstehcen ya da rahatsız edici şeyler söylemeyeceğinizden emin olmamız gerek.
- You don't have to say that, Jackie.
- Bunu söylemek zorunda değilsin Jackie.
That's easy to say when you don't have clogged gill slits.
Senin tıkanacak solungaçların olmadığından derdin yok tabii.
"I love you", "Don't go in there", "Get out", "You have no right to say that",
"Seni seviyorum", "Oraya gitme", "Çık dışarı", "Böyle konuşma."
You don't have to say that, sir.
Bunu söylemenize gerek yok efendim.
You don't have to say it like that.
Böyle söylemen gerekmez.
You don't have to say that.
Bunu söylemen gerekmez.
- People don't say "God bless you" as much as they used to. Have you noticed that?
Farkettiniz mi?
And you think that people are gonna pay you $ 4.50 when they don't have to, out of the goodness of their.... Anything you say! Good luck, lady!
- evet yani siz, insanların mecbur olmadıkları halde size 4.50 $ ödeyeceklerini düşünüyorsunuz öyle mi... siz ne derseniz öyle olsun hanfendi.
- You don't have to say that.
- Bunu söylemek zorunda değilsin.
You don't have to say that just to make me feel better.
Sadece kendimi iyi hissetmem için böyle söylemene gerek yok.
Ah, you don't have to say that.
- Bunu söylemek zorunda değilsin.
Then you say that you have to go because you don't wanna start the year with me if you can't finish it.
Sonra tam yılbaşında, gitmek zorunda olduğunu söylersin çünkü eğer benimle bir yılı bitiremeyeceksem, başlamak istemiyorsun
There are things that I don't have to say because you just know how I feel.
Bazı şeyler var söylemem gerekmiyor, çünkü sen nasıI hissettiğimi biliyorsun.
You don't want to have to say in court that you torched me.
Mahkemede bana işkence ettiğini söylemeyebilirsin.
You don't have to say that, Sam.
Bunu söylemene gerek yok, Sam.
Don't you have to be Claymation to say that?
Bunları kukla gibi söylemek zorunda mısın?
If you don't like me now, what are you gonna say when I have to get up in front of that jury, and argue that your son is not guilty by reason of diminished mental capacity.
Benden hiç hoşlanmadığınızı çok iyi biliyorum o jürini karşısına gecip oğlunuzun geçici zihin kaybı yaşadığı için suçsuz sayıIdığını savunduğun zaman ne düşüneceksiniz benim için acaba.
The law doesn't say that if you killed someone 10 years ago or 20 years ago or even 30 years ago, that you don't have to pay the price.
Yasada, bir adamı, 10 sene, 20 sene ve hatta 30 sene önce öldürdüyseniz cezasını çekmezsiniz diye bir şey yazmıyor.
The law doesn't say that if you are 50 years old or 60 years old or 70 years old, that you don't have to pay the price.
Aynı yasada, 50 yaşındaysanız, 60 yaşındaysanız, hatta 70 yaşındaysanız, cezasını çekmezsiniz de yazmıyor.
Don't say that, please. It will not matter to you. I have neither fame nor fortune, so I offer nothing.
- Bu sizin için fark eder mi... bilmiyorum ama benim bir servetim yok, size hiçbir şey vaat edemem.
You don't have to say that, darling. I know.
- Böyle söylemene gerek yok, hayatım.
- You don't have to say that, Marie.
- Bunu söylemek zorunda değilsin, Marie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]