You know me too well traducir turco
101 traducción paralela
You know me too well.
Beni iyi tanıyorsun.
You know me too well.
Beni fazla iyi tanıyorsun.
You know me too well.
Beni çok iyi biliyorsun.
- You know me too well.
- Beni iyi tanıyorsun.
- You know me too well.
- Beni çok iyi tanıyorsun.
You know me too well.
Beni çok iyi tanıyorsun.
You know me too well.
- Evet, beni çok iyi tanıyorsun.
You know me too well, Mr. Vulcan.
Beni iyi tanırsın Bay Vulcan.
It wasn't that. It's just you know me too well. - So what's wrong with that?
Bir şey olmadı, sadece beni çok iyi tanıyorsun.
- Oh, you know me too well.
- Beni ne kadar da iyi tanımışsın.
- You know me too well.
- Beni iyi biliyorsun.
you know me too well.
Beni çok iyi tanıyorsun.
You know me too well, Gisborne.
Beni iyi tanıyorsun, Gisborne.
Well, you know me too well.
Ne diyeyim, beni iyi tanıyorsun.
Me and you, we got to know each other a little too well for that.
Birbirimizi bunun için fazla yakından tanıyoruz.
I know you too well, Link A quarter of a million dollars to be shared between you and me, you don't throw away that sort of money You're too cleverfor that.
Seni iyi tanıyorum, Link. Aramızda paylaşılacak çeyrek milyon dolar. Bu miktar paradan vazgeçecek kadar aptal değilsin.
Well, you know me a while, too, toots.
Beni de bir süredir tanıyorsun.
Well, I love you too, but what makes me go on is to know he'll return, and I'll make him suffer, and...
Ben de seni seviyorum ama beni tutan,.. ... onun geri geleceğini ve ona acı çektireceğimi,..
Well, I didn't mind too much that you walked out on me, you could have at least let me know you were alive.
Gitmen o kadar da önemli değil, ama en azından hayatta olduğunu bildirebilirdin.
Oh, you know me too well.
Beni çok iyi tanıyorsun.
Well, you know, that you like me... but that you were too shy to say anything.
Bana anlatamayacak kadar utangaç olduğunu.
Yeah, well, normal people like me take chances to save their best friends, too, you know.
Evet, öyle, benim gibi normal insanlar en iyi arkadaşlarını kurtarmak için şanslarını kullanırlar, biliyorsun.
I know things didn't work out too well this time... but it's really good to know, wherever I am... whatever stupid shit I'm doing that you're back at my home, rooting for me
Biliyorum bu sefer herşey yolunda gitmedi... ama nerde olursam olayım... hangi aptalca işin içinde olursam olayım senin arkamda olduğunu bilmek, güzel.
This is why I can't have you around. You know me too well.
Ben olmasam, devreler öncesinden aynı kızmış kafalı genç yaratık olurdun.
Well, he just wanted me to check in with you,'cause, you know, doc, he don't trust nobody else, especially some snot-nosed little Texas doctor who ain't too long off the tit.
Bilirsin doktor, herkese güvenmez. Özellikle de kendini beğenmiş Teksaslı doktorlara.
You know me all too well, Deeds.
Beni iyi tanıyorsun.
Well, I know, you love me, too, right?
- Beni de seviyorsun, değil mi?
Well, I know this is probably too little too late... but I... I apologize... and I hope you can find it in your hearts to forgive me.
Evet, Bu muhtemelen çok az ve çok geç... fakat özür dilerim... ve umarım kalbinde beni affedecek bir yer bulabilirsin.
I know. And very well too. That you wish to listen to me further
Ben insanların benden çok daha iyi şeyler duymak istediklerini biliyorum.
Thanks. I would be lying if I said your words didn't please me but still you're exaggerating too much for I know full well just who I am and what I'm good for.
Sağol, söylediklerin hoşuma gitmedi desem yalan olur ama gene de benim gibi kim olduğunu, kaç para ettiğini iyi bilen biri için fazla abartılı şeyler söylüyorsun...
