You have a problem with that traducir turco
546 traducción paralela
Would you have a problem with that?
Bir sorun mu var?
Do you have a problem with that?
Buna bir itirazın mı var?
- You have a problem with that?
- Sizin için sorun oluyor mu?
You have a problem with that?
Bir problem mi var?
What, do you have a problem with that?
Ne, bununla bir problemin mi var?
You have a problem with that?
Bir itirazın mı var?
You have a problem with that heading?
Koordinatlarla ilgili bir sorunun mu var?
You have a problem with that, young man?
Bir sakıncası var mı?
Do you have a problem with that, Mrs. Talbot?
Bununla ilgili bir sorununuz var mı, Mrs. Talbot?
- Do you have a problem with that?
- Evlenmekle ilgili bir sorunun mu var?
You have a problem with that?
onunla bir sorunun mu var?
You have a problem with that?
Bir sorun mu var?
Do you have a problem with that?
Bununla ilgili bir sorunun mu var?
If you have a problem with that, I'll be glad to oblige you by inviting the lot of you outside.
Eğer bir sorun varsa. Sizi dışarı davet etmekten, çok mutlu olacağım.
I can drive anything on wheels. You have a problem with that?
Tekerleği olan her şeyi kullanabilirim.
You have a problem with that?
Bir derdin mi var?
If you have a problem with that, i suggest you take it up with washington.
Bununla bir sorunun varsa, bunu Washington ile konuşman gerek.
- Do you have a problem with that?
- Bir problem mi var?
If you have a problem with that, we'll make other arrangements.
Bununla ilgili bir sorunun varsa, başka şeyler de ayarlayabiliriz.
- You have a problem with that?
- Bu sorun olur mu?
"Do you have a problem with that?" Wake up!
"Bunda ne kötülük var?" mı diyeceğiz?
And you have a problem with that?
Bu senin için bir sorun mu?
- Do you have a problem with that?
- Bununla ilgili bir sorununuz var mı?
- And you have a problem with that?
- Ve bu senin için bir sorun mu?
You have a problem with that, Lieutenant?
Bununla ilgili bir sorunun mu var Teğmen?
Do you have a problem with that, Ensign?
Bu konuda bir sorunun mu var Asteğmen?
- You have a problem with that?
- Rahatsız mı oldun? Hayır!
Do you have a problem with that?
Bu seni rahatsız mı ediyor?
I have kind of a problem that I thought maybe you could help me with.
Bana yardım edebileceğini düşündüğüm bir sorunum var.
The problem with people like you is that you don't have a flexible mind.
Senin gibi oyuncular, sabit fikirli oldukları için kaybediyorlar.
You don't have a problem with that?
Bu sizin için sorun değil mi?
The only problem is, they miss their mother and they howl all night, and you have to pretend that you're a basset too... and howl with him'til he goes back to sleep.
Tek problemi annelerini kaybettikleri için bütün gece havlamaları, ve sende sanki bir av köpeğiymişsin gibi davranmalısın... ve uykuya dalana kadar havlıyor.
I'm sure you don't have a problem with that.
Eminim bundan memnunsundur.
Gosh you really have a problem with that don't you?
Bunu dert ettin kendine, değil mi?
You're a patriotic individual. I don't have a problem with that.
- Bu benim için sorun olmuyor.
I don't have a problem with that, Pender, do you?
- Bence bunda bir sorun yok. Sence?
IT DOESN'T MAKE ANY SENSE FOR YOU TO HAVE A PROBLEM WITH THAT D.A.
Bölge savcısıyla sorun yaşaman hiç mantıklı değil.
Would you have a problem going with Anthony to take care of that?
Anthony'yle gidip bu konuyu halletmek senin için sıkıntı olur mu?
Are you going to have a problem with that?
Buna bir itirazın var mı?
And whenever you do that, you end up with a problem of having a film at times that is way too long and a film that doesn't have a really strong narrative line in it that you can keep the audience hooked in.
Ve öyle yaptığınızda, bazen, bitmek bilmeyen bir filme sahip olma problemiyle karşılaşırsınız. Ve filmin izleyiciyi kavrayacak çok güçlü bir hikaye çizgisi olmaz.
You found out, number one, that we're going to have a tremendous problem without Marty with these scenes.
Bugün herşeyden önce, Marty olmadan, yapacağımız çekimlerin ne denli büyük bir problem olacağını öğrenmiş oldun.
The problem with boxing, you have two guys having a fight that have no prior argument.
Boksla ilgili problem şu, iki adam önceden bir tartışmaları olmadan kavga ediyorlar.
And you don't have a problem with any of that?
Ve bu herhangi bir sorun yok?
You don't have a problem with that? - No.
Bu seni rahatsiz mi ediyor?
Now, do you really have a problem with that?
Şimdi bu senin için sorun olur mu?
They have a liking problem with you in that they don't.
Senden hoşlanma problemleri var ve hoşlanmıyorlar.
I believe you, Mr. Paris, but we have to consider the possibility that you might be having a problem with your memory.
Size inanıyorum, Bay Paris, ama, sizin hafıza problemi yaşadığınız ihtimalide dahil olmak üzere bütün ihtimalleri de göz önünde bulundurmalıyız.
You two gonna have a problem with that.
Sizin için sorun olacak bu.
You understand that sometimes before you can deal with a problem... you have to redefine it.
Sen de çok iyi biliyorsun ki bazen bir problemle uğraşmadan önce onu yeniden tanımlaman gerekir.
You know I don't have a problem with that.
Benim bununla ilgili bir problemim yok.
You tell Maje Culluh that I won't do anything to damage Voyager, and if he has a problem with that, tell him to have Seska contact me.
Maj Cullah'a söyle, Voyager'a zarar verebilecek hiçbir şey yapmayacağım, ve bu konuda bir sıkıntısı varsa Seska'nın benimle bağlantı kurmasını sağlamasını da söyle.