Zik traducir turco
38 traducción paralela
Commence evasive action right.
Sağa doğru zik zak hareketi yapın.
Continue evasive action.
Zik zak hareketine devam edin.
Continue evasive action.
Zik zak yapmaya devam edin.
You zig, I zag.
Sen zik'lersen, ben zak'larım
He started as a courier again... criss crossing the city from morning to night... just so he could keep looking for Moudan.
Kuryeliğe tekrar başladı. Sabahtan akşama kadar şehirde zik zaklar çiziyordu. Böylece Moudan'ı aramaya devam edebilirdi.
Look, the thing about owning a pecker... is you've got to be responsible with it.
Bak, Bir zik'e sahipsen... Ondan sorumlusundur da.
Hey, Pilot, you little fuck, did you sell that boom?
Selam, Pilot, seni küçük zik, öncekileri sattın mı?
She used to wear these... patent leather go-go fuck me boots riding up.
Hep bunları giyerler... Görünen deri çizmeler hep zik zik beni der.
How she used to cut the orange slices so she could twist them and zigzag them all the way across the duck's back.
Portakal dilimlerini keserdi ve onları ördeğin sırtına zik zak şeklinde koyardı.
It's zigzagging!
Zik zak çiziyor!
Nothing wrong with a little zig zag.
Zik zakların neresi kötü.
To heck with the zig zags.
Kahrolası zik zaklar.
A zig zag line to love, babe.
Zik zaklar aşk için bebeğim.
When you think I'll zig, I'll zag.
Zik yapacağımı düşündüğünde, zak yaparım.
Then when you think I'm gonna zag, I do zag, just to mess you up for the next time, when I might zig.
Sonra zak yapacağımı düşündüğünde zak yaparım. Sırf bir dahaki sefere zik yapabilirim diye, kafanı karıştırmak için.
When Earl zigs, you got to zag.
Earl zik yaptığında, sen zak yapmalısın.
I'm zagging'cause you always zig, and I'm gonna be my own man starting right...
Ben zak yapıyorum, çünkü sen her zaman zik yapıyorsun... ve şu andan itibaren...
Lady, you're a goddamn zigzag.
Bayan, lanet olası zik zak gibisiniz.
Circle with a squiggly line.
Dairenin içinde zik-zaklı çizgi.
A squiggly line circle.
Zik-zaklı çizgi çemberi.
The structure that's going zig-zagged across, that's one of the veins in the leaf.
Boylu boyunca zik-zaklar çizen bu yapı yaprağın damarlarından birisi.
I saw you weaving while you were pulling out of the restaurant parking lot.
Restoranın park yerinden çıkarken sizi zik zak çizerken gördüm. Oradayken alkol kullandınız mı?
Just run in a zigzag pattern.
Sadece zik zak çizerek koş.
No, no, he wouldn't, because you saw how I was zigzagging like this and making sounds?
Hayır, hayır. Vuramazdı çünkü nasıl zik-zak çizdiğimi ve sesler çıkardığımı gördün değil mi?
- But I... What if I zigzag like this?
- Ama eğer bu şekilde zik-zak çizseydim?
You zig, I zag, boss.
Sen zik, ben de zak, Patron.
You zigzag too much.
Çok zik zak yapıyorsun.
When you play for your father's team on Tuesdays and Fridays, you can zigzag.
Salı ve cuma günleri babanın takımında oynadığında zik zak çizebilirsin.
Trying to walk through there, it's like doing a slalom.
Orada yürümeye çalışmak, zik zak yapmak gibi.
Earlier this morning, a U.S. Postal Service van swerved violently across several lanes of traffic, causing serious injuries and closing all southbound lanes.
Bu sabah ABD Posta aracı trafikte birkaç şerit arasında hızla zik-zaklar çizdi ve ciddi yaralanmalara ve tüm güney yollarının kapanmasına sebep oldu.
I see you guys walking around here, all zig-zaggy.
Bu bölgede zik-zak çizerek yürüdüğünüzü gördüm.
- Zag. You should get another one and name it Zig.
Bir tane daha alıp onun adını da Zik koymalısın.
Darnell was affiliated with a group called the Zyklon brotherhood.
Darnell, Ziklon Kardeşliği denen bir gruba bağlıydı. - Zik.. ne?
When everybody else zigs, you've got to zoink.
Diğerleri zik çizerken, sen zoink çizmelisin.
I mean, He clearly expected me to zig, and so I zagged.
Benim zik yapmamı bekledi fakat ben zak yaptım.
Zic, zic, zic, zik... Like rabbits!
Tavşanlar gibi.