I'd ask how you managed to find me, but I know you too well.
Beni nasıl buldun diye sorardım ama seni çok iyi tanıyorum.
Well, what do you know? I jerked off thinking about me too.
Ne var, biliyor musun?
Well, me too- - A lot, you know.
Hem de çok.
Well I knew it would make you sick, I didnt know it would have the same effect on me too.
- Seni hasta edeceğini biliyordum. Benim üzerimde de aynı etkisi olacağını bilmiyordum.
Well, since you're going to africa, I figure, you know, I should be moving on with my life, too, and there's this guy named kevin where I work, and he asked me out tonight.
Şey sen Africa'ya gitme kararı aldığından beri, düşündüm de, bilirsin, ben de hayatıma devam etmeliyim, ve iş yerinden tanıdığım Kevin adında bir çocuk var, ve bana bu gece dışarı çıkmayı teklif etti.
Miss Potter, I know all too well what my brothers intended, giving me your, your'bunny book', as they call it, but I find your book quite enchanting, delightful, and if they intended to fob me off, as you say, then we shall show them.
Bayan Potter, kendi deyişleriyle'tavşan kitabı'nızı bana vermelerinden kardeşlerimin niyetlerinin ne olduğunu çok iyi anlıyorum. Kitabınızı çok büyüleyici ve güzel buldum. Bahsettiğiniz gibi bir niyetleri olsa, onlara gösteririz.
Well, you know, I haven't been around much, and... I think you just might be a little too fast for me.
Biliyorsun, ben pek ortalarda değilim ve sen bana göre biraz hızlısın.
Ooh, I know you too well to Think you just happened to bump Into me out on the street there
Bugün bana rastlamanın tesadüf olmadığını bilecek kadar seni tanıyorum.
Well, reef's too shallow for most sharks. But Troy comes around every full moon, weee, fun for me, you know. Him and his buddies.
Ama Troy ve arkadaşları her dolunayda buraya gelirler.
Well, you know, me too.
Bilirsin, ben de.
Well, you know... he told me, right before he died... that he knew he might have been too hard on you.
Bak, biliyor musun... ölmeden hemen önce, bana... sana karşı çok sert davrandığını bildiğini söylemişti.
Me too, you know... I love someone as well.
Ben de, bilirsin... ben de birini seviyorum.
- You see... you know me too well, Josie.
- Beni iyi tanıyorsun Josie.
Well, it was my hope that by taking a piece... just a piece of this great man with me, that maybe I, too, could, you know, one day achieve that kind of courage, or that kind of honor.
Pekala, bende umut ettim ki ondan bir parça alsam bu muhteşem adamdan sadece tek bir parçayı yanıma alırsam, bu belki beni de, bilirsin, bir gün bu tür bir cesaret veya onura ulaştırabilir dedim.
Well, if you don't like, you know, you can tell me.It's your house, too.
Eger begenmediysen söyleyebilirsin. O, senin de evin.
Well, you know, a lot changed for me too.
Yani bilirsin benim için de çok şey değişti.
- if you ask me. - It's too bad we know each other so well.
Birbirimizi bu kadar iyi tanımamız çok kötü.
Well, if I knew what you obviously know, I'd wanna kill me too.
Senin bildiğini bilseydim ben de kendimi öldürmek isterdim.
Well, I don't know what you mean by that. You had me doing all this at a flip of a coin, and then I'm going to have to pay her fare, too?
Ne demek istediğini anlamadım ama, yazı turada kaybettim diye başıma bu işler açıldı, bir de üstüne kadının yol parasını mı ödeyeceğim?
Well, you know me, Bro, Thank you, but if they are too expensive,
Beni tanırsın, ahbap, teşekkürler, ama çok pahalılarsa...
You, i really can't say anything too negative about you because i don't know you well enough, and it wouldn't be fair to judge you. But life's unfair, so let me get it out of the way.
Sen, senin hakkında olumsuz bir şey söyleyemem çünkü seni iyi tanımıyorum ve seni adil yargılamış olmam.