English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Beber

Beber traducir turco

18,386 traducción paralela
Hola, ¿ puedo traerles algo de beber? - Estoy bien gracias.
- İçecek bir şey ister misin?
¡ Après-ski! ¡ Empecemos a beber!
Aprés-ski!
Puedes ir a beber cerveza barata entre cerdos y salvajes, como harías cualquier otro día, o... podrías sacar lo mejor de esta montaña. Y podrías sacar lo mejor de ti mismo uniéndote a una élite de atletas y caballeros.
Gidip, domuzlar ve barbarlarla birlikte ucuz bira içebilirsin, her gün yapabileceğin gibi yani ya da bu dağdan en iyi şekilde faydalanabilirsin ve elit kesimden sporcular ve centilmenler arasına katılarak kendini de geliştirebilirsin.
Boxeador. Le gustaba beber.
Eski bir dövüşçü, içmeyi sever.
El vino es para beber, no para vender.
Şarap satmak için değil içmek içindir.
Ya veo por qué uno de ellos tuvo que beber.
Anlıyorum ki neden içkileri içmek zorunda kaldım.
¿ Quieres venir adentro a beber una cerveza o algo?
İçeri gelip bir bira içmek ister misin?
Cuando guste, si tiene sed, puede beber mi saliva, y puede montar mi gas cuando guste, también.
Ne isterse yapacağım. Susarsa, tükürüğümü içebilir. Nereye gitmek isterse gazımla onu götürebilirim.
No puedo beber yo solo.
Tek başıma içemiyorum.
¡ Por fin algo por lo que beber!
- Al bakalım. - Nihayet güzel bir şey oldu.
- ¿ Quisieran algo para beber?
- İçecek bir şey ister misiniz?
El que nunca conoció a una chica que no trató de follar, una bebida que no quería beber, un vicio que no le gustaba, ¿ ahora ha renunciado a los cigarros?
Sikmeye çalışmadığı bir kızla tanışmayan içmek istemediği içki olmayan ağzı bozuk olan adam şimdi sigarayı mı bıraktı?
Mayor William Porter, fue dado de baja poco después que Sikes desapareció, prepárate, conducta desordenada, beber en servicio, agresión a un compañero, desobedecer una orden directa.
Binbaşı William Porter Sikes kaybolduktan sonra ordudan atılmış, çünkü hazır ol, ahlaka aykırı davranış, görev başında içme memura saldırma, direkt emre itaatsizlik etme.
A beber y saber cosas.
İçerim ve bilirim.
La vi beber veneno que debió haberla matado.
Seni öldürmesi gereken bir zehri içtiğini gördüm.
Eso es todo lo que tengo, pero el ser joven es suficiente para beber.
Tüm varlığım bu ama gençliğe içilir.
Los invité a beber una cerveza y no se iban más.
Ben de onları içmeye davet ettim. Bir türlü kalkmadılar.
Juegos para beber.
İçme oyunları.
Está bien. Nada de beber.
Tamam, içmeyin.
Podemos jugar sin beber.
İçmeden de oynayabiliriz.
Quizás no podemos jugar sin beber.
Galiba içmeden oynayamıyoruz.
Pero entonces empezó a beber de nuevo.
Ama sonra... yeniden içmeye başladı.
¿ Te gustaría algo para beber?
İçecek bir şey alır mısın?
¿ Puedo traerle algo para beber?
İçecek bir şeyler ikram edebilir miyim sana?
Cuando dije a las 9 : 00, pensé que estaba implícito que solo íbamos a beber.
Ben 21 : 00 derken, içeceğimizi anladığını düşünmüştüm.
Cuando mi papá se fue, mi mamá empezó a beber y me dijo que mi papá se había ido por mi culpa.
Babam bizi terk ettiğinde annem içmeye başladı ve bana dediğine göre babamın gitmesi benim suçummuş.
¿ Tu perro guardián quiere beber agua?
Bekçi köpeğin su içmek ister mi?
Es un largo viaje. ¿ Quiere algo de beber?
Yolculuk uzun olacak. İçecek ister misin?
- ¿ Gustas algo de beber?
- İçki? - Evet, tabii.
Te hace beber más, ¿ cierto?
İnsanı daha da susatıyor, değil mi?
- No vas a beber eso.
- İçmeyeceksin.
- No voy a beber nada.
- Ben içmiyorum.
A veces... cuando los adultos dejan de beber... hace que su mente le engañe.
Bazen yetişkinler içmeyi bıraktığında akılları onlara oyun oynayabiliyor.
Mira, tu madre le dijo... que ya no podría verte si no dejaba de beber.
Annen içmeyi bırakmazsa seni göremeyeceğini söylemişti.
Lo mío era beber y meterme en problemas.
Her çeşit içki ve haylazlığa düşkünlük!
No puedo beber vino tinto. Soy completamente alérgica.
Kırmızı şarap içemiyorum, alerjim var.
Por ahora, estos hachitas pueden dar de comer y de beber a sus caballos en nuestro establo. Discutiremos qué será de ellos.
Şimdilik, Hatch yandaşları ahırımızda atları besleyip, su verebilirler.
Isaac ha ido a dar de beber a los caballos.
Isaac atlara su vermeye gitti.
¿ Y cuándo fue la última vez que Lee Bailey haya ganado algo mas que un juego de beber?
En son ne zaman Lee Bailey içki yarışından başka bir şey kazandı?
Es decir, veo a mi esposa una vez a la semana. ¡ No puedo beber!
- Karımı haftada bir görüyorum. İçemiyorum. - Kimseyle konuşamıyorum.
Te traje algo para beber.
Sana içki aldım.
- ¿ Quieres beber con nosotras?
- içmek ister misin? - Olur.
- ¿ Qué vas a beber?
- Ne alırsın?
Necesitamos beber.
İçmemiz lazım
Pero ningún ojos redondos puede beber más veneno blanco que Grulla Flaca.
Ama hiçbir yuvarlak gözlü Sıska Turna'dan daha fazla beyaz zehir içemez.
Los hombres tienen permiso de beber para calmar los nervios.
Erkekler içki içerek gerginliklerinden kurtulurlar.
Será un honor beber a su salud.
Onların sağlığına içmek bir şereftir.
Intentad no beber demasiado, los dos.
Çok içmemeye çalışın, ikiniz de.
Deberías beber más, mi querida "Mejor Actriz".
Daha fazla içmelisin, sevgili en iyi oyuncu.
- Vamos a beber, Dee.
- Gidip, parti yapalım Dee.
luchar, beber y... no puedo recordar la otra.
Dövüşmek, içmek ve...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]