You make a good point traducir turco
76 traducción paralela
You make a good point.
İyi bir nokta.
You make a good point.
İyi bir konuya değindin.
No, no, you, you make a good point.
Evet, güzel bir konuya parmak bastın.
You make a good point, Dirce. There is no...
Güzel bir noktaya değindin, Dirce.
Oh, you make a good point.
Çok ikna edicisin.
You make a good point!
Güzel bir noktaya degindin.
You make a good point.
İyi bir nokta yakaladın.
You make a good point.
İyi tahmindi.
I was gonna say monkey, but you make a good point about the couch.
Maymun, diyecektim. Ancak kanepeler hakkında iyi bir noktaya değindin.
- You make a good point.
Haklısın.
You make a good point.
İyi bir noktaya değindin.
Well, you make a good point, but this is not a wedding. It's just a party.
İyi bir noktaya değindin ama bu düğün değil, bir parti.
You make a good point.
İyi bir noktaya parmak bastın.
Well, you make a good point.
İyi noktaya değindin.
Well, you make a good point
Eh, doğru bir noktaya parmak bastın.
You make a good point.
Kesinlikle haklısın.
Yes, you make a good point.
Evet, çok haklısın.
Ok, you make a good point.
Tamam iyi bir noktaya değindin.
You make a good point.
Aynen öyle.
Yes, you make a good point.
Evet, güzel bir noktaya temas ettiniz.
At least they had the decency to keep me high the whole time. You make a good point.
En azından onlar nezaket gösterip beni sürekli uyuşturulmuş vaziyette tutarlardı.
Right, you make a good point.
Doğru, iyi bir noktaya değiniyorsun.
You make a good point, son.
Üstüne bastın evlat.
You make a good point.
İyi noktaya parmak bastın.
You make a good point.
Evet öyle de. Bob ne alaka?
You make a good point.
iyi bir noktaya değindint.
You make a good point about the antibody titers.
Antikor titreleri konusunda haklısın.
You make a good point, Steve.
İyi bir noktaya temas ettin, Steve.
You make a good point, Haskell.
Doğru söylüyorsun Haskell.
You make a good point,'Cheez.
İyi bir noktaya değindin,'Cheez.
Yeah, you make a good point.
Evet, iyi dedin.
Yeah, you make a good point.
- Evet, iyi bir noktaya değindin.
You make a very good point.
Gerçekten öyle!
But if you wanna make Fortune 500, you have to understand... that at a certain point, people are gonna want to get a good look at you.
Ama ilk 500'e girmek istiyorsanız, şunu anlamalısınız ki belirli bir noktadayken, insanlar size özenmek isteyeceklerdir.
I am sure he will put in a good word for you, but I don't see how I can make any exceptions at this point without setting a dangerous precedent in school policy.
Eminim Profesör sizin için iyi şeyler demiştir, ama bu noktada okul politikasını tehlikeye atmadan.. nasıl bir istisna yapabileceğimi bilemiyorum.
This could have been a turning point. You could have witnessed something good for your mother. Yes, she's screwed up a bit... but now she seems to have found something to make her happy... and you'll miss that.
Ve hayatı boyunca çok hata yapmış annenin, kendi için iyi bir şey yaptığına şahit olabilirdin.
Listen, if Dr. Kelso had asked me to go somewhere that I thought was actually good for my career, I'd be gone so fast you'd be left here staring at an imaginary woman's chest while she was trying to make a point.
Eğer Dr. Kelso kariyerim için iyi olacak bir yere davet etmiş olsaydı, o kadar hızlı giderdim ki sen burada bir konu anlatmaya çalışan hayali bir kadının göğsüne bakıyor olurdun.
Well, you do make a good point.
İyi bir noktaya temas ettin.
You make a very good point on those lines.
- Güzel bir nokta.
But you make a good point. You need proof now.
Bununla birlikte tedavi güvenli ve acısız ama iyi bir noktaya değindin.
If you really need to make a point, sometimes, there's no substitute for a good shiner.
Gerçekten amacınıza ulaşmak istiyorsanız, bazen, güzel bir morluk tek şansınız olabilir.
And it should be a very good proving point to a lot of people that you can make very radical lifestyle changes without having to have surgery or medicine or a quick fix.
Aslında bu insanlara, herhangi bir medikal müdahale yapılmadan, hayat ve yemek stillerini değiştirebilecekleri adına iyi bir ders olmalı.
You make a good point.
Doğru dedin. Sahi mi?
Earl, you good with the scope, so make sure you get a good vantage point.
Earl, keskin nişancısın, buna göre, iyi bir bakış noktası bul.
Yes, that's a very good point you make there, Joel, and while I do appreciate that you realize that I am the muscle behind this operation, uh, in this instance, I think your mom and dad are gonna be good.
Evet, çok iyi bir noktaya parmak bastın, Joel üstelik bu operasyonun arkasındaki gücün ben olduğunu düşünmen çok hoş ama bu durumda bence ailene bir şey olmayacak.
You make a good point.
Evet, ama ben hızlıyım, seninse omurgan bitmiş hâlde.
Machete? That's only good if you wanna make a brutal point. But it's low tech.
Pala, vahşice bir saldırı için birebir ama eski moda, bizim amacımıza uygun değil.
You know what? You make such a good point.
- Var ya, çok iyi bir noktaya değindin.
You make such a good point.
Çok iyi.
He does make a good point, you know?
İyi fikir.
You make a very good point, Kimmie.
- Çok iyi bir noktaya değindin Kimmie.