Translate.vc / español → turco / Ayudó
Ayudó traducir turco
6,463 traducción paralela
Sí, eso ayudó bastante.
Evet, bu işe yaradı.
Ha dicho que realmente les ayudó a pasar tiempos difíciles.
Zor dönemden geçerken onlara yardım etmiş.
Ayudó a Natalie a mentirnos.
O, Natalie'nın yalanına yardım etti.
Ella me ayudó a escapar.
- Kaçmama yardim etti.
¿ Quién los ayudó?
Onlara kim yardım etti?
Y gente que nos ayudó.
- Ve bize yardım eden insanlar.
- Pero ¿ te ayudó?
- Ama yardımı dokundu mu?
Ayudó anoche, y le agradezco.
Dün akşam yaptın ya ve teşekkür ederim.
Y tuve mucha suerte, porque había una vaquita por ahí que me ayudó a limpiarte lamiéndote, y te envolví en un papel de sándwich que encontré en el suelo, y te llevé al auto... y vaya si estaba sorprendido tu padre.
Çok şanslıydım çünkü şurada küçük bir inek vardı geldi seni yalayarak temizledi seni yerde bulduğum Mr. Submarine kağıdıyla kundakladım ve seni arabaya götürdüm baban şok olmuştu.
¿ Pensamos que el Pirómano ayudó a Stroh a huir?
Yanan Adam'ın Stroh'un kaçmasına yardım ettiğini mi düşünüyoruz?
¿ Ayudó?
Yararlı oldu mu?
¿ Y no fue también quien ayudó a Finn en su vil misión de acabar con la vida de Hope?
Aynı zamanda Finn'e alçak amacında yardım edip Hope'u öldürmeye yardım eden de sendin.
Yo, también, soy una primogénita, así que fui la única que ayudó a salvar a Freya de ella misma, como soy la única que puede salvar a tu hija.
Ben de zamanında ilk doğandım bu nedenle Freya'yı kendinden korumaya tek ben yardım edebilirdim aynı şekilde kızını kurtarabilecek tek kişi benim.
Me convertí en un héroe que ayudó a la gente.
İnsanlara yardım eden bir kahraman oldum.
¿ Y él te ayudó a entrar en el reactor?
Ve reaktöre girmene yardım mı etti?
¿ Quien le ayudó a diseñar su anillo de compromiso?
Yüzüğü seçerken sana kim yardım etti?
Sé que no es lo mismo, pero hace unos años me enfrenté a mi padre, y pienso que dejarlo salir realmente me ayudó a continuar.
Aynı şey olmadığını biliyorum ama birkaç sene önce ben de babamla yüzleşmiştim. İçimi dökmek olayı ardımda bırakmama çok yardımcı olmuştu.
Pero si no le das mi mensaje a Walter Larson, tú y la familia que te ayudó a enviarlo serán ejecutados... por espionaje.
Ancak eğer mesajımı Walter Larson'a iletmezsen sana yardım eden aile ile birlikte hainlikten idam edilirsiniz.
Le ayudó con su postura, pero no con el dolor.
Duruş içi iyi oldu, fakat ağrısı için işe yaramadı.
Y usted ayudó a mi amigo en el pueblo de baba haji.
Hacı Baba köyünde siz arkadaşıma yardım etmişsiniz.
Cade Matthews fue uno de los expertos en seguridad cibernética que nos ayudó a localizar a los terroristas de la maratón de Boston.
Cade Matthews, Boston Maratonu bombacilarını bulmamiza yardim eden siber guvenlikcilerden biriydi.
Nos ayudó un par de veces por aquí cuando nuestras computadoras se dañaron.
Bilgisayarlarımız çöktüğünde bize birkaç kez yardımcı olmuştu.
Pero Drill me ayudó.
Ama Drill bana yardım etti.
Drill ayudó a cada uno de ustedes a obtener algo.
Drill hepinize bir şeylerde yardım etti.
Así que para mí, parece que tu hombre ayudó a Tony y a este otro tipo a joder las acciones de Caspere.
