Yourn traducir turco
23 traducción paralela
Yourn too, I shouldn't wonder.
Kendininkini kırsan da şaşırmam zaten.
You can keep yourn.
Seninki kalsın.
They shall be yourn, dear boy, if money can buy'em.
Para satın alabilirse hepsi senindir.
Rightly speakir, it's no concern of yourn, but I think it only fiit and proper you be a party to it.
İşin aslı, senin ilgilendirmez. Ama düşündüm de senin de işin bir parçası olman uygun düşer.
- If I give you my word, will you give me yourn?
- Sana söz veriyorum ama sen de bana söz verecek misin?
And just to show I'll er, I'll have a look at that blown up brass engine of yourn, shall I?
Senin şu buhar kaçırıp patlayan lokomotifine bakabilir miyim?
Well, you old shark... got me 632 doubloons marked down in that vampire's account-book o'yourn?
Pekala, seni yaşlı üçkağıtçı 632 İspanyol altınımı o şu hesap defterine yazdın mı bakayım?
What's yourn is yourn and what's our'n is our'n.
Sizin olan sizin, bizim olan da bizim.
After all, what's our'n is our'n and what's yourn is yourn.
Sonuçta, bizim olan bizim, sizin olan da sizin.
- Now, lie to me and I will fire this place with you and yourn in it.
- Bana yalan söyle ve ben de burayı seninle birlikte yakayım.
It'll help me digest that fine stew of yourn.
Yahninizi daha iyi hazmetmeme yardım edecek.
Somebody who could use a taste of that Colt of yourn.
Senin şu Colt tabancanın tadına bakabilecek birisi.
Yourn eyes do not deceive you, Eddie.
Gözlerin seni yanıltmıyor, Eddie.
No, was yourn.
- Hayır, senindi.
Best make sure that fire of yourn don't spread on over to my land.
O ateşiniz benim topraklarıma sıçramasa iyi olur.
Don't sass me, Seamus. I rode out here to tell you to keep that wild dog of yourn off my property.
O vahşi köpeği evimden uzak tut demeye geldim.
So, what are we gonna do with yourn?
- Seninkiyle ne yapacaksın?
His name was George, like yourn.
Tıpkı senin gibi onun da ismi George'tu.
I've come to see about that leg of yourn and I don't want to spend any more time at home than I have to.
Bacağına bamaya geldim. Ve mecbur kalmadıkça evde vakit geçirmek istemiyorum.
Fitty fizzog he have, little brother of yourn.
Küçük kardeşinin çok ufak bir suratı var.
This yourn.
Bu senin.
No, she ain't yourn.
Kadın benim. Hayır, senin değil...
What's yourn?
- Seninki ne?