You should have told me traducir turco
756 traducción paralela
With news as good as that, you should have told me sooner.
Niçin daha önce söylemediniz bana?
You should have told me.
Bana söylemeliydin.
You should have told me, you really should.
Bana söylemeliydin.
Now I know who he is, but you should have told me.
Artık kim olduğunu biliyorum ama bana anlatmalıydın.
You should have told me you had a wife, Chris.
Bana bir karın olduğunu söylemeliydin Chris.
You should have told me, and not carried this awful thing around by yourself.
Tatlım, bana söylemeliydin. Buna tek başına katlanmaya çalışman çok gereksiz.
You should have told me, I would have played it differently.
Bana ondan daha çok söz etmeliydin. Belki ona daha farklı bir şekilde yaklaşırdım.
But you should have told me first.
Ama önce bana söylemeliydin.
You should have told me in advance.
Bana önceden söylemeliydiniz.
Did you need money? You should have told me, Fausto.
Paraya ihtiyacın varsa bana söyleyebilirdin.
You should have told me.
Bunu bana söylemeliydiniz.
You should have told me you were deaf.
Bana sağır olduğunu söyleseydin ya.
- You should have told me.
- Onları bana bırakmalıydın.
Weak. - You should have told me, son.
- Evlat, bana söylemeliydin.
You should have told me.
Bana hemen söylemeliydin.
You should have told me earlier what you just told me.
Az önce bana söylediğin şeyi çok daha önceden söylemeliydin.
You should have told me this earlier, not now.
Bunu bana daha önceden söylemeliydin, şu anda değil.
You should have told me.
Bana söylemeliydiniz.
You should have told me.
Bana anlatmalıydın.
You should have told me... Trusted me.
Bana söylemeliydin...
You should have told me sooner
Daha önceden söylemeliydin.
- You should have told me!
- SöyIemeIiydin!
You should have told me first
Önce bana söylemeliydiniz.
You should have told me earlier!
Daha erken söylemeliydin!
You should have told me about the epidemic at the fort.
Kaledeki salgınla ilgili Her şeyi bana söyledin değil mi?
You should have told me, Mama!
Bana bunu söylemeliydin anne!
You should have told me!
Bana söylemeliydin!
You should have told me it was Tony Lacey's party.
Bana bunun Tony Lacey'nin partisi olduğunu söylemeliydin.
You should have told me.
Bana söylemen gerekirdi.
- You should have told me about it.
- Bana bundan bahsetmeliydin.
You should have told me.
Keşke bana önceden söyleseydin.
My mother? She wrote what you should have told me a long time ago.
- Bana çok önceden söylemen gereken şeyi yazdı.
You should have told me right away that you didn't want a child.
Çocuk istemediğini bana daha önce söylemen gerekirdi.
I said if you want to watch me undress so badly, you should have told me.
Beni soyunukken görmeyi bu kadar çok istiyorsan bana söylemen gerekirdi diyorum.
You should have told me you were looking for help.
Yardım aradığınızı bana söyleseydiniz ya.
You should have told me earlier!
Bana daha önce söylemeliydin!
You should have told me in advance.
İnsan bir haber vermez mi?
You know, the moment the attendant told me that there was a hollander on the train, i knew that i should have a pleasant journey.
Kondüktör kompartımanda bir Hollandalı var dediğinde rahat bir yolculuk yapacağımı anlamıştım.
Hmm. Dick Stuart told me last night that he arranged with you that he should try it first... then if anything went wrong, you should have a go.
Dick Stuart bana dün akşam sizinle planlama yaptığını ve ilk önce kendisinin deneyeceğini ve bir şeyler ters giderse sizin olaya el atacağınızı söylemişti.
You have told me everything I should know, excepting your price for my support of you against your brother.
Bilmem gerekenleri, senden öğrendim,... ödülün dışında kardeşine karşı seni destekliyeceğim.
Oh, my! You should've told me about this. I'd have gone into training.
Tanrım, idmanlara katılmalıydım!
You've told me there's already someone who knows... but do you realise that it should have been you instead of Carroll?
Bana demiştin ki ; zaten bilen birisi... Caroll değil de öldürülenin sen olabileceğinin farkında mısın?
I should have told you this evening that I decided to move my coffin, but, then, it was you who gave me the idea.
Bu gece tabutumu değiştireceğimi size söylemem gerekirdi ama sonra fikri veren siz oldunuz bana.
I should have known. You know, Jill told me. - She said you had no hang-ups!
İşte bu, Jill bana sorunlarla nasıl başa çıkabildiğini anlattı.
I told you you should have given me more points.
Bana daha çok puan vermeni söylemiştim.
People have told me I should talk to you, Mr Braxton.
Bana sizinle konuşmam gerektiğini söylediler Bay Braxton.
- You should have told me!
- Haber vermeniz gerekirdi!
You should have told me that right away.
- Bunu hemen söylemen gerekirdi.
My dear Watson, that name David should have told me the whole story had I been the ideal reasoner, which you are so fond of depicting.
Sevgili Watson, David ismi bana bütün bu hikayenin sebebinin senin de resmetmeye çok düşkün olduğun sebep olduğunu gösterdi.
- I'm sorry. I should have known when you told me I had a terrific smile.
Gülümseyişimi beğendiğini söylediğinde, anlamalıydım.
No, it is I who should be grateful to have the chance to redeem myself, and to save you and Isabeau, because God has told me how the curse may be broken.
Minnettar olması gereken kişi benim. Günahlarımdan arınmak, seni ve Isabeau'yu kurtarmak için elime bir fırsat geçti. Tanrı bana lanetin nasıl bozulacağını öğretti.