You still have a choice traducir turco
39 traducción paralela
At the moment, you still have a choice.
Şu an hâlâ bir seçeneğin var.
You still have a choice.
Hala bir seçim şansın var.
So you still have a choice.
Ama hala bir şansın var.
They put a gun on you, you still have a choice.
Kafana silah dayadıklarında hala bir seçme şansın vardır.
You still have a choice.
Hala bir seçeneğin var.
You still have a choice, Lamar.
Hala seçebilirsin Lamar.
You still have a choice.
Önünde hâlâ bir seçenek var.
But you... you still have a choice.
Ama senin hala bir şansın var.
Well, you still have a choice, you know.
Halen bir seçim hakkın var.
- But it hasn't happened already, you still have a choice.
- is isten geçti artik. - Fakat daha geçmedi. Hala bir firsatin var.
You still have a choice.
Seçme hakkın hala var.
You still have a choice,
Tabi senin seçimin,
You still have a choice.
Hala bir şansın var.
You still have a choice.
- Hala bir seçeneğin var.
You still have a choice.
Hâlâ bir seçme şansın var.
You still have a choice, Miguelito.
Hâlâ şansın var Miguelito.
You still have a choice.
Senin hala bir şansın var.
You still have a choice.
Senin hâlâ bir şansın var.
You still have a choice.
Hâlâ bir seçimin var.
You still have a choice.
Hala seçme şansın var.
Elektra, you still have a choice.
Elektra, hala seçme şansın var.
Right now, you still have a choice of which entrance.
Hemen şimdi, hala giriş yerini seçme hakkın varken.
You still have a choice.
Hala bir şansınız var.
So you have a choice-you could have me as a professional colleague... passionate... or you can have me as an outspoken outsider, still adamant.
Seçim sizin. Her şartta.
Look... I know this psycho's still out there, and I know what he did to you, but you have a choice.
Bak... o psikopatın hala dışarda olduğunu biliyorum... sana ne yaptığını da biliyorum, ama senin seçim hakkın var.
John, I say to you again, while you still have a free choice will you live or die?
John, bir seçeneğimiz henüz varken sana yine soruyorum yaşayacak mısın yoksa ölecek misin?
But anyway the point is.. .. even for a second, if you still think you have a choice..
Ama yine de birkaç saniyeliğine, bir seçimin olduğunu düşün.
The paternity test showed me that some part of you thought you might still have a choice to make.
Babalık testi bana bir parçanın hâlâ vermesi gereken bir kararı olduğunu düşündüğünü gösterdi.
I don't have a choice, but you still do.
Benim bir şansım yok ama senin hala var.
I know that I paged you all, so you didn't really have a choice, but still.
Hepinizi çağırdığımı ve mecburen geldiğinizi biliyorum ama yine de teşekkür ederim.
But you still have to make a choice...
Ama sen hala bir seçim yapabilirsin...
You still think you have a choice, do you, Mr. Rutledge?
Hâlâ bir seçeneğiniz olduğunu sanıyorsunuz, öyle değil mi, Bay Rutledge?
Still, you could have given me a choice.
Yine de bana seçme şansı verebilirdin.
I guess it proves you can have all the free will in the world, and still not have a choice.
Sanırım bu dünyadaki tüm özgürlüğe sahip olabilirsin ama yine de seçeneğin olmayabilir durumunu kanıtlıyor.
You don't, but, given the fact that you're still here, it doesn't look like you have much of a choice.
- Bilemezsin hala burada olduğunuza göre, fazla bir seçeneğiniz yok gibi duruyor.