You must come with me traducir turco
115 traducción paralela
I know there have been many problems between you but you must come with me to see her now
Aranızda pek çok problem var biliyorum ama şimdi gelip onu görmelisin.
You must come with me.
Benimle gelmelisiniz.
I'm sorry, but you must come with me.
Üzgünüm, ama benimle gelmek zorundasın.
- Poldo, sir. Leopoldo, in two months you must come with me to Milan.
İki aylığına benimle Milano'ya gelmelisin.
- Then you must come with me.
- O zaman benimle gelmelisiniz.
Mayor Renaud, you must come with me immediately.
Başkan Renaud, derhal benimle gelmelisiniz.
You must come with me, you'll get better.
Benimle gelirsen iyi olacaksın.
You must come with me Saturday.
Cumartesi benimle gelmelisin.
If we are all to survive, you must come with me at once.
Hayatta kalmak istiyorsanız derhal bizimle gelmek zorundasınız.
- You must come with me.
- Benimle gelmelisin.
( old man ) You must come with me, now, miss,
Benimle gelmelisiniz küçük hanım, hemen.
You must come with me.
Benimle beraber gelmelisiniz.
You must come with me tonight I have a game at home
Bu gece benimle bir partiye geleceksin özel bir kumar partisi var
Then you must come with me.
O halde benimle gelmelisin.
You must come with me now.
Benimle gelmelisiniz.
You must come with me Xavier.
Benimle gelmelisin, Xavier.
You must come with me, John.
Benimle gelmelisin, John.
Captain, I'm sorry to interrupt, but you must come with me to the White Star at once.
Kaptan, rahatsız etmek istemezdim ama hemen Ak Yıldız'a gitmeliyiz.
You must come with me.
Benimle gelin.
You must come with me and face questioning.
Benimle gelmelisin ve sorguya alınmalısın.
You must come with me quickly.
- Çabucak benimle gelmelisiniz.
But you must come with me.
Ama sen de gelmelisin.
You must come with me.
Benimle gelmen gerekiyor.
You must come with me to London.
Benimle Londra'ya gelmelisin.
You must come up to the nursery with me.
Benimle çocuk odasına çıkmalısınız.
But you must come home with me at once.
Ama derhal benimle eve dönmelisin.
You must come away with me!
Benimle gelmelisin!
Come with me. You must.
Bana gel.
You must come and stay here with me.
Buraya gelip benimle kalmalısın.
But I must ask you to come with me to the senate immediately.
Fakat derhal benimle senatoya gelmeni istemek zorundayım.
You must come with me.
Benimle gelmelisin.
You must come away with me now.
Beraber buralardan gitmeliyiz.
You must come away with me now.
Hemen şimdi benimle gelmelisin.
I'm sorry, captain, but I must insist you and Mr. Spock come with me to the detention section.
Üzgünüm ama siz ve Spock benimle nezarethaneye gelmek zorundasınız.
Therefore I must ask you... no... come with me.
Bu yüzden senden ricam... Hayır... Benimle gel.
Well, you must come to me freely, with love or not at all.
Özgür iradenle gelmen gerekir, aşkla ya da asla.
You must think me as bold as an American woman to come alone with you this way.
Seninle tek başıma buraya geldiğim için bir Amerikalı kadın kadar rahat olduğumu sanmışsındır.
You must come and stay with me.
Kralın iznini bekliyorlar. Saçma.
You must learn the ways of the Force if you're to come with me to Alderaan.
Benimle Alderaan'a geleceksen Güç'ü tanımalısın.
You must come away with me.
Burayı benimle terk etmelisin.
Well, Peter, I'm afraid I must ask you to come with me to the restraining bar.
Peter, benimle birlikte tutuklama çubuğuna gelmeni isteyeceğim.
You must come to Oxford with me
Oxford'a benimle birlikte gelmelisin.
I would like to talk with you. If you come with me to the hotel, must that directly mean, that I want you? You?
Seninle konuşmak isterim.
Billy Ray Cobb you and Willard must come with me.
Billy Ray Cobb... sen ve Willard benimle geliyorsunuz.
For your own protection, I must ask you to come with me.
Güvenliğiniz için benimle gelmenizi istemek zorundayım.
You'd love them. You must come back with me.
Benimle birlikte dönmelisin.
Then you must come and have dinner with me and my sister when Mr Fowler is gone.
O halde Bay Fowler gittiğinde ben ve kızkardeşimle yemek yemek için bize gelirsiniz.
Señor, we can return with government people... but you must come back with me now.
Senyor, hükümet görevlileri ile geri gelebiliriz... ama şimdi benimle gelmelisiniz.
You must come stay with me in Topanga Canyon and meet some of them.
Topanga Kanyonu'na gelip bende kalmalı ve bazılarıyla tanışmalısın.
You can't come with me, I must travel alone.
Sen benimle gelemezsin. Tek başıma seyahat etmeliyim.
You must all come sailing with me. Catalina.
Benimle Catalina'ya yelken yapmaya gelsenize.