You want to go there traducir turco
1,368 traducción paralela
What do you want to go there for?
Neden gitmek istiyorsun?
Why the hell would you want to go there?
Neden oraya gitmek istiyorsun?
- You want to go there?
Oraya mı gitmek istiyorsunuz?
- Why do you want to go there?
- Niçin oraya gitmek istiyorsun?
You want to go there?
Konuyu açayım mı?
And there's a plane waiting for you to fly wherever you want to go.
Ve dışarıda sizi istediğiniz yere götürecek bir uçak bekliyor.
You don't want off this island because there's nothing to go back for.
Burada kalmak istiyorsun, çünkü geri döneceğin bir şey yok.
Why do you want to go there?
- Niye oraya gitmek istiyorsunuz?
You don't want to go there.
Hiç o konuya girme.
I want you to know if there's anything I can do to make your wedding go smoother, just tell me.
Bilmeni isterim ki, düğününü güzelleştirebilecek herhangi bir şey varsa sadece söyle.
Do you want us to go there?
Oraya gelmemizi istiyor musun?
If you guys want to fight, let's go inside where there's more stuff to hit your head on.
Siz çocuklar kavga etmek istiyorsanız içeri girin. Orda birbirinizin kafasına vuracağınız daha çok şey var.
Whoa, whoa, whoa. You don't want to go in there.
Oraya giremezsiniz.
But ifyou want to go with him, you better be there,'cause he says he'II just push on
Eğer onunla gitmek istiyorsanız, orada olsanız iyi edersiniz, yoksa basıp gidecekmiş.
So I want you to go ahead and grab that over there.
Şimdi gidip orada duran şeyi almanı istiyorum.
You probably want to go to bed when you're done there.
İşin bitince yatarsın artık.
Unless there's something else you want me to do, you think maybe I could go home?
Yapmamı istediğin başka bir şey yoksa evime gidebilir miyim?
Do you want me to go out there with a shotgun and say,
Tüfeğimi çekip, kendimi dışarı atıp,
Believe me, I don't want you to go there either.
İnan bana, oraya gitmeni ben de istemiyorum.
there you go.NYou want me to wipe your ass now?
Tamam. Aferin sana. Kıçını da sileyim mi?
So, if you... want a holiday / party, then, you know, you open the book... and there's me telling you where to go.
Yani, eğer sen tatil / parti arzu edersen, o zaman, anlarsın, kitabı açacaksın ve ben sana nereye gideceğini söyleyeceğim.
Oh, wow. - You want me to go in there?
- Oraya girmemi mi istiyorsunuz?
I'm pretty sweet on him too, but I don't want to go crazy over him if there's some chance that you two might get back together.
Ben de ona karşı bir şeyler hissediyorum, ama eğer ikinizin yeniden bir araya gelmesi gibi bir ihtimal varsa, ona bu yüzden boş yere kızmak istemiyorum.
You don't want to go in there.
İçeri girmek istemiyorsun, değil mi.
I don't ever want you to go there.
Oraya gitmeni istemiyorum!
Honey, I don't want you to go there.
Tatlım, oraya gitmeni istemiyorum.
We want you to go ahead of us and gather information by the time we reach there.
Biz de oraya varmadan önce bilgi toplamak istedik. Sence bir sakıncası var mı?
I don't know if I want to go there, you know?
Oraya girmek istemiyorum.
Then I want you and another detail... to go out there and see if our friends are gone or not.
Bay Merrin'e bir manga gönder. Bir manga da, dostlarımızın gidip gitmediğine bakmaları için.
Why do you want to go out there?
Oraya niçin gitmek istiyorsunuz?
'Cause there's, like, days you go in there and it's just... You just want to turn around and walk out, it's that bad.
Çünkü öyle günler olur ki, içeri girersin ve arkanı dönüp gitmek istersin.
I want you to go over there, give me his gun and his radio.
O'nun yanına gitmeni istiyorum. Bana O'nun silahını ve telsizini ver.
- I want you to go there.
Tamam. Hemen oraya gitmenizi istiyorum.
I want you to go to that top level there, all right?
Şuradan yukarı çıkmanı istiyorum, tamam mı?
Are you sure you don't want me to go down there with you?
Eğer seninle oraya gitmek istemiyorum emin misin?
You want to go on down there?
Oraya gitmek ister misin?
He didn't want you to go through it again. Not if there was another way.
Başka bir çıkış yolu olmamasına rağmen, senin tekrar acı çekmeni istemedi.
I want you to go over there, look the kid in the eyes and say good luck.
Oraya git. Çocuğun gözlerine bak ve ona şans dile.
And I didn't want to go, "No, you're barking up the wrong tree, love. " There's no God, there's no heaven. " You're not going to be up there talking normally and running around...
Ben de "Yanlış düşünüyorsun Tanrı yok, Cennet yok ve orada normal konuşup ortalıkta koşup voleybol oynamayacaksın." diyemezdim.
Trust me, you do not want to go up there.
Güven bana, Oraya çıkmak istemezsin
Chief, you don't want to go in there.
Şef, oraya girmek istemezsin.
Okay, you want us to go over there right now and say to those girls, "Daddy's home"?
Evet, oraya gidip o kızlara "babacığınız geldi" dememizi mi istiyorsun?
I want to go back there tonight, And I want you to come with me. - No, Dave.
Bu gece oraya dönmek istiyorum, ve seninde benimle gelmeni.
There you go. You want to try, uncle Dave?
Al işte denemek ister misin Dave dayı?
No, you do not want to go out there.
Hayır oraya gitmek istemezsin.
Oh, no, no, you don't want to go there..
O'na takılmak isteyeceğini pek sanmıyorum.
I mean, if you're trying to make me into a man because you think that there's something missing, then I want you to go ahead -
Yani, bir şeyler eksik diye beni bir erkeğe dönüştürmek istiyorsan, benden uzak dur...
Why don't you want to go down there, Jack?
Neden aşağı inmek istemiyorsun, Jack?
They want you to, uh, go to the YMCA on Vinton Street, and you'll find locker 42 there, and inside there'll be a note.
Vinton Caddesindeki YMCA'ya gitmeni istiyorlar, 42 numaralı dolabı bulacakmışsın, içinde bir not varmış.
That's why I want you to go there.
Bu yüzden yardımını istiyorum.
There's no chance that, um, you'd want to go to the last place I had planned for us, is there?
Bunun için şansım yok, um, ama bizim için planladığım, son yere gitmek istemezsin artık herhalde.