You know that i love you traducir turco
2,003 traducción paralela
I know. - And you know that I love your mom.
- Anneni de sevdiğimi biliyorsun.
You have to know that I love you, baby!
Seni sevdiğimi bilmelisin
And i know that you'll love me again.
Beni tekrar seveceğini biliyorum.
I love that we are so in sync with each other, you know.
Bu kadar uyumlu olmamızdan çok memnunum.
You know how much it frightens me I always feel terrible, that we sacrifice... those who we raise with so much love
Bu bayramdan ne kadar çok korktuğumu bilirsin. Severek büyüttüğümüz hayvanları kurban etmek beni hep korkutmuştur.
Know that I'm telling you this because I love you and your cousins.
Seni ve kuzenlerini sevdiğim için, bunu sana söylediğimi bilmeni isterim.
I love Fi, you know that.
Fi'yi seviyorum, bunu biliyorsun.
And I know in my heart that you love me.
Ve beni sevdiğini kalbimin derinliklerinde hissediyorum.
god, i love that you know that.
Tanrım! Her şeyi öğrendin de, bir bu mu eksik kaldı?
Well that's going to happen a little later, if you know what I mean I love you Kiara.
Ama biraz geç oldu, demek istediğimi anlıyorsun. Seni seviyorum, Kiara.
You know, it's a shame,'cause I love that guy like a brother.
Utanç verici zira o adamı kardeşim gibi severim.
No. You know, I can't be positive about that, But I'm fairly certain that I love you.
Tabii ona da hak vermek lazım ama seni sevdiğim konusunda son derece dürüstüm.
I know that you love balls. No.
Topları sevdiğini biliyorum.
I know, and I love that about you.
Biliyorum. Ve bunun için seni çok seviyorum.
I love partying, you know that.
Parti yapmayı ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz.
You know, I love hiking and museums and going to the movies and doing all kinds of things that big brothers like to do, you know?
Ağabeylerin yaptığı gibi, yürüyüşü, müzeye ve sinemaya gitmeyi, bu tarz şeyler yapmayı severim.
I know it's hard to believe that anyone would like me without an ulterior motive... but you have to respect that our love is real.
Başka bir amacı olmadan birinin beni beğendiğini anlamak sana zor geliyor ama aşkımızın gerçek olduğuna saygı göstermelisin.
It's such a bummer, too, because one of the things I love about first class is the opportunity to really socialize and rub elbows with people that are, you know, like-minded, and not the rabble.
Çok yazık, çünkü ben Birinci Sınıf'ı aynı statüden insanlarla tanışma ve kaynaşma fırsatı olarak görürüm.
Please know that I love you higher than anything else.
Şunu bil ki seni her şeyden çok seviyorum tatlım.
I love being appreciated, being respected is awfully good but anything beyond that just creeps me out, you know.
Kabul görmeyi seviyorum, saygı duyulmak müthiş güzel ama bunun ötesindeki her şey beni ürkütüyor.
I-i love that you're the only adult I know that still eats cookie crisps for breakfast.
Hala kahvaltıda Çıtır Kurabiye yiyen tanıdığım tek yetişkin insanın sen olmasını seviyorum.
I mean, you can ask anybody in that line, and they can tell you that I am your bitter unlucky-in-love sidekick that, you know, got knocked up at 16.
Bu durumda kime sorsan senin 16 yaşında hamile bırakılmış kötü, şanssız arkadaşın olduğumu söyler.
Look, I know you're planning on falling insanely in love with that pig, but can we please talk about something else?
Bak, anladım, bu domuza "delicesine aşık olmayı" planlıyorsun, ama lütfen başka bir konudan bahsedebilir miyiz?
Well... you know that little bungalow above sunset that I fell in love with?
Şu gün batarken gördüğümüz ve bayıldığım küçük kulubeyi hatırlıyor musun?
{ \ pos ( 192,220 ) } You know that little bungalow above Sunset that I fell in love with?
Şu gün batarken gördüğümüz ve bayıldığım küçük kulubeyi hatırlıyor musun?
I would love to help you, but I don't know if I can do that.
Sana yardım etmeyi çok isterim, ama bunu yapabilir miyim bilmiyorum.
I wish that somehow we could relive that night. Because this time, I'd know that you loved me. And you'd know that I love you.