Yani bence, senin adamın Tony'ye.. ve diğer adama yardım ederek, seni Caspere'ın hisselerinden çıkardı.
Caspere probablemente ayudó a mover las piedras.
Caspere sanırım elmasları götürmelerine yardım etti.
- Nos ayudó a ordeñarte.
- Seni sağmamıza yardım etti.
Rick Silva... ayudó a organizar un juego de paintball para la despedida de soltero de Skate-o.
Rick Silva Skate-o'nun bekarlığa veda partisine paintball düzenletmeye yardımcı olmuştu.
Me ayudó.
Bana yardım etti.
¿ No ayudó nadie?
Kimseden yardım almadınız mı?
La gente que estudia estas cosas dice que estaba intentando detenerse porque usted le ayudó.
Bu tür şeylerle uğraşan kişiler, ona yardım etmeye çalıştığın için durmaya çalıştığını söylüyorlar.
Bueno, mi gorrón... me ayudó a construir una máquina sumergible...
Otlakçım su altında kalabilen bir makine yapmama yardım etmişti.
No temas, el elixir me ayudó a tomar la decisión correcta.
Metin ol. Ben bu iksir sayesinde doğru kararı verdim.
Ayudó que me enviaras un mensaje de texto diciéndome.
Nerede olduğunu bana mesaj atman bir bakıma yardımcı oldu.
Rebecca fue la atacada por Sam y la única que no nos ayudó a deshacernos del cuerpo.
Sam'in saldırdığı kişi Rebecca'ydı ve cesetten kurtulmamıza yardım etmeyen tek kişi o.
Siempre le ayudó Igor... a evadirse dos veces de prisión.
Igor onun iki kez hapishaneden kaçmasına yardım etti.
Mire, Sr. Zalman, por si le interesa, usted me ayudó a coger pronto el mío.
Bakın, Bay Zalman, buna değer mi bilmem benimkini erkenden yakalamama yardım ettiniz.
No, él me ayudó.
- Hayır, o bana yardımcı oldu.
Tú no eres la primera persona a la que Izzy ayudó a sacar de un apuro.
Izzy'nin kurtulmasına yardım ettiği ilk kişi değilsin.
En verdad me ayudó a aclarar ciertas cosas.
Gerçekten çok faydası oldu.
El Sr. Peterson me ayudó a escapar.
Bay Peterson kaçmama yardım etti.
Sé que esto parece una locura. pero ese... ese hombre, Fennhoff, él me ayudó. Me enseñó a hacer esto.
Bu çılgınca geliyor olabilir ama o adam vardı ya, Fennhoff hani bana yardım etti aslında.
Dijo que Fisk estaba tras las bombas y los disparos a esos policías... que controla a la policía... que lo ayudó a eliminar a los rusos.
Bana bu bombalamaların ve polis ölümlerinin arkasında Fisk olduğunu polisin yarısını elinde tuttuğunu Rusları yenmelerinde yardım ettiğini söyledi.
Me ayudó a comprender todo lo que podía hacer. Define "todo".
- Yapabildiğim her şeyi anlamama yardım etti. - "Her şey" i biraz açsana.
Que le dio con un martillo en la cabeza y que ella le ayudó a encubrirlo.
Kafasını bir çekiçle ezmiş ve annesi de olayı kapatmasına yardım etmiş.
- Pero Jimmy te ganó de mano, y me ayudó.
- Ama Jimmy senden önce davrandı ve o yardım etti.
Debe haber sido la última vez que Jimmy me ayudó con algo.
Herhalde Jimmy'nin bana son yardımı o oldu.
Es como el ángel que salvó a Jimmy Stewart. Y ayudó a ese pueblo blanco y racista.
Salak Jimmy Stewart'ı kurtaran ve ırkçı beyazların kentine yardım eden meleğe benzer o.
Esto ayudó.
- Bunun yardımı dokundu.
Él nos ayudó.
Bize yardımcı oldu.
Nos ayudó con Flass.
Flass konusunda bize yardımcı olmuştu.