You don't know me at all traducir turco
206 traducción paralela
You don't know me at all.
Sen beni hâlâ tanımıyorsun.
- You don't know me at all.
- Beni pek iyi tanımıyorsun.
Oh, Steve, you don't know me at all.
Oh Steve, beni çok iyi tanımıyorsun.
I don't really know anything about it at all. But you just started to tell me...
Ama tam bana anlatmaya başlamıştın...
If anybody calls, anyone at all you don't know where I am, or how to reach me.
Ve birisi ararsa, kim olursa olsun nerede olduğumu ve bana nasıl ulaşacağını bilmiyorsun.
You don't know me at all.
Beni pek tanımıyorsun.
You're very nice, and what you say is very moving, but you don't know me at all.
Çok incesin ve söylediğin şey oldukça dokunaklı, ama beni hiç tanımıyorsun.
You don't know anything about me at all, do you?
Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun, değil mi?
Now, I know that you're all upset at me, and you don't really understand why I'm doing this, but I will not roll over and die, and I will rest easy, because I sleep the sleep of the righteous.
Hepinizin bana kızdığını biliyorum ve bunu neden yaptığımı bilmediğinizi de biliyorum. Ama kalkıp da pek takmayacağım rahatıma bakacağım ve yatıp uyuyacağım. Çünkü, ben haklıların uykusunda uyuyorum.
You don't know anything at all about me.
Benim hakkımda hiçbirşey bilmiyorsun.
I don't know about the rest of you... but, Plunkett, you haven't fooled me at all.
Diğerlerinizi bilmiyorum fakat Plunkett, beni bunlarla kandıramazsın.
Boy... you still don't know me at all.
Çocuk. Beni hâlâ hiç tanımıyorsun.
You don't know me at all.
Beni hiç tanımıyorsun.
I know you think I'm trouble, and you curse the day you met me... but off the record, I don't feel that way about you... at all.
Biliyorum belâ olduğumu düşünüyorsun ve tanıştığımız güne lanet ediyorsun ama kayıt dışı olarak ben böyle düşünmüyorum. Hem de hiç.
I thought you would know that by now but I'm beginning to see that you don't know me at all.
Bunu şimdiye kadar anlarsın sanmıştım ama beni hiç tanımadığını anlamaya başlıyorum.
You don't know me and I don't know you... and we are not having this conversation at all.
Birbirimizi tanımıyoruz... bu şekilde konuşamayız.
Don't you know me at all?
Beni hiç tanımadın mı?
Don't you know me at all?
Beni tanımıyor musun?
You don't know me, I'm not good at all.
Beni bilmiyorsun. Ben iyi bir adam değilim.
You know, if you ever got a problem anything at all you want to talk about you know where to find me, don't you?
Bir sorunun varsa herhangi bir konuda konuşmak istersen beni nerede bulacağını biliyorsun, değil mi?
First, I know you don't like me and you look at me as some sex-crazed teenager looking to corrupt your granddaughter, but I assure you that's not the case. Not at all.
Birincisi beni sevmediğinizi ve beni torununuzun peşindeki sex delisi bir genç delisi gibi gördüğünüzü biliyorum ama sizi temin ederim ki herşey bundan ibaret değil.
When you want to come in this house, you've got to- - you've got to- - you've got to stay with me at all times, and not upset anyone else in my family, because they don't know that I consort with known Nazis.
Bu evde kalmak istiyorsan sen... ... sen sen sürekli benimle vakit geçireceğini ve ailemden kimseye huzursuzluk vermeyeceğini bilmelisin. Çünkü meşhur Nazilerle arkadaşlık ettiğimi bilmiyorlar.
You don't know me at all!
Beni hiç tanımıyorsun!
You don't know me at all.
Hiç bir şekilde beni tanıyamazsın.
- You don't know me at all.
Beni o kadar da iyi tanımıyorsun.
But you don't even know me at all.
Ama beni tam anlamıyla tanımıyorsun bile.
You don't know me at all.
Beni tam anlamıyla tanımıyorsunuz.
You don't know me at all.
Hem de hiç tanımıyorsun.
Well, then, that makes me feel like I don't really know you at all.
Sanırım seni hiç tanımamışım.
I don't know why you're so mad at me but it can't all be because of me
Bana neden bu kadar kızgınsın bilmiyorum ama bütün sorumlusu ben olamam.
! You don't know me at all!
Beni hiç tanımamışsın!
You don't know me at all!
Sen yedilik biri değilsin.
You don't know me at all.
- Beni hiç tanımıyorsun.
Clearly you don't know me at all.
Açıkçası beni hiç bilmiyorum.
Don't you know me at all by now?
Beni hiç mi tanımıyorsun?
You know what, Doug? I don't think this has to do with you being scared of me at all.
Bunun benden korkmanla hiç ilgisi yok, Doug.
Trust me, you don't know him at all.
İnan bana, onu hiç tanımıyorsun.
♪ But you, you don't know me at all ♪ ♪
Ama bilmiyorsun beni...
I know this is gonna seem completely out of the blue, and I know you don't know me very well... or, um, at all.
Biliyorum bu tamamen beklenmedik bir şey gibi görünüyor... ve beni çok iyi tanımadığını da biliyorum--ya da hiç.
Yeah, I know, Hogan your guy's the champ, so we don't split 50s but if I don't see 40 percent... Look, you call me back when it's 60-40 or don't call me back at all.
Biliyorum Hogan senin adamın şampiyon, yarı yarıya bölmeyelim ama eğer % 40'ı görmezsem... 60'a 40'ı kabul edersen tekrar ara, kabul etmezsen hiç arama.
But if you think I've come to triumph over him, that I don't feel keenly the misfortune of this empty place then you don't know me at all.
Sadece, Leonards'ın ölümüyle Bayan Hale'in bağlantısı bulundu efendim. Oldukça sağlam delillerim var. İstasyonda Bayan Hale ile yürüyen bir beyefendi
I don't know, but I'll let you look at all of them if you can help me out with this.
Ben, bilmiyorum ama ben hepsini bakalım olacak Eğer bana bu konuda yardımcı olabilir.
You don't know me at all...
Beni hiç tanımıyorsun.
You don't know me at all, do you?
Beni hiç tanımıyorsun, değil mi?
You don't know me at all.
Beni tanımıyorsun bile..
I don't know if you think about me at all but if you do, I don't want you to feel sad or guilty.
Bilmem, beni hiç düşünüyor musun ama düşünüyorsan, üzüntü veya suçluluk duymanı istemem.
You don't know me at all.
Beni tanımıyorsunuz.
You don't know me half at all I know you - l'm changed from that, Joey I wanted to keep the house with you..
Sen benim yarımı bile tanımıyorsun. Seni tanıyorum. Değişim Joe...
You don't know me at all.
Beni artık tanımıyorsun.
- I don't think you know me at all.
- Nasıl biri olduğumu bilmiyorsun.
With all due respect, I know you don't know me well, but I'm pretty good at what I do.
Bütün saygımla, beni iyi tanımadığınızı biliyorum, ama ne yaptığımı iyi biliyorum.