English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Addison

Addison traducir turco

1,606 traducción paralela
La Dra. Bailey está con Addison. Les daré las asignaciones.
Dr. Bailey bugün Addison'ın yanında, o yüzden sabah görevlendirmelerinizi ben yapacağım
¿ Addison está en el hospital?
Addison hastanede mi?
¿ El hermano de Addison tiene neurocisticercosis?
Addison'ın erkek kardeşinde norosistiserkozis mi var?
O sea, le escribiste una canción a Addison, Derek.
Demek istediğim, Addison'a bir şarkı bile yazmıştın Derek.
- El hermano de Addison.
- Addison'ın kardeşi.
¿ Addison está aquí?
Addison burada mı?
¿ Llegaron a la parte donde Derek rima "clase asquerosa de anatomía" ... con "el trasero de Addison me lo comería"? Porque yo lo escribí.
Derek'in "Büyük anatomi dersi" ile "Addison'ın müthiş kâsesi" arasında kurduğu kafiyeli dizeye gelmiş miydiniz?
Estás en un cuarto lleno de médicos, todos muy silenciosos ahora.
Oda doktor dolu Addison ve hepsi şu an susuyor.
Soy amiga de Addison.
Addison'ın arkadaşıyım.
Archer es hermano de Addison.
Archer Addison'ın kardeşi.
Su novia es la mejor amiga de Addison que se casó con el mejor amigo de Derek, a quien Derek no le habla... -... desde el divorcio. - Ése soy yo.
Archer'ın sevgilisi Addison'ın en yakın arkadaşı eskiden de Derek'in boşandıktan sonra hiç konuşmadığı en iyi arkadaşıyla evliymiş.
Es probable que el hermano de Addison no sobreviva.
Hey, Addison'ın kardeşi büyük ihtimalle başaramayacak.
- No es lo aconsejable. - No sabía que tenía un hermano.
- Addison'ın bir kardeşi olduğunu bilmiyordum.
Addison no reza.
Addison dua etmez.
- Soy Addison Montgomery.
- Addison Montgomery.
Con esto me gano la vida, Addison
bu benim işim, Addison.
S-sé que esto es mucho, pero Addison tiene que hacer rápido la cirugía para ayudar al bebé a respirar.
biliyorum bu çok fazla, ama bebeğin nefes almasına yardım etmek için Addison'ın onu ameliyat etmesi gerekiyor.
Addison estuvo increíble.
Addison mükemmeldi.
- Estoy--estoy bromeando, Addison.
- Şaka yapıyordum.
Es un sitio bonito, Addison
burası güzel bir yer, Addison.
Gracias, Addison.
Teşekkür ederim, Addison.
- Addison.
- Addison.
- ¿ Qué haces aquí? - Pensaba en las dos doctoras que vinieron antes que Addison.
- Addison'dan önce gelen iki doktoru düşünüyorum.
- Addison le salvaste la vida.
- Addison, onun hayatını kurtardın.
O podemos dejar que Addison te haga un lavado broncoscópico.
ya da Addison'ın bronkoskopi lavmanı yapmasına izin verelim.
Necesitas a Addison.
Addison'a ihtiyacın var.
- Addison.
- Addison..
Addison nos encontró a mí y a Archer teniendo sexo en su nueva oficina, que está en la cuarta planta de Pacific Wellcare.
Addison, beni 4. kattaki Pacific Wellcare de bulunan Archer'in yeni ofisinde Archer ile seks yaparken yakaladı.
¿ Estás preocupada porque Addison descubrió que te acostabas con su hermano o estás preocupada porque todo el mundo descubra que estás manteniendo en secreto que Archer trabaje en el piso de abajo?
Addison'ın abisiyle yattığını öğrendiğinden mi endişelisin? yoksa herkesin Archer'in aşağı katta iş bulduğunu bir sır olarak sakladığını öğrendiği için mi endişelisin?
20 segundos, Addison.
20 saniye, Addison.
¿ Qué? ¿ Quieres que le mienta a Addison?
- Dur, dur, Addison'a yalan söylememi mi istiyorsun?
Lo sabes bien. Ve a Addison o Naomi por el embarazo.
Bugün hamileliğin için Addison'a veya Naomi'yi görmelisin.
Sigue en dos, Addison.
- Hala pozisyon 2 konumunda, Addison.
Quiero decirle algo a Addison. - Pero no puedo.
Addison'a anlatmam gereken bir şey var.
Alguien me pidió específicamente que no lo dijera.
Yapamaz mısın? Birisi tarafından özellikle Addison'a söylememem istendi.
Alguien te pidió específicamente no decirle a Addison algo específico. Hace una semana, habría dicho que era Pete, Coop.
Birisi tarafından özellikle Addison'a söylememen istenen şey spesifik bir şey mi?
Y no fue el primero, Addison.
- Ne yaptı? Dün gece Archer felç geçirdi.
Es cáncer.
Ve geçirdiği ilk felç değildi, Addison.
Soy su hermana, soy doctora, y siempre podemos hacer algo.
Addison,... Bana ne yapıp ne yapmayacağımı söyleme, Nai. Onun kız kardeşiyim, doktorum, her zaman yapacağımız bir şey vardır.
Lo lamento, Derek será tu solución, pero no la mía.
İlaçlar işe yarabilir. Üzgünüm Addison.
Temo que sea una hemorragia cerebral. - ¿ Qué dice Addison?
Beyinde bir kanama olduğundan korkuyorum.
- Que está bien.
- Addison ne dedi?
Si Addison dice que está saludable, acéptalo. Lo que hiciste sirvió.
Addison, bebeğin sağlıklı olduğunu söylüyorsa, o zaman kabul et.
Addison, Archer no quiere eso.
Addison, Archer bunu istemiyor.
Addison, tengo tanto miedo como tú de perderlo.
Addison, onu kaybetmekten en az senin kadar ben de korkuyorum.
- Addison. Archer dijo que no.
Addison, Archer bunu kabul etmedi.
- Addison, no puedes- -
Tam olarak ne olduğunu ve nasıl savaşacağımızı anlayacağız.
- Lo vi ayer, estaba bien. - No hables como si estuviera muerto.
Addison, çok üzgünüm.
- Addison- -
Hayır, New York'tan tarama sonuçlarını almaya çalışıyorum.
Si dices alguna idiotez terapéutica, tiraré algo.
- Cephaneye ihtiyacım var. - Addison...
- Tiene derecho a elegir. - ¡ Vamos, Nai!
Addison, kendi kararlarını kendisi vermeye hakkı var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]