English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Amazon

Amazon traducir turco

983 traducción paralela
El Profesor Challenger, reconocido autor y científico, han regresado a Londres con una extraña historia sobre Mamuts, Pterodáctilos y otros monstruos prehistóricos, vagando a lo largo de alguna parte de la cuenca superior del Amazonas.
Tanınmış yazar ve bilim adamı Profesör Challenger, Mamutların, Pterodaktillerin ve başka tarih öncesi canavarların Amazon'un uzak yerlerinde bir yerlerde dolaştığına dair tuhaf bir hikâyeyle Londra'ya döndü.
El país negro del Amazonas contiene más de cincuenta mil millas de vías de agua inexploradas.
Amazon'un uzak köşeleri 90,000 km'yi aşkın keşfedilmemiş suyollarını kapsar.
Río AMAZONAS
AMAZON NEHRİ
"¡ Si podemos conseguir una vez fuera que la balsa llegue al Amazonas, podrá fletar un vapor allí!"
Hele bir salımızı olabildiğince Amazon'dan uzağa ulaştıralım, orada bir gemi kiralayabilirsiniz!
Pero dos meses después estaba de camino al Amazonas.
Neyse, iki ay sonra Amazon'a doğru yola koyulmuştum.
Aquí está el capitán Spaulding Haciendo del Amazonas su exploración
İşte Amazon'u keşfediyor Yüzbaşı Spaulding
Deténgase, deténgase... si no quiere que me desquite... recitando todos los afluentes del Amazonas.
Aksi taktirde ben de Amazon'a dökülen tüm akarsuların isimlerini sayarak misilleme yapacağım.
He estado un año en el Amazonas y allí no se utiliza.
Ben bir yıldır Amazon'dayım da. Orada hiç parfüm kullanmazlar.
- ¿ Qué hacía en el Amazonas?
- Amazon'da ne yapıyordun?
Donde yo he estado, por el Amazonas, a uno se le olvida cómo...
Ben oradayken, yani Amazon'dayken diyorum, insan unutuyor...
...... subo por el Amazonas durante un año y luego vuelvo y te encuentro a ti.
Bir yıl Amazon'da yaşadıktan sonra, seni tanıyınca bir anda...
Desde luego. Resulta raro que una chica como tú, conozca a alguien que acaba de pasar un año en el Amazonas.
Amazon'da bir yıl kalıp gelen bir insan için..... tanışabilecek en tuhaf kızsın.
Desde estos picos cubiertos de nieve, al corazón de la selva amazónica... uno encuentra muchas más aves raras y exóticas.
Bu karlı tepelerden inip, Kolombiya ile Venezuella'daki Amazon ormanlarına dalalım.
- ¿ Sillas de mujer, Riley? - Sí, señor.
- Amazon eyerleri mi, Riley?
¡ Claro!
- Amazon eyerleri, efendim.
¿ Sillas de mujer, mayor Allshard?
Amazon eyeri!
Exóticas aves de fuego de la selva del Amazonas, un derroche de belleza impresionante.
Amazonlar ormanlarından gelen egzotik ateş kuşları, Nefes kesici amazon güzelleri geçidi.
La historia de la vida queda registrada en la Tierra, donde, 1 5 millones de años más tarde, en la cuenca alta del Amazonas, el hombre sigue intentando interpretarla.
"Yaşamın kayıtları karalarda yazıldı..." "ta ki, 15 milyon yıl sonra, içindeki üst kısım Amazon'a ulaştı..." "insanlar hala bunu öğrenmeye çalışıyor."
creía que estabas en el Amazonas desenterrando esqueletos.
Duyduğuma göre, Amazon'un üst taraflarında eski iskeletler için kazı yapıyormuşsun.
Es un arroyuelo comparado con el Amazonas.
Orası Amazon ile kıyaslanabilinecek bir ırmak.
La rata amazónica es tan grande como una oveja.
Amazon faresi bir koyun kadar iridir.
Aparte de que este pez pulmonado se encuentra hoy en día en el Amazonas.
Sadece ciğerleri olan Kamongo balığı, hala burada Amazon'da bulunabiliyor.
Hay leyendas extrañas en el Amazonas.
Amazon'da bir sürü garip efsane dolaşır.
Teníamos representaciones de los ZÓ'É en escrituras del siglo XVI de jesuitas que venían del Amazonas e informaban sobre unas gentes que llevaban una especie de tubo en el labio inferior.
Zo'e 16. yüzyılda ki Cizvitler'in yazmalarını temsil eder. Çenelerinin altına bir çeşit boru takan Amazon'dan gelme insanlar.
Podemos ir al Amazonas.
Amazon'a bile gidebiliriz.
Porque es agradable ser cautivo de una amazona encantadora.
Çekici bir Amazon'un esiri olmak çok hoş.
Como saben, el profesor regresó recientemente... de un prolongado viaje a la cabecera del río Amazonas...
Bildiğiniz gibi, profesör Amazon nehrinin kaynaklarını... kapsayan uzun süreli bir geziden daha yeni döndü.
A unos 3 200 km tierra arriba... en ese muy poco explorado reducto de la civilización... que describen sin excesivo rigor como la cabecera del Amazonas... en una mesa de la selva imposible de escalar... tan recóndita como para aislar al área de las leyes de la evolución... existen hoy en día varios tipos de criaturas... que se habían creído extintas hace mucho tiempo.
