Your life is in danger traducir turco
154 traducción paralela
I asked Rosalind to bring you here... because I wanted to tell you that your life is in danger.
Rosalind'e, sizi buraya getirmesini rica ettim... çünkü size hayatınızın tehlikede olduğunu söylemek istedim.
I repeat, Angela Vetto... your life is in danger.
Tekrar ediyorum. Angela Vetto. Hayatın tehlikede.
Your life is in danger.
Hayatın tehlikede.
What does it matter when your life is in danger?
Hayatın tehlikedeyken tahtın ne önemi var.
If your life is in danger, shouldn't the police know about it?
Eğer yaşamın tehlikede ise, bunu polisin bilmesi gerekmiyor mu?
Jim, your life is in danger.
Hayatın tehlikede.
She said that your life is in danger while you're in Venice.
Sen burada Venedik'te kaldığın sürece...
Your life is in danger too.
Sizin de hayatınız tehlikede.
Your life is in danger!
Hayatın tehlikede!
Your life is in danger.
Adamın adı Hassan.
Your life is in danger.
Hayatınız tehlikede.
Your life is in danger, right?
- Hayatın tehlikede mi?
Your life is in danger here.
Burada hayatınız tehlikede.
But your life is in danger now too.
Ama artık, senin hayatın da tehlikede.
- To tell you your life is in danger too.
- Hayatınızın tehlikede olduğunu söylemek için.
We have a reason to believe your life is in danger.
Tehlikede olduğunuza inanıyoruz.
Your life is in danger too.
Sizin hayatınızda tehlikede.
- Run! Your life is in danger!
Hayatın tehlikede!
Your life is in danger
Hayatın tehlikede.
We still have reason to believe your life is in danger.
Hayatınızın hala tehlikede olduğuna inanıyoruz.
- She did? - Your life is in danger.
Hayatınız tehlikede.
But your life is in danger, so I'm willing to put the cards on the table.
Ama hayatın tehlikede. Bu yüzden seninle açık konuşmaya hazırım.
Xena, your life is in danger.
Xena, hayatın tehlikede.
But your life is in danger.
Ama senin hayatın tehlikede.
Mindy, your life is in danger.
Mindy, hayatın tehlikede.
Well, when your life is in danger, you scare to death and always opt for the easiest thing.
Bak, hayatın tehlikedeyken, ölümden korkuyorsun sen ve hep en kolay yolu seçiyorsun.
Because I believe your life is in danger.
Hayatın tehlikede.
your life is in danger!
Hayatın tehlikede!
Yes, sire, but I feel your life is in danger.
Ekselans, bence hayatınız tehlikede.
You idiot, your life is in danger.
Hayatın tehlikede, gerizekalı.
Why do you fight with your best friend when your own life is in danger?
kendi yaşamın tehlikedeyken, bir de en iyi arkadaşınla kavga mı ediyorsun?
The thief and the murderer are almost certainly one and the same and that he or she is in that house and that your life may be in danger,
Hırsız ve katil büyük olasılıkla aynı kişi ve şu anda bu evde ve hayatınız tehlikede olabilir.
Your life is in grave danger.
Hayatınız büyük tehlike altında.
It's your fault if poor Lucita is in danger of losing her life.
Eğer zavallı Lucita hayatını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaysa, bu senin hatan.
"Sir, if this photo is yours... I urge you to call us as fast as you can. not only because... you were the witness of a highly important events but mostly because your life... and the lives of your beloved ones are in great danger."
Beyefendi, bu fotoğraftaki şayet sizseniz en kısa sürede bizi arayın, sadece önemli bir olaya tanıklık ettiğiniz için değil özellikle kendi hayatınız ve sevdiklerinizin hayatı tehlikede olduğu için.
Your dad's life is in danger. Save him. I also heard they will take him to hong kong after inauguration.
Babanın hayatı tehlikede, açıIıştan sonra... onu Hong Kong'a götürecekler, onu kurtarmalısın.
- Mr Altfeld... By helping me, your daughter's life is in danger.
- Bay Altfeld, bana yardım edin, kızınızın hayatı tehlikede.
is your life in danger again?
- Neden?
- No. - Is your life in any danger?
- Hayatınız tehlikede mi?
Your life is always in danger with that job.
Hayatınız bu işte her zaman risk altındadır.
If Dawn planned to seize power. I'm afraid that your father's life is in danger. Not now.
eğer Dawn güç planını ele geçirdiyse korkarım babanın hayatı tehlikede şuan değil.
Mr. Harker believes your life is in extreme danger.
Bay Harker hayatınızın tehlikede olduğunu düşünüyor.
He believes, and I also believe, that your life is in great danger.
O da ben de hayatınızın büyük tehlikede olduğuna inanıyoruz.
Your life is still in danger.
Hayatınız hala tehlikede.
What I mean is, your life was in danger just a short time ago, and now, your chances for recovery are excellent.
Demek istediğim kısa bir süre önce hayatın tehlikedeydi ve şimdi iyileşme ihtimalin çok kuvvetli.
What does it matter about your hurt feelings... when you know someone's life is in danger?
Bir insanın hayatının tehlikede olduğunu biliyorsan senin duygularını incitmiş olmasının ne önemi var?
How do you sit by and do nothing while your wife's life is in danger?
Eşin tehlike içindeyken nasıl oturup hiçbir şey yapmıyorsun?
The fact is, Mr Ronald, if you know this girl, and if you can identify her, your life is in great, great danger.
Eğer bu kızı biliyor ve tanıyorsanız, hayatınız büyük tehlikede demektir. Hem de çok büyük.
You get an "officer needs help" call... that means your family needs help, their life is in danger.
"Memurun yardıma ihtiyacı var" çağrısı alırsan... bunun anlamı ailenin yardıma ihtiyacı olduğudur. Onların hayatı tehlikededir.
Your life as well as most, if not all, the tenants'in this building is in possible danger.
Sizin ve bu binadaki herkezin hayatı tehlikede.
Your brother's life is in danger.
Kardeşinin hayatı tehlikede.