English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Baban

Baban traducir turco

63,661 traducción paralela
A su padre lo envenenaron.
Babanız zehirlenmiş.
Mira, era más barato que la taberna y... - tu padre solo me daba monedas.
Bak, meyhaneden daha ucuzdu ve baban bana yalnızca birkaç peni verirdi.
Y también el dinero que me debía tu padre.
Hem babanın bana borcu vardı.
- ¿ Y cuánto me vas a dar por no matar a tu padre? - Nada.
- Peki babanı öldürmediğim için bana ne kadar para vereceksin?
Como las ropas de tu padre cuando iba a danzar a la orilla y encendía las hogueras.
Babanın sahilde dans edip ateşlerini yakmaya gittiğinde giysilerine sinen o kokuyla.
Tengo la intención de comenzar leyendo las últimas voluntades y el testamento de su padre, y después intentaré razonar con sus acreedores.
Babanızın vasiyetnamesini okuyarak başlama niyetindeyim. Ardından alacaklılarını ikna etmeye çabalayacağım.
Tu padre no pagó ninguna factura en cuatro años.
Baban dört yıl boyunca bir tek fatura ödemedi.
¿ Cree que el hijo de su padre se alimenta solo?
Sence babanın evladı kendisini mi besliyor?
Las cartas que le escribió su padre son preciosas.
Babanın sana yazdığı mektuplar çok güzel.
Sois tan malo como vuestro padre.
Sen de baban kadar kötüsün.
Por eso vuestro padre la internó en Bedlam. Para protegeros.
Babanın onu Bedlam'a emanet etmesinin sebebi seni korumaktı.
Los botones de vuestro padre... de su casaca.
Babanın giysisinin düğmeleri.
Supongo que puedo llamar al mismo carpintero que llamó tu padre cuando lo asediaron a él.
Sanırım baban kuşatılmış durumdayken pencereleri kapatan aynı marangozdan yararlanabilirim.
También tengo un baúl con cosas de tu padre : cartas para ti, para tu padre, para tu madre, de tu madre,
Ayrıca elimde babanızın bir sandık dolusu eşyası size, babanıza, annenize yazılan ve annenizden gelen mektuplar var.
Ni siquiera preguntaste por tu padre.
Babanı sormadın bile.
¿ Tú no piensas en tu papá?
Sen hiç babanı düşünmedin mi?
Tenéis que preguntar a vuestro padre.
Babanıza sormam lazım.
- Sí, papá ronca.
- Evet, baban horluyor.
¿ Qué te parece si cuando salgamos de esta, vamos a Dallas a visitar a tu padre?
Şuna ne dersiniz? Bu işten kurtulduğumuzda arabaya atlayıp Dallas'a gidelim ve babanı ziyaret edelim mi?
"¿ Dónde está la madre que canta las canciones de cuna?"
"Bir annen ya da baban yok..."
Para un esclavo que no tiene derecho a pararse cerca de ti... Me has elevado a la posición de padre.
Yanınızda durma hakkı bile olmayan bir köle için siz beni babanız yerine koyuyorsunuz..
Me diste el honor de ser tu padre Y me pidió que usara mis manos para bendecir a su hijo.
Bana baban olma şerefini verip....... çocuğunu ellerimle kutsamamı istedin.
Piensa como tu padre.
Baban gibi düşün.
Tu padre es un estafador despiadado que siempre tiene un intricado plan para lastimar a la gente que lo rodea.
Senin baban acımasız ve her zaman etrafındakilere zarar verme planları olan biri.
Creí que te recordaría a tu papá.
Belki sana babanı hatırlatır diye düşündüm.
Espera. ¿ Tu papá era policía?
Baban da mı polisti?
¿ Qué dijo tu padre?
Baban ne dedi?
Tu padre te lo explicará.
Baban açıklayacak.
¿ Es esto sobre Ed amenazando a tu padre?
Ed'in babanı tehdit etmesi yüzünden mi?
¿ Has hablado de esto con él?
Bunu aklına sokan baban mı?
Quizás tu padre hace ahora la colada.
Belki çamaşırları artık baban yıkıyordur.
Y tú vas a estar en el tronco, después tu mamá y tu papá y luego las hojas.
Sen gövdede olacaksın. Annen ve baban yaprak olacaklar.
No tienes un papá, cielo, así que... está bien.
Baban yok canım. Yani sorun olmaz.
Papá es gracioso.
- Baban çok espritüel, değil mi?
Era el juego favorito de tu papá.
Babanın en sevdiği oyundu.
¿ Tus padres siguen juntos?
Annenle baban hala evliler mi?
Maui era el lugar favorito de tu papá.
Maui babanın en sevdiği yerdi.
Apenas tu papá y tu hermano murieron... te enfermaste.
Baban ve abin öldükten hemen sonra çok hasta oldun.
A mamá, el Universo ya le había quitado a papa y a mi hermano.
Evren zaten babanı ve kardeşimi annemden aldı.
Escuchar, ambos padres desapareciendo el año pasado, que hacerse cargo de la cena,
Dinle, annen ve baban geçen yıl kaçıyorlar, Sen lokanta,
No tan genial para su papá, sin embargo.
- Babanız için kötü olmuş ama.
¿ Y a que se dedican tus padres, Chris?
Annenle baban ne iş yapar Chris?
Esta Isla es una prisión gracias a tu padre.
Baban yüzünden, bu Ada bir hapishaneye dönüştü.
Antes de que te vayas, dile a tu mamá que Gastón le manda saludos. Y dile a tu papá que mi papá deseó haber terminado con él cuando tuvo la oportunidad.
Gitmeden önce Gaston, annene selamını iletmeni istedi ve babana da şöyle demeni istedi eline fırsat geçtiğinde babanın işini bitirecekmiş.
¿ Tu padre es Thomas Harber?
Baban Thomas Harber mı?
¿ Qué importa si tu padre es un poco raro?
Evet, baban biraz tuhaf. Kime ne?
Razón de más para ver lo que nos muestra la máquina de tu papá.
İşte babanın makinesinin göstereceklerini görmek için daha çok neden.
¿ Te imaginas sentirte abandonado porque tu papá te dejó fuera del suicidio familiar?
Baban seni ailece intihardan dışladığı için terk edilmiş hissetmeyi düşünebiliyor musun?
¿ Así que la última vez que vio a Pat fue cuando él fue a visitar a su papá al hospital?
Yani Pat'i en son hastanede babanızı ziyarete geldiğinde mi gördünüz?
- Tu padre así lo pensaba.
- Babanız öyle düşünürdü.
Tu papá tiene que decirme algo.
Babanın ağzından lafı kerpetenle almam lazım da.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]