You don't think i can do it traducir turco
141 traducción paralela
You don't think I want to do it?
Ben buna can mı atıyorum sanki? !
What's the matter, don't you think I can do it?
Sorun ne? Yapamayacağımı mı düşünüyorsun?
No, no, I don't think there's anything you can do to patch it up.
Hayır, hayır, durumu tamir edecek bir şeyler yapabileceğini sanmıyorum.
It's very important, but I don't think there's anything you can do about it.
Evet, önemli, ama bu konuda yapabileceğin bir şey yok.
I think it's a waste if you don't show the others what you can do.
Eğer başkaları bilmeyecekse... bir şeye çaba harcamak zaman kaybıdır!
I just don't think you can do it.
Bunu yapabileceğini sanmıyorum.
You don't think I can do it, do you?
Yapabileceğimi düşünmüyorsun, değil mi?
I DON'T THINK YOU CAN DO IT. YOU KNOW, DIXON, YOU MAY BE RIGHT.
Haklı olabilirsin Dixon.
I think I do know what really disturbs me about the work you've described... and I don't even know if I can express it.
Bunu ifade edip edemeyeceğimi tam olarak bilmesem de tarif ettiğin iş hakkında beni rahatsız eden şeyin ne olduğunu sanırım biliyorum.
What, you don't think I can do it?
Ne? Yapabileceğime inanmıyor musun?
You don't think I can do it?
Ne o sence yapamaz mıyım?
Mr. Bamberger, I don't know what it is you think I can do.
Bay Bamberger, benden ne bekliyorsunuz, bilmiyorum. Tezimi bitiriyorum.
You don't think that I can do it, do you?
Bunu yapabileceğime inanmıyorsunuz, değil mi?
Why? You don't think I can do it?
Sence beceremem mi?
- I don't think I can anymore, but you should be able to do it.
- Artık yapabileceğimi sanmam fakat sen yapabilirsin.
I can't tell you to do it, but I can tell you... think very carefully before you don't do it.
Sana bunu yap diyemem ama bunu reddetmeden önce çok iyi düşünmeni öneririm.
But Elizabeth and I are both adults and so I don't think there's really anything you can do about it.
Ama Elizabeth ve ben yetişkin insanlarız o yüzden de bu konuda yapabileceğin herhangi bir şey olduğunu sanmıyorum.
- You don't think I can do it.
- Yapabileceğimi sanmıyorsun.
I think you can do it but don't really feel like it for now.
Bence yapabilirsiniz. Ama şu anda öyle hissetmiyorsunuz.
What, you don't think I can do it?
Bunu yapamayacağımı mı sanıyorsun?
You don't think I can do it? - No, I do.
- Yapamayacağımı mı düşünüyorsun?
What, you don't think I can do it?
Benim beceremeyeceğimi de nereden çıkardın?
In fact, I don't think you can do it at all.
Aslında, bunu yapabileceğini hiç sanmıyorum.
"Lord Ganesh, don't think I'm flattering You, but You can very well do it"
Lord Ganesh, sana iltifat ettiğimi düşünme ama, sen ne yaparsan iyi yaparsın.
- You don't think I can do it?
- Yapamayacağımı mı sanıyorsun?
You don't think I can do it?
Yapamam mı diyorsun?
You don't think I can do it?
- Yapabileceğimi düşünmüyor musun?
You can appeal to the city council, but I don't think it'll do any good.
Şehir meclisine başvurabilirsiniz ama bir şey çıkacağını sanmıyorum.
"I do not apologize unless I think I'm wrong, and if you don't like it, you can leave."
Jo, Michael'ı evine davet eder.
If I find out you're trying to play me, the first thing I'll do is blow his brains out. Don't think there's anything you can do to stop it. There's not.
Çünkü, eğer benimle oynuyor olduğunu farkedersem yapacağım ilk şey beynini havaya uçurmak olur ve buna engel olmak için yapabileceğin bir şey olduğunu sanma, çünkü yok, anladın mı?
You don't think I can do it.
Yapamayacağımı düşünüyorsun.
- What, you don't think I can do it?
- Ne yani, sence bunu yapamaz mıyım?
I think if you can see something from a distance, you don't think half as much about it when you have that very limited visibility and there are on you before you can even do anything about it
Bir mesafeden bir şey görmek eğer sanırım, bu konuda yarısı kadar düşünmüyorum bu çok sınırlı görüş olduğunda ve hakkında bir şey yapmak daha önce size orada bu
- You don't think I can do it, do you?
- Yapamayacağımı düşünüyorsun, değil mi?
But if you don't think that I can do it, then fine.
Eğer olmaz diyorsan, tamam.
I think, as a parent, best thing you can do is, uh... just don't try to fix it.
Bence babası olarak yapabileceğin en iyi şey, bunu düzeltmeye çalışmamak olur.
I didn't say that, but if you don't think you can do it- -
Kabilede, ilk kez temiz su görmüş olan çocukların yüzlerini görmek...
If you don't think you can handle it, I can do it myself.
Eğer rahat olamayacağını düşünürse, Kendim halledebilirim.
I don't think you can do it.
Bunu yapabildiğine inanmıyorum.
You know, I've... I've thought about the whole... the singing, and, uh... I don't think I can do it, the song thing.
Aslında ben... şu şarkı işini düşündüm de... ve... şarkı işini pek becerebileceğimi... sanmıyorum.
Why don't you think of something I can do to make it up to you?
Neden kendimi affettirmek adına senin için yapabileceğim bir şey düşünmüyorsun?
And don't think I can't do it without you.
Sakın sizden vazgeçemeyeceğimi düşünmeyin.
What, don't you think I can do it?
Beceremem mi sanıyorsun?
I talked to mark.I mean, meredith, this is a- - it's a complex procedure- - you don't think I can do it?
Mark'la konuştum. Yani, Meredith, bu... zor bir prosedür... Yapamayacağımı mı düşünüyorsun?
- You don't think I can do it?
Bunu yapamayacağımı düşünüyorsun. - Yapabilirim.
I don't think I can do it, you know?
Ben bunu yapabileceğimi sanmıyorum, biliyor musun?
You guys don't think I can do it.
Bu işi beceremeyeceğimi düşünüyorsunuz.
You don't think I can do it, do you?
Bunu yapabileceğimi düşünmüyorsun, dimi?
Don't think you can do whatever you want and that I'll be fine with it.
İstediğin şeyi yapabileceğini ve benim de buna bir şey demeyeceğini sakın düşünme.
And I love you, but I don't think I can do it.
Seni seviyorum ama bunu yapamam.
I don't think that we can actually make it tomorrow so do you mind picking her up?
Yarın yapabileceğimizi sanmıyorum, onu sen alabilir misin?