You want to come in traducir turco
1,449 traducción paralela
- Do you want to come in?
- İçeri gelsene...
Yeah, you want to come in or...
- Evet, içeri gelmek ister misin ya da...
Do you want to come in and sit for a while?
İçeri girip oturmak ister misiniz?
Anyway... you want to come in and get some dinner with us?
Neyse, gelip bizimle yemek yemek ister misin?
Don't you want to come in?
İçeri gelmek istemiyor musunuz?
- Do you want to come in for a cup of tea?
- Çay içmek ister misin? - Evet.
- You want to come in?
Gelmek ister misin?
You want to come in and wait? I'm good.
İçeride beklemek ister misin?
You want to come in for some?
Gelip biraz içmek ister misin?
You want to come in?
Girmek ister misin?
You want to come in?
İçeri gelmek ister misin?
You want to come in and meet my family?
Gelip ailemle tanışmak ister misin? Hayır, hayır.
Do you want to come in?
İçeri gelmek ister misin?
Do you want to come in my mouth?
Ağzıma boşalmak istiyor musun?
You want to come in and eat something?
Girip bir şeyler yemek ister misin? Hayır.
Do you want to come in?
İçeri gelmek ister misiniz?
- Did you want to come in?
İçeri gelmek ister misin?
Come on, Mr. Open Book, you told me yourself that the only thing that you want in this life is to have a family.
Hadi Bay Açık Kitap, hayatta tek istediğin şeyin bir aile olduğunu sen söylemiştin.
- So we want you to come back in.
O yüzden geri dönmeni istiyoruz.
I know, but if you want to see Mr. Huxley come out of there alive... I recommend you let me handle this, yes?
Biliyorum, ama Bay Huxley'in oradan canlı çıkmasını istiyorsanız... bu işi halletmeme izin verin derim, tamam mı?
One dip in it will never let you want to come out.
Bir kere girdin mi bir daha asla çıkmana izin vermeyiz.
You may want to come in this way, then you'll be flying with the wind, and you'll clear the target zone. Too risky. We'll fly into the wind.
Olası çıkarmaya karşı savunmada önemli bir rol oynayacak İkinci Ordu'nun karargâhı burada idi.
After the hell Jack's been through today, you think he'd want to come back to this?
Jack'in yaşadığı bu cehennemden sonra, bu işe tekrar başlayacağını mı düşünüyorsun?
I don't want you to come and visit me in prison this time.
Bu sefer beni hapiste ziyarete gelmenizi istemiyorum.
You want my guards to come in with you?
Muhafızların sizinle beraber içeri girmesini ister misiniz?
But if you want your dough, you'd best come on in here and talk to me.
Ama paranı istiyorsan, içeri gelip benimle konuşursan çok iyi olur.
I wouldn't say I want to help you, but when they come in here to get revenge for the cop you killed, you're gonna go down fighting, and in the crossfire, a lot of us are gonna die.
Sana yardım etmek istiyorum demedim ama öldürdüğün polisin intikamını almak için buraya geldiklerinde savaşmaya başlayacaksın ve çapraz ateşte pek çoğumuz ölecek.
All right, you don't want to come in? Fine.
Pekala, içeri gelmiyor musun?
I want you to come to my training camp in florida, work with my guys, real trainers.
Florida'daki çalışma kampına gelmeni.. benim adamlarımla çalışmanı istiyorum gerçek antrenörler.
You want to come in?
- Emin misin?
Deep Powder just called, and they want you to come in early for body makeup.
Deep Powder az once aradi, ve seni erkenden makyaj icin istiyorlar.
If you want something to believe in, come on.
Eğer inanmak için bir şeylere ihtiyacınız varsa gelin.
You want Kit to come to dinner with us?
Kit'in bizimle akşam yemeği yemesini mi istiyorsun?
In fact, you're never going to want to come back
Bayılacaksın. Aslında, bir daha geri dönmek istemeyeceksin.
We're gonna have to come in there if you want us to get you out.
Eğer seni çıkarmamızı istiyorsan, oraya gelmek zorundayız.
- in case you want to come back.
- Geri gelmek istediğiniz de gerekebilir.
Figure the Secret Service owes the FBI a few rounds if you want to come.
Gelirsen, Gizli Servis'in FBI'a birkaç içki borcu var.
You got no warrant, you come in here on my treaty, and you want to step to me like that?
İzniniz yok, benim rızam dışında buraya girdiniz ve beni böyle alıkoymaya çalışıyorsunuz? !
Are you sure you don't want to come in?
İçeri gelmek istemediğinden emin misin?
If you want, I could schedule the visits to end right before you come in for your shots.
Ziyaret saatlerinizi peş peşe ayarlayabilirim.
In fact, if you want to, You could come to a jay mcinerney reading with me tomorrow.
İstersen yarın benimle Jay Mclnerney'in kitabının okunacağı dinletiye gelebilirsin.
Come on, you don't want to go in there.
Oraya girmek istemezsin.
You want to come in?
Gelmek ister misin?
now, come on. Get in. I Want you to take a look at this sketch.
Hadi şimdi bin arabaya da şu krokiye bir göz at bakalım.
I'll leave a key out for you... so you can come up whenever you want to, in case I'm out fishing or something.
Senin için anahtar bırakacağım. İstediğin zaman gelebilirsin. Herhangi bir şey için.
I want to come in here and sing a song for you... called Slow Days of Summer.
Sizlere "Yazın Yavaş Günleri" adlı bir şarkı... söylemek istiyorum.
If you want to discuss Alex's case, you can come to my office.
Alex'in durumunu görüşmek istiyorsanız, ofisime gelebilirsiniz.
But you want to take on my man C, here go ahead, because, you know he's fierce, he gonna come up in your face he'll damage you.
Adamım C'ye girişmek istiyorsanız durmayın. Çünkü şunu bilin yırtıcıdır, suratınıza saldırır façanızı bozar.
You want to come in?
İçeri gelir misin.
You can just say you don't want me to come in.
İçeri gelmemi istemediğini söyleyebilirsin.
I'll be like one of those old Eskimos, goes out on the ice floe and... just sits there and waits for the polar bear to get him... and that's that and I don't want you to come looking for me and I can't have one of those scenes that we saw in the hospital with that woman and her husband.
Buz kütlesini üstüne çıkan Eskimolar gibi olmak istiyorum. Oraya oturup kutup ayılarının onu yakalamasını bekler. O kadar.