Keşke bir şekilde o geceyi tekrar yaşayabilsek çünkü bu kez beni sevdiğini biliyorum ve benim de seni sevdiğimi biliyorsun.
Well, raylan, I would really love to take the time to explain why I ran, but I have enough respect for you to know that you're probably putting a trace on this, so I'm gonna have to bid you adieu.
Niye kaçtığımı sana anlatmayı çok isterdim Raylan ama sana bu aramayı takip ettirdiğini bilecek kadar saygım var. O yüzden elveda.
I need her to know that... I love her. And I need her to know about you.
Onu sevdiğimi bilmesi ve seni tanıması gerekiyor.
Actually, I know that Young-jae didn't marry you for love.
Aslında, Young-jae'nin seninle aşık olduğu için evlenmediğini biliyorum.
Clay, I love that, but we both know you're building something here, okay?
Clay, bu çok hoş, ama ikimiz de bir şeyler başarmaya çalıştığını biliyoruz, tamam mı?
And you know I love that.
Bİliyorsun ne çok sevdiğimi.
And I thank you for that, because I know now that I'm good enough not to deserve this... not to have to feel like this... not to love you so much that I almost hate you.
Sana bunun için teşekkür ediyorum çünkü şimdi biliyorum ki ben bunu hak etmeyecek kadar iyi biriyim. Bu şekilde hissetmeyi..... senden neredeyse nefret edecek kadar seni sevmeyi.
You know, I have a lot of love that I could give to a baby.
Bebeğim olsun ve ilgileneyim çok istiyorum.
Wh... what I'm trying to say is that it's best to do it with someone that you love, and you barely know Jones.
Demek istediğim sevdiğin bir insanla yapman en iyisi ve Jones'u çok az tanıyorsun.
I love you, Aria. You know that, right?
- Seni seviyorum Aria, biliyorsun değil mi?
I know I don't know you guys that well, but... I love you.
Sizi çok iyi tanımıyorum ama sizi seviyorum.
- I do. Okay, well, then you need to know that I love you, I will always be here, and that I'm gonna help you make sure that ultimately, this is gonna be wonderful.
O zaman seni sevdiğimi, her zaman yanında olacağımı... ve eninde sonunda bunun muhteşem olmasını sağlayacağımı bilmeni istiyorum.
I said that i-i love you, And it's out there, and i know that i can't unring the bell.
Seni sevdiğimi söyledim. Laf ağzımdan çıktı artık, bunu geri alamayacağımı biliyorum.
I know you've been blinded by love, Skipper, but you must see now that your lady friend is a vicious, savage shredding machine who's trying to...
Biliyorum aşk gözünü kör etti, Skipper. Ama onun hain olduğunu görmek zorundasın, vahşi parçalama makinesi bizi...
You know, I want to rewrite that scene so the love thing isn't just like a slip of the tongue.
O sahneyi baştan yazayım ki aşk olayı ağızdan kaçmış gibi olmasın.
But, you know, I also love the part of you that is vulnerable.
Ama bir yandan da zayıf ve bana ihtiyacın olan tarafını da seviyorum.
You know the part that I don't understand, Judith, is how somebody can tell you that they love you one day, then turn around and break your heart the next.
Anlayamadığım kısım ne, biliyor musun Judith? Birisinin sana, bir gün seni sevdiğini söylerken, ertesi gün kalbini kırabilecek kadar değişmesi.
You know, I'm getting the feeling that whatever I say, you'll say you love it.
Ben ne dersem ondan hoşlandığını söyleyecekmişsin gibi düşünmeye başlıyorum.
Er, as much as I love you, I can't pretend to know what that is.
Her ne kadar seni sevsem de, o dediğinin ne olduğunu öğrenmek niyetinde değilim.
You know how I love that.
Bunu ne kadar sevdiğimi bilirsin.
I know that you love your father very much - Which is why I understand why you did it.
Babanı çok sevdiğini biliyorum ama bu yüzden senin neden bunu yaptığını anlıyorum.
I just hope to hell that you don't know what they knew, love.
Bildikleri şeyi senin bilmediğini umut ediyorum, canım.
I love that you know how to do that.
Bunun nasıl yapıldığını bilmene bayılıyorum.
I love that you know how to do that.
Bunun nasıl yapılacağını bilmene bayılıyorum.
Oh, I love that because, you know, musicians...
... çalışıyorsun, değil mi? - Buna bayılırım.