Translate.vc / español → turco / Becky
Becky traducir turco
2,714 traducción paralela
Becky, ¿ podrías volver a la habitación?
Becky, lütfen odaya döner misin?
Becky.
Becky.
¡ Becky!
Becky!
En noticias internacionales, la misteriosa desaparición de Becky Fayden, la hija del ex campeón de la MMA Andrew Fayden, continúa trabajando la Policía.
Uluslararası haberler. Eski MMA şampiyonu Andrew Feydon'un kızın Becky Feydon'un esrarlı kayboluşu polisleri şaşkına çevirmeye devam ediyor.
Mi promotor ha ofrecido amablemente $ 10,000 dólares de recompensa con... información verificable del paradero de Becky, y nuestros amigos y la familia, han doblado, generosamente, la oferta.
Destekçim büyük nezaket göstererek Becky'nin yeri hakkında doğrulanabilir bilgi verecek kişiye 10,000 Dolar ödül verecek ve arkadaşlarımızla ailelerimiz bu ödülü büyük bir cömertlikle2 katına çıkardı.
Becky, si estás en algún lugar, te encontraremos. Y te traeremos a casa. Gracias.
Becky, bizi duyuyorsan şunu bil, seni bulacağız ve seni eve getireceğiz.
Becky puede estar a medio mundo de distancia ahora