Translate.vc / español → turco / Baghdad
Baghdad traducir turco
61 traducción paralela
Un día fue a Baghdad para comprar una alfombra voladora.
Bir gün uçan bir halı almak için Bağdat'a gider.
- Escher-Wyss me quiere en Baghdad.
- Escher Wyss Bağdat'a gitmemi istiyor.
Creo que es mejor que vayas a Baghdad y construyas tu presa.
Bence sen barajını inşa etmeye Bağdat'a gitmelisin.
Tu querías construir una presa en Baghdad.
Bağdat'ta baraj inşa etmek istiyordun.
- Tenías que ir a Mesopotamia, Baghdad.
- Mezopotamya'ya geldiniz. Bağdat, Basra oralara...
Estoy aquí para anunciar de una vez que Canadá será conocida como Nueva Baghdad. ¡ Kalookh Kalakh!
Değişiklikler devam edecek. Burada tüm Kanada'nın "Yeni Bağdat" olarak bilindiğini ilan ediyorum.
¿ Esto es Baghdad?
Burası Bağdat'mı?
- Baghdad.
- Bağdat.
El estaba en Baghdad, cuando Henry era Highcomssioner.
- O dediğin adam kim, Lucy? - Henry Yüksek Komiserken o da Bağdat'taydı.
- Yo debo ir a Baghdad.
- Bağdat'a gitmeliyim.
Sólo me estoy imaginando Baghdad, hombre.
Sadece Bağdad'ı düşünüyordum.
Así que ya son dos años de la caída de Baghdad.
Görünüşe göre Bağdatın düşmesinden bu yana tam iki sene geçti.
Como Bush lo predijo, Baghdad cayó, Irak cayó, Saddam cayó.
Bush, Bağdatın, Irağın, Saddamın düşeceğini söylemişti.
Londres, Paris, Baghdad...
Londra, Paris, Bağdad...
Como iraquíes, hemos informado a Baghdad de nuestra gratitud hacia el Sr. Marshall.
lraklılar olarak Sayın Marshall'a olan minnetimizi Bağdat'a bildirdik.
Pero el árabe de Buster estaba un poco oxidado y en vez de un taxi cogió el único carricoche de Baghdad.
Ama Buster'ın Arapçası biraz paslanmıştı. Ve taksi yerine, Bağdat'taki tek çekçeki tuttu.
Hubieron amenazas contra ella hechas por un clérigo extremista en Baghdad.
Bağdat'ta aşırı dinciler tarafından ölümle tehdit edilmiş.
Sólo quiero agradecerte por salvarme de ser una víctima de una bomba en el centro de Baghdad.
Sadece teşekkür etmek istiyorum. Bağdat'ta yol kenarındaki bir bombanın kurbanı olmaktan kurtardığın için.
Baghdad, Fallujah, Tikrit.
Bağdat, Felluce, Tikrit.
Jesús, luce como el centro de Baghdad.
Tanrım, Bağdat şehir merkezindeyiz sanki..
Sí, nadie está explotando nada en Baghdad.
Evet, kimse Bağdat'ı patlatmıyor..
- Un explosivo improvisado alcanzó a nuestro vehículo de transporte. Dejé un par de pedazos de cráneo en Baghdad.
- Nakil sırasında aracımıza mayın çarptı, ben de yanlışlıkla kafatasımın bir kısmını Bağdat'ta bıraktım.
Esto no es Baghdad, Terry.
Burası Bağdat değil, Terry.
¿ Soy como el viejo de Baghdad?
Bagdat'taki yasli adam gibi olabilir mi?
Un avión de la Marina de US impactó a un objetivo en las afueras de Baghdad.
Amerikan donanma uçağı Bağdat varoşlarında bir hedef vurdu.
Porque ¿ quería regresar a Baghdad?
'Bağdat'a geri dönmek istediğim için mi?
donde explotó una bomba, en el sur de Baghdad el pasado agosto al lado de la escuela.
