Éclairs traducir turco
60 traducción paralela
Eh, here are some éclairs.
Biraz ekler alın.
Jelly rolls, mocha éclairs and Boston cream pie and cherry tarts...
Pelteler, çikolatalı keklerler ve Boston usulü kremalı pasta, kirazlı turta...
You can tell the general how come he didn't get his éclairs and tea cakes.
Pasta ve keklerinin neden gelmediğini General'e sen açıklayabilirsin.
They'd run out of coffee éclairs. I got chocolate ones.
Kahveli ekler bittiği için çikolatalı olanlardan aldım.
Larry, he's eating éclairs out of a garbage can?
Larry, çöpteki ekler pastayı alıp yiyordu.
MOLE : Do not drop me. You could lay off the éclairs, you know.
- Atma beni aşağı,
Perhaps you should eat more éclairs.
Belki de daha çok ekler yemelisin,
I'm making chocolate éclairs and I need an official taster.
Tatlı olarak çikolatalı ekler pişiriyordum. Birçeşnicibaşına ihtiyacım var.
I was thinking that those lil'chocolate éclairs... right there looked pretty good.
Şuradaki ekler çikolatası çok hoş gözüküyor.
So the hot models did not want to date a broke loser who makes éclairs?
Şu ateşli modeller aslında bizimle çıkmak değil, bizi kullanmak isteyen biravuç meteliksiz kaybedenlermiş ha?
Gather round. We hear the chocolate éclairs are to die for.
Toplanın, duyduğumuza göre eklerler ömre bedelmiş.
He makes those sublime éclairs.
O muhteşem Ekler pastalarını yapıyor.
Four éclairs, couple of them cinnamon rolls- -
- Evet. Dört ekler. İki tarçınlı ponçik.
Oh, and those chocolate éclairs you snuck in your bag last Wednesday.
Ve geçen çarşamba çantana attığın o çukulatalı pasta.
Oh, there's donuts and éclairs!
Ah, işte börekler ve donutlar!
Are those éclairs?
Bunlar kek mi?
Hey, they put out éclairs.
Baksanıza, ekler dağıtıyorlar.
- Eclairs and tea cakes?
Pasta ve kek mi?
Try these eclairs.
- Şu eklerleri dene.
Yes sir, but surely that was traced to a shipment of garlic eclairs.
Evet efendim, ama o iş sarımsak pastası sevkedilerek halledildi elbette.
Um, coffee and... 2 chocolate eclairs.
Kahve, yanına da iki çikolatalı pasta.
Coffee, 2 chocolate eclairs.
Kahve, iki de çikolatalı pasta.
Two of those wonderfully fattening chocolate eclairs, please, Sam!
Şu harika çikolatalı eklerden 2 tane istiyorum Sam.
The band was hallucination from the eclairs.
Orkestra, eklerden kaynaklanan bir halüsinasyondu.
- She made the eclairs.
- Eklerleri o yaptı.
WELL, EVERYBODY KNOWS THE FRENCH ARE FAMOUS FOR ECLAIRS,
Her kes bilir ki Fransızlar, eklerleri, oral seksleri ve görgüsüzlükleriyle meşhurdur.
- WHAT'S THIS? CHOCOLATE ECLAIRS, FROM THE BIG Q BAKERY.
Çikolatalı ekler, Big Q fırınından, tatlı niyetine aldım.
Jon Stewart and chocolate eclairs.
John Stewart ve çikolatalı ekler.
Meanwhile, Miranda, still off sex and on chocolate... couldn't bring herself to order the seven eclairs she really wanted.
Bu arada Miranda hâlâ seksi bırakmış çikolataya dadanmıştı. Gerçekten istediği 7 ekleri bir türlü ısmarlayamadığı için sadece bir tane istedi.
By the way, do you like eclairs?
Bu arada, ekler sever misin?
You want some eclairs?
Ekler ister misin?
- Eclairs, please.
- Ekler, lütfen.
There better be some eclairs in here.
İnşallah ekler de getirmişsinizdir.
- And the little eclairs...
- Ve... ve küçük eklerleri.
They don't do that with the eclairs, do they?
Eklerin olduğu yerde bunu yapmazlar, değil mi?
It took me four chocolate eclairs... and a macaroon just to get up the courage to talk to her.
Onunla, cesaretlenip konuşmak için dört ekler pasta ve acıbadem kurabiyesi almıştım.
Can you reserve eclairs?
... eklerleri rezerve edebilir misin?
Eclairs.
Ekler pasta.
Chocolate eclairs.
Çikolatalı ekler.
It's like choosing between eclairs and napoleons.
Bu eklerlerle milföyler arasında seçim yapmak gibi.
These are eclairs
Bunlar ekler pastalar.
If you fancy tasting Doris's eclairs... you'll need to come to Doris's Cafe on a Wednesday
Doris'in eklerlerini tatmak istiyorsanız... Doris'in cafe'sine Çarşamba günleri gelmek zorundasınız.
- You like eclairs.
- Ekler seversin.
- Send us a box of eclairs.
- Bir kutu ekler gönder.
I have some chocolate eclairs for you!
Büyükbaba, sıkıştım!
Grandad, look I mean it, real chocolate eclairs, look!
Gördün mü? Kendi başıma da halledebiliyorum. Hassiktir!
Grandad, look, I mean it, real chocolate eclairs!
Ben bakarım, ben bakarım!
They were already out of eclairs.
Ekler kalmamış.
I know. Have you tried their chocolate eclairs?
Çikolatalı ekler pastalarını hiç denediniz mi?
Okay, so, we have two victims, with seemingly nothing in common except... a love for eclairs.
Tamam iki kurbanımız var şey hariç hiçbir ortak noktaları yok... Ekler sevmeleri haricinde.
Lina, the eclairs are ready.
Lina, ekler hazır.