Yaklaşık 3200 km ülkenin iç kesimlerinde... hala medeniyetten uzak zorlukla araştırılan... tam olarak belirlenmemiş Amazon su kaynakları bölgesinde... tecrit olmuş yabani ve ulaşılamaz orman yaylası üzerinde... evrim kanunlarından bölgeyi ayırarak... uzun süre önce yok olduğuna inandığımız... yaratık türlerinin bugünde varlıklarını sürdürdüğü bir bölge var.
Además, propongo que una nueva expedición... del profesor Summerlee y mía... más dos miembros imparciales y aceptables del público... se dirija de inmediato al Amazonas... para investigar mi afirmación sobre la existencia de un mundo perdido.
Dahasını teklif ediyorum... profesör Summerlee ve kendiminde içinde bulunduğu... ve bu izleyicilerin arasından iki yansız ve kabul edilebilir... kişiyle derhal Amazon'a giderek... iddia ettiğim kayıp bir dünyanın varlığını araştırmak için yeni bir gezi.
La temporada seca del Amazonas termina en noviembre.
Kasımın sonunda Amazon'da mevsim kuraktır.
Luego de su última visita al Amazonas, ¿ quién no lo conoce?
Amazon'a son ziyaretinizden beri, sizi kim duymadı ki?
Mucha gente del Amazonas lo conocía.
Amazon boyunca çoğu insan Santiago'yu tanırdı.
Puede elegir entre Kiki la Cosaca, Annie la Amazona, Lolita, Suzette Wong, Mimí la Maumau, y, cómo no, Irma la Dulce.
Tercihinizi, Kazk kızı Kiki, Amazon Annie, LoIita, Suzette Wong, Maumau Mimi ve elbette Irma Ia Douce yönünde kullanabilirsiniz.
Algunas veces estaba con Annie la Amazona, otras con Mimí la Maumau, y otras con las gemelas, y... todas quieren que las atienda yo.
Bazen Amazon Annie'yle,..... bazen de Mimi Maumau'yla birlikteydim. Bazen de ikizlerle. Hepsi benim için çalışmak istiyor.
Estoy en la selva del Amazonas.
Amazon ormanında bir çocuğum.
Un pueblo de la Amazonia, que ha sido destruido salvajemente, con la llegada de los bárbaros.
- Amazon ormanlarında barbarların yok ettiği medeniyet.
¡ Seguro que ha estado allí, en la Amazonia! Sí.
Amazon yağmur ormanlarında?
El Amazonas era apenas media docena de naranjales... llenos de espinas y hostiles.
Amazon Ormanı aslında dikenli telleri olan... bir kaç düzine ağaçtan ibaretti.
Le mentí a Luís que estaba muy débil... cuando, en realidad... no quería acercarme a Valão o al Río Amazonas.
Gücüm olmadığı da yalandı. Aslında... Büyük Vadi'ye ya da Amazon Nehri'ne gitmek istememiştim.
Tras la conquista y saqueo del imperio Inca por los españoles los indios inventaron la leyenda de la tierra del oro, El Dorado que estaría en los barrizales de las fuentes del Amazonas.
İnka İmparatorluğu'nun, İspanya tarafından fethi ve yağmalanmasının ardından... Kızılderililer "El Dorado" efsanesini yarattılar... Amazon nehrinin memba kesimlerindeki bataklıklarda bulunan, bir altın diyarını.
Continuando con el programa gubernamental implantado... recientemente para el combate a la violencia... hoy se recibieron por lo menos tres documentos más... proveniente del sur de América.
Hükümetin Amazon ormanlarında yürüttüğü programda bugün bazı şiddet olayları patlak verdi. Şimdiden Güney Amerika hükümet güçlerinden en az üçünün olaylara karıştığı bildirildi.
Amazones 7 Kick Boxing tailandes.
Thai Kickbox Amazon Yedilisi
El segundo es El escuadrón de las amazonas.
İkincisinin adı "Amazon Ekibi".
Va a ser una ninfómana de 34 años. Iremos juntos a la Cuenca del Amazonas a hacer esquí acuático.
34 yaşında seks düşkünü bir kadın olsun..... ve birlikte Amazon'a su kayağı yapmaya gidelim.
La selva de la Amazona en América del Sur es una de las últimas fronteras de la naturaleza en este planeta.
Güney Amerika'da, Amazon ormanı dünya üzerinde arta kalmış son doğal sınır.
En lo mas profundo de la selva amazónica vive una tribu indígena, llamada los Jívaros.
Amazon havzasının derinliklerinde Jivaros diye bilinen bir kabile vardır.
La cabeza de un guerrero enemigo es marca de respeto en la tierra llamada la Amazona.
Düşman savaşçının kazığa geçirilmiş kafası onlara Amazon denen bu topraklarda, saygı getirir.
A lo profundo de la Jungla Amazónica...
Amazon ormanının derinliklerine doğru.
¿ Cómo estaba todo por el Amazonas?
Amazon'da yaşamak nasıl bir şey?
¡ Mi vida!
Amazon'um.
Estoy en la selva del Amazonas. Tengo la piel morena, no negra.
Amazon ormanında bir çocuğum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]