Şu Bağdat'da geçen Ağustos bombalanan ilkokulun yanındaki.
Estuvo en servicio en tres viajes consecutivos en Falluja y Baghdad.
Felluce ve Bağdat'ta arka arkaya 3 kere hizmet etmiş.
Flynn lo debe haber perdido la cabeza en Baghdad, pero sea lo que sea que esté haciendo aquí es diferente.
Flynn Bağdat'ta kaybetmiş olabilir ama burada yaptığı iş çok farklı.
El coche bomba estalló en un área de mayoría chiíta al norte de Baghdad, llamada Al Haria.
Bir araba bombası, Şii bölgesini yarıp geçti, Kuzey Bağdat'ta, El Heria'da.
Les dije que le sucedió en Baghdad, a ellos no les importó un carajo.
Bunun Bağdat'ta olduğunu söyledim, ama kulak asmadılar.
Los números de serie provienen del envío de fondos para la reconstrucción Robados por el frente yihadista en Baghdad Bueno, el ataque fue el mes pasado.
- İslami Savaşçılar'ın, kalkındırma nakliyesinden çaldığı paraların seri numaralarını aldık.
Vía Baghdad.
Bağdat paraları.
Son los restantes 4.75 millones Del ataque al convoy en Baghdad
Bağdat'ta çalınan paranın kalan 4.75 milyon dolarıymış.
La lista de pasajeros del vuelo 485 de Global Transit Airlines que sale de Baghdad muestra a John Douglas Keller en clase business.
Küresel Transit Havayolları 485 nolu Bağdat seferindeki uçuş bildirimi John Douglas Keller'ı "business class" ta gösteriyor.
Si por alguna razon enviaste al equipo alfa hacia el centro de Baghdad, eso es una violacion directa de una orden del departamendo de defensa.
Eğer Alfa Takımı'nı her ne sebeple olursa olsun Bağdat'a gönderdiyseniz..... Savunma Bakanlığı'nın emirlerine doğrudan karşı geldiniz demektir.
Baghdad
BAĞDAT
Trabajar aqui es como trabajar en Baghdad
Burada çalışmak, sanki Bağdat'da çalışmak gibi.
Nadie transformará mi ciudad en un Baghdad.
Kimse benim şehrimi Bağdat'a çeviremez.
Porque cuando volviste de Baghdad, lo sabía.
Çünkü Bağdat'tan geldiğinde biliyordum.
Cuando regresaste de Baghdad, lo supe.
Çünkü Bağdat'tan geldiğinde, biliyordum.
- Ella no estaba viviendo en Baghdad, abuela.
- Bağdat'ta yaşamıyordu, büyükanne.
Perfume de Baghdad.
Bağdat parfümü.
Bagdad. Basora.
Baghdad, Basra.
Mal papá, mejor papá, Baghdad...
Kötü baba, iyi baba, Bağdat...
El ejército de Estados Unidos entra en la ciudad capital de Baghdad, solo tres semanas después del inicio de la operación "Libertad Iraquí".
Birleşik devletler kuvvetleri, "Irak'a Özgürlük Oprerasyonu'nu" başlatmak için, sadece üç hafta sonra, ülkenin başkenti olan Bağdat'a doğru ilerliyordu.
solo a 32 millas fuera de Baghdad.
Bağdat'a sadece 32km.
La mas importante penitenciaria que se encuentra justo afuera de Baghdad.
Bağdat'ın hemen dışında mahkumların tutulduğu en önemli Amerikan tesisi
Llegamos a aquella llanura... y cruzamos aquel largo y llano desierto... y alcanzamos Kutulenmare... cerca de Baghdad. Si.
Hee, evet.
Baghdad.
- Bağdat'tan.
Todo los demás involucrados, aquí y en Baghdad y el reloj está corriendo señor callen
Zaman geçiyor Bay Callen.