English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Z ] / Zombie's

Zombie's traducir turco

778 traducción paralela
He saw Abacrombie, his zombie slave, and heard his wife call from beyond the grave.
Abacrombie'yi gördü, onun zombi kölesi, ve mezarının çok altından geldi karısının sesi.
He's the pride of the zombie squad.
Zombi birliğinin gururu.
What's the zombie squad?
Zombi birliği nedir?
It's not like you've ever seen a zombie in real life.
Gerçek zombi bile görmemişken söylediğine bak.
Used to walk around like a zombie because her nail polish was always wet. That's unless she was crawling on her knees trying to find her contact lenses.
Ayaklarına sürdüğü ojeler her zaman ıslak olduğu için zombi gibi yürür, tabii o sırada lenslerini aramak için yerde emekleyerek dolaşmıyorsa.
Doc Daneeka's a zombie.
Doc Daneeka bir zombi.
She's a zombie that I raised!
Benim büyümle bir zombi oldu!
A priest dribbles liquid on a grave at night, and the zombie climbs out.
Bir rahip gece vakti bir mezara bir sıvı damlatır ve ölü hortlar.
She's a zombie. Stuffed with tranquillizers.
Sakinleştiricilerle ayakta duruyor.
I think it's safe to assume it isn't a zombie.
Zombi olmadığı varsayımı güçlü sanırım.
He's been standing there like a zombie all day.
Bütün gün orada öylece zombi gibi dikildi.
The guy's a zombie.
Çocuk zombi gibi.
You go away, come back a zombie, it's Christmas Eve.
Beni burada bırakıp aşağı gidiyorsun sonra da bir zombi gibi geliyorsun, üstelik Noel arifesi.
If she's a zombie tomorrow,
- Yarına bir şeyi kalmaz.
You keep the zombie's soul sealed up.
Zombinin ruhunu kapalı tutacaksınız.
He's not some suburban zombie like your husband.
Eski kocan gibi varoş zombisi değil o!
ANYWAY, LOOKS LIKE POOR OLD LOGAN'S GOT HIMSELF... A ZOMBIE!
Herneyse, zavallı Logan kendisine... bir zombi buldu.
But no one could look good under these zombie lights.
Ama bu zombi ışıklarının altında güzel görünmek mümkün değil.
I think a little research would show that most great implements of death are the result of zombie - odd daydreams of shoe salesmen.
Biraz araştırmayla bu ölüm makinesindeki özelliklerin çoğunun bir ayakkabı satıcısının cehennemlik gündüz rüyalarının sonucu ortaya çıktığı anlaşılacaktır.
It's a zombie!
Bu bir zombi!
- He's been like a zombie.
Bunca zaman zombiden farkı yoktu.
Let's Talk Zombies.
Zombie'lerden konuşalım.
'If a zombie bites you, you become a zombie.
" Eğer sizi bir zombie ısırırsa bir zombie'ye dönüşürsünüz.
He's a zombie.
O bir hintli.
He's a good zombie.
No. He's a good zombie.
So now I'm this walking zombie who's supposed to save the world from all the forces of evil.
Öyle ki şimdi yürüyen bir zombiyim Kim Dünya'yı bütün kötü güçlerden koruduğunu zanneder.
He's a zombie.
Bir zombi.
She thinks she's gonna turn me into a zombie and then rob me blind.
Beni zombiye çevirip kör halimle beni soyacağını düşünüyor.
- I think you're a degenerate zombie.
- Bence sen yozlaşmış bir zombisin.
[Luigi] Hey, Salvatore, break out the cheap hooch... for Mr. No Tip and the dried-up zombie he's-a captured.
Hey, Salvator, Bay Tipsiz ve kurumuş zombi için en ucuz şarabı çıkar
[Wind Howling] In Tourneur " s second film with producer Val Lewton, I Walked With A Zombie, the heroine is a nurse assigned to a catatonic woman in the West Indies.
Tourneur'ün Val Lewton'la birlikte yaptığı ikinci film "I Walked with a Zombie" de de kahraman, Antiller'deki katotonik bir kadın için görevlendirilmiş bir hemşiredir.
- That's cute. A zombie with a gas attack.
Gazla çalışan zombiler.
He's walking through this like a zombie.
Oysa zombi gibi dolaşıyor.
He analysed several samples of zombie powder prepared by voodoo priests.
Voodoo rahiplerinin hazırladığı zombi tozundan alınmış numuneleri inceledi.
He's been like zombie for weeks now.
Haftalardır zombi gibi.
I know it's not what the ladies like but without some solid sack time, I'm a zombie.
Bayanların istediği türden bir şey değil ama iyi uyumazsam zombi gibi oluyorum.
Kenny's a zombie.
Kenny bir zombi.
He's a little limey zombie now.
Şimdi is küçük, İngiliz denizci zombisi olmuş.
- Finish her, dude, she's a zombie now.
- Bitir işini dostum, o bir zombi artık.
He's acting like a real robot... a zombie or something.
Gerçek bir robot, bir zombi ya da öyle bir şey gibi davranıyor.
He's just a miserable zombie.
O sadece zavallı bir zombi.
It's a regular zombie jamboree!
Bu sıradan bir zombi eğlencesi!
- It's me. - How do we know you're not Zombie Giles?
Sanırım ÖIü adamın partisi üst kata taşındı.
I  s so fucked up that if some draft zombie pulls my birthday out of a barrel I'm gonna die.
Öyle berbat ki, bir zombi memur askerlik kurasında benim doğum günümü çekerse öleceğim.
The guy's practically a zombie.
Yaşayan bir ölü gibi.
- He's undead, all right. - Are you a zombie? .
- Yaşayan ölü gerçekten.
He's got a fucking zombie mask.
Yüzünde lanet olası bir zombi maskesi var.
The Leprechaun got a goddamn room upstairs. He got them zombie ho's hypnotizing people.
O ölmüş de dirilmiş orospular milleti hipnotize ediyormuş.
It's zombie time
Zombi zamanı!
It ´ s like I am fucking a zombie.
Sanki bir zombiyi beceriyorum.
That's not a normal zombie.
Normal bir zombi değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]