You should have seen his face traducir turco
87 traducción paralela
You should have seen his face.
Suratını görmeliydiniz!
You should have seen his face... when I told him you have Chavez with you.
Chavez'in seninle olduğunu söylediğimde, yüzünü görmeni isterdim.
- You should have seen his face.
- Yüzünü görmeliydin.
Well, you should have seen his face.
Yüzünü görmeliydin.
You should have seen his face.
Yüzünü görmeliydiniz.
You should have seen his face when I said "the police."
" polis dediğimde yüzünü görmeliydin.
You should have seen his face who laid the first time.
İlk koyanın yüzünü o an görmeliydiniz.
Oh, well, you should have seen his face... when I showed him the pictures of what I have in mind.
Fotoğrafları gösterdiğimde çok sevinmişti.
You should have seen his face.
Julian, yüzünün halini görmeliydin.
Sometimes I'm so happy when I make someone else happy... that I can't think of anything else. You should have seen his face, Anjali!
Bazen birini mutlu ettiğimde öyle mutlu oluyorum ki başka bir şey düşünemiyorum.
You should have seen his face when he realized he was supposed to shoot them.
Onları öldürmek zorunda olduğunu anlayınca yüzünü görmeliydiniz.
You should have seen his face.
Weyoun, bana pozisyonu önerdiğinde suratını görmeliydin.
You should have seen his face.
Yüzünü görmeliydin.
You should have seen his face when he apologized to me.
Benden özür dilerken yüzünü görmeliydiniz.
You should have seen his face...
Onu görmen lazımdı.
You should have seen his face in Paris.
Paris'te yüzünü görmeliydin.
Sef, you should have seen his face when he knew I'd shoot him.
Sef, onu vuracağımızı anladığı zaman, yüzünde oluşan ifadeyi görmeliydin.
You should have seen his face when he was begging me not to.
Bana kovmamam için yalvarmasını görmeliydin. Sonuçta benim ikiz kardeşim.
You should have seen his face then.
O anda yüzünü görmeliydiniz.
You should have seen his face when he heard his children scream.
Çocuklarının çığlığını duyduğunda yüzünü görmeliydin.
You should have seen his face. Yeah,
- Yüzünü görmeliydin.
You should have seen his face when the judge award me half his company.
Hâkim malın yarısını bana verdiğinde yüzünü görecektin.
You should have seen his face.
Suratını bir görmeliydin.
Look, you should have seen his face.
Hey, yüzünü bir görmeliydin.
You should have seen his face when the police pulled Ash out.
Polisler Ash'i dışarı çıkardığında onun suratını görmeliydiniz.
You should- - I'm telling you, you should have seen his face
Yüzünü görmeliydin...
That son of a bitch Leblanc, you should have seen his face when I told him.
O aşağılık herif Leblanc. Ona söylediğimde yüzünü görmeliydin.
You should have seen his face... when the tests came back.
Test sonuçları geldiğinde yüzünü görmeliydiniz.
You should have seen his face.
Yüzünü bir görmeliydin.
Aw, you should have seen his face when I told him they want you on the team.
Seni takımlarında istediklerini söylediğimde adamın yüzünü görmeliydin.
You should have seen his face when the doctor told him he tore his ACL.
Doktor ona diz ön çapraz bağının yırtıldığını söylediğinde yüzünün halini görmeliydin.
You should have seen his face.
Herifin yüzünü görmen lazımdı.
I mean, the subject of death came up, and... he's her father- - you should have seen his face, his eyes.
Babası olduğunu söylediğinde... Yüzünü, gözlerini görmeliydin.
You should have seen his face.
Suratını görmeliydin.
Magic Uncle, you should have seen his face when he saw me.
Sihirli Amca, beni gördükleri zaman yüzünü görmeliydin.
You should have seen his face.
yüzünü görmeliydin.
You should have seen how I made a sucker out of old Stripes with that left up in his face.
Solumla çizgilinin suratına indirdiğim yumrukları görmeliydin.
- You should have seen his face.
- Yüzünü bir görseydin.
You should have seen the look on his face when he said those two words.
O sihirli kelimeyi söylerken yüzündeki ifadeyi görmeniz gerekirdi.
You should have seen the look on his face.
Adamın yüzündeki ifadeyi görmeliydin.
You should have seen the look on Carl's face... when I buried that ax in his chest.
Çenesine baltayı geçirdiğimde Carl'ın suratındaki ifadeyi görmeliydin.
You should have seen the look on his face.
Yüzündeki ifadeyi görmeliydin.
You should have seen the look on his face.
Suratındaki kibirli, kendini beğenmiş ifadeyi görmeliydin.
You should have seen his little face.
Küçük suratının aldığı şekli görecektin.
You should have seen the look on his face. And I...
Yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz.
No, but, god, you should have seen the look on his face.
Hayır. Ama yüzündeki ifadeyi görmeliydin.
It's just like... you should have seen the look on his face.
Sanki... Yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz.
You should have seen the look on his face.
Yüzündeki bakışı görmeliydin.
- Should have seen the look on major Moe's face when you went off like that. Knocked that smirk off his ugly mug.
- Çirkin suratlının sırıtışı kayboldu.
You should have seen the look on his face When he told me, um... It was like he was a kid again.
Bana söylediğinde, yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz, sanki tekrar çocuk olmuştu.
You should have seen the look on his face.
Yüzündeki ifadeyi görmen lazımdı. İki yabancı gibiydik.