Zoë's traducir turco
1,125 traducción paralela
That runt you saw earlier, that was Sommerfield's daughter Zoe.
Şu daha önce gördüğün cüce, o, Sommerfield'in kızıydı... Zoe.
If Zoe's alive, I want you to promise me that you'll take care of her, okay?
Eğer Zoe hayattaysa, ona iyi bakacağınıza dair bana söz vermenizi istiyorum, tamam mı?
- Yeah. - Where's Zoe?
- Zoe nerede?
She spent days and days watching his unedited Zoe footage... stopped speaking to everyone.
Günlerce çocuğun montajsız Zoe görüntülerini seyretmiş. İnsanlarla konuşmamış.
There is no way to measure... the profound effect the Zoe implant has had... on the way people relate to each other.
Zoe implantı'nın... insanların birbirine davranışı üzerinde... yarattığı etkiyi ölçmeye imkan yok.
You've purchased a Zoe implant for your unborn son.
Doğmamış oğlunuz için Zoe implantı aldınız.
Remember, the Zoe implant is entirely organic... and since it grows... with your baby's brain and nerve centers... it's virtually undetectable.
Zoe implantı tamamen organiktir. Bebeğinizin beyni... ve sinir sistemiyle birlikte büyüyeceği için... tespit edilemez.
( ZOË ) No, it's back.
Hayır, arkada.
( ZOË ) He's inside.
O içerde.
( ZOË ) OK, she's all yours.
Tamam, sizindir.
This is 0.5G, to be precise, which is half Earth gravity, and here we have Zoë Lessard making up for the time she spends in zero G by exercising three hours a day.
Burası yarım yerçekimi ortamı, göründüğü gibi, burası dünya yerçekiminin yarısı kadardır. Zoe'nin sıfır yerçekimi ortamında harcadığı zamanı günde üç saat egzersizle telafi ettiği yer.
- Let's take a look in Zoë's sleeping module.
Haydi birde zoe'nin uyuduğu bölüme bakalım.
Zoë's going a nice shade of green up here.
Zoe burada şirin yeşil gölgeler göreceğini sanıyordu.
- ( ZOË ) What's your status?
Durumunuz nedir?
( ZOË ) It's well over 10 metres per second advancing east.
Fırtına doğudan saniyede 10 metre üzerinde hızla ilerliyor.
( ZOË ) It's obscuring our view.
Görüşümüzü karartıyor.
I could do Zoe easy, and she's cute, too.
- Zoe'i kolaylıkla yapabilirim ve o da çok güzel.
- Zoe? - She's not here.
- Burada değil.
It's nothing, it's Zoe.
- Bir şey yok, konu Zoe.
You think Zoe's mean because Sebastian has taken your place.
Sebastian senin yerini aldığı için Zoe'nin zalim olduğunu düşünüyorsun.
What's your name? Zoe.
Adın ne?
Zoe, when's your next meeting with Nicholas Ashworth?
Zoe, Nicholas Ashworth ile bir sonraki buluşman ne zaman?
- Andy, meet Zoe.
Andy, Zoe ile tanış.
- Zoe's boyfriend.
- Zoe'nin erkek arkadaşı.
Meet Zoe.
Zoe ile tanış.
I need to be sure, Zoe, that you will not deviate from the story that's been agreed.
Üzerinde anlaştığımız hikayeden sapmayacağından emin olmam gerek, Zoe.
None of us wanted to lose Zoe, Danny, but that's the business we're in.
Hiç birimiz Zoe'yi kaybetmek istemedik, Danny, fakat çalıştığımız iş böyle bir iş.
Zoe disappears the same time as an unnamed female MI5 agent is tried and sent away for ten years?
Zoe, adı açıklanmayan bir kadın MI5 ajanı 10 yıl hapse mahkum edildiği sırada ortadan kayboldu.
But tell him this - if he does that, if he breaks this story, then all he'll have done is make damn sure that Zoe goes to jail, because that's what would happen.
Fakat ona şunu da söyle,... bunu yaparsa, bu hikayeyi ortaya çıkarırsa,... tek yapacağı şey Zoe'nin hapse girmesini sağlamak olacaktır. Çünkü olacak olan bu. İstediği bu mu?
But what you and Zoe shared... It doesn't just disappear because there's an ocean or another man between you.
Fakat Zoe ile paylaştığınız şeyler araya bir okyanus ya da bir adam girdi diye kaybolmaz.
Let's go, Zoe.
Teşekkürler, Müfettiş.
Zoe, Iet's go through a few more details about your legend, shall we?
Zoe, hikayendeki bir kaç detayın üzerinden geçelim, olur mu?
Come on, it's an important part of your legend.
Hadi ama Zoe, bu hikayenin önemli bir parçası.
I've dealt with scarier things than missing a night's sleep, Zoe.
Bir gece uykusuz kalmaktan daha korkunç şeylerle başa çıktım Zoe.
Zoe, Iet's go through a few details about your legend, shall we?
Zoe, hikayendeki bir kaç detayın üzerinden geçelim, olur mu?
Zoe's been sentenced.
Zoe hüküm giydi.
Here's the deal - she needs to be Zoe's height and build.
Anlaşma şöyle ; Zoe'nin boyunda ve yapısında biri olması gerekiyor.
The price of silence is her 20-year sentence for drug-smuggIing goes down to Zoe's 10 in an open prison.
Sessizliğinin karşılığında, uyuşturucu kaçakçılığından aldığı 20 yıllık ceza yerine,... açık cezaevinde Zoe'nin 10 yıllık cezasını çekecek.
- ZOE : What's going on?
- Neler oluyor?
- It's Zoe.
- Adım, Zoe.
- No, no, Zoe's right.
- Hayır, hayır, Zoe haklı.
Besides Zoe here, how many...
Zoe dışında oradan kaç...
Zoe, he's trying to be romantic.
Zoe, adam romantik olmaya çalışıyor.
Okay, I'm taking Zoe to her play date, then I'm going to Gloria's shower.
Zoe'yi oyun arkadaşına bırakıp Gloria'nın partisine gideceğim.
It's been hardest on Zoe and Seth.
Zoe ve Seth için daha da zor.
Especially when Zoe's driving.
Özellikle de Zoe kullanırken.
It's okay to talk about your dad, Zoe.
Babandan bahsedebilirsin Zoe.
Zoe, you must be strong in spirit to support your husband.
Zoe, kocana destek olmak için ruhta güçlü olmalısın.
I send him a lot of cash every month, Zoe, so it's not money he needs.
Her ay ona bol bol para yolluyorum, Zoe, paraya ihtiyacı yok.
What's up, Zoe?
Ne haber, Zoe?
In fact, Zoe this goes against my ethics but I empathize with you.
Aslında, Zoe bu benim ahlak anlayışıma ters ama durumunu anlıyorum.