Translate.vc / español → turco / Arden
Arden traducir turco
594 traducción paralela
Se encienden y arden durante un tiempo, y se apagan cuando Dios lo decide.
Bir süre böyle titreyerek yanarlar Tanrı'nın buyruğu gelinceye değin.
Ahora voy hacia Glen Arden... todo listo para tentarlas con una Parmacheene Belle.
Glen Arden'a gidiyorum... Parmacheene Belle iğnesine takılmalarını izleyeceğim.
- En Glen Arden no.
- Glen Arden'da değildir.
He pescado en Glen Arden.
Glen Arden'da balık tuttum.
La trucha más grande y esquiva de Glen Arden.
Glen Arden'daki en büyük, yakalanması en zor alabalık.
¿ Están listas las partes del caso de Ellen Wagstaff Arden?
Ellen Arden hususundaki taraflar hazır mı?
Es un caso muy complicado este Arden.
Bu Arden meselesi, çok karışık bir dava.
- Usted es Arden, ¿ no?
- Sen, Arden misin?
Sr. Arden, su mujer, Ellen Wagstaff Arden... era miembro de una expedición antropológica... que naufragó en las costas de Indochina.
Anladığım kadarıyla Bay Arden, eşiniz Ellen Wagstaff Arden, Hindi Çin açıklarında kaza geçiren antropolojik keşfin bir üyesiydi.
Ellen Wagstaff Arden fue contratada como fotógrafa durante 3 meses.
"Ellen Wagstaff Arden, 3 aylık süre için fotoğrafçı olarak işe alındı."
Fui a Bangkok y entrevisté a los supervivientes... que estuvieron de acuerdo en que Ellen Wagstaff Arden... fue barrida por una ola antes de que pudieran ayudarla.
Bangkok'a gidip, konuşabildiğim bütün tanıklarla konuştum, bunlar da Ellen Wagstaff Arden'in... "Ona yardım gidene kadar denize sürüklenmiş olduğunu ifade..."
Declaro a Ellen Wagstaff Arden legalmente muerta.
Bu vesile ile, Ellen Wagstaff Arden'ın kanunen öldüğünü duyuruyorum.
- El Sr. Arden tiene más de 21 años.
- Sayın Hâkim, Bay Arden, 21 yaşından büyük.
¿ Está aquí el señor Nicholas Arden?
- Bay Arden burada mı? - Evet, hanımefendi. - Bay Nicholas Arden?
No, aún no.
- Hayır, Bay Arden daha gelmedi.
- Me llamo Arden. - Sí, señor Arden.
- Ben, Arden.
Hola, operadora ¿ puede buscarme al Sr. Arden?
Alo, operatör. Bay Arden'ı çağırabilir misiniz?
¿ El Sr. Arden?
Bay Arden.
- Hola. Sr. Arden, si tiene un momento la Sra. Arden querría verle.
- Bay Arden, eğer müsaitseniz Bayan Arden sizi görmek istiyor.
- ¿ Sr. Arden?
- Bay Arden.
No nos gusta inmiscuirnos en la vida de los clientes... se preocupan de sus cosas y nosotros de las nuestras... pero su mujer, Sr. Arden, le Ilama otra vez.
Müşterilerimizin özel hayatına karışmayı sevmeyiz. Onlar kendi işine, biz de kendi işimize bakarız. Ama eşiniz Bayan Arden, yine sizi arıyor.
Éste es hotel de primera clase, Sr. Arden... y no nos gusta formar parte de ninguna intriga.
Birinci sınıf bir otel yönetiyoruz, Bay Arden. Dalavere çevirerek parti yapmayı sevmeyiz.
Hola. Póngame con la Sra. Arden en la suite C, por favor.
C suitindeki Bayan Arden'i bağlayın lütfen.
Bianca, la verdad es más extraña que la ficción.
Eşim. Gerçek, kurgudan daha şaşırtıcıdır. - Bayan Arden.
¿ Sra. Arden?
Size, telefon var.
- ¿ Sr. Arden?
- Bay Arden? - Evet.
Sr. Arden... ¿ ha tenido algún contacto con su primera mujer, Ellen Wagstaff Arden?
Bay Arden, ilk eşiniz Ellen Wagstaff Arden'dan herhangi bir haber aldınız mı?
Es un placer, Sr. Arden.
Sizinle tanışmak benim için zevktir, Bay Arden.
Eva dijo que quería hacerme algunas preguntas, Sr. Arden.
Havva, bana sormak istediğiniz sorular olduğunu söyledi, Bay Arden.
- Adiós, Sr. Arden.
- Görüşürüz, Bay Arden. - Güle güle, ihtiyar.
- Me llamo Arden. ¿ Usted?
Ben, Arden. Sizinkini duyamadım.
- ¿ Sr. Arden?
- Bay Arden?
Sr. Arden, está detenido.
Tutuklanma emriniz var.
¿ Le importa venir con nosotros?
Bizimle gelir misiniz, Bay Arden?
- El Sr. Arden se marcha enseguida.
Hayır, Bay Arden hemen dönecek.
Pudieron conquistar el espíritu de este pueblo. Miles de años de flamante tradición arden en sus corazones,
Binlerce yıllık gelenek kalplerini yaktı ve bu Özgürlüğün Ateşi kalplerine gizli bir kardeşlikle kazındı.
¿ Has notado cómo arden?
Nasıl bir ateşle kaplı, gördün mü?
¡ Y las casas arden!
Evler yanıyor!
Unos deseos que arden en mi interior... igual que el primer día.
Tutkularım henüz hiçbir şey bilmiyor bile. Hâlâ saf.
En su interior arden las llamas del odio, la muerte y la venganza.
Ve onun yüreği yanardağ gibi yanar nefreti, öldürme hissi ve intikamı!
Si me arden las manos, le dejaré probar otra vez.
Ellerim yansa bile, yine deneyeceğim.
Todas arden y todas brillan... pero sólo una se queda inmóvil.
Ama bir teki var yalnız hep yerli yerinde duran.
Tus tiendas arden muy bien.
Çadırlarınız yanıyor, Moğol.
Dieta sana y Elizabeth Arden.
Temiz yaşam ve Elizabeth Arden.
Los fuertes cuarto y quinto arden cogidos por sorpresa.
Habersiz yakalandık, Dördüncü ve Beşinci Kale yangında mahvoldu.
Estos palos no arden.
Bunlar hiç yanmıyor.
Llamada para el Sr. Arden.
Bay Arden'a telefon var.
Llamada para el Sr. Arden. Llamada para el Sr. Arden.
Bay Arden'a telefon var.
- Volveré.
- Korkarım dönemeyeceksiniz, Bay Arden.
- Me temo que no, Sr. Arden.
- Şimdi...
- Sr. Arden.
Merhaba, Bay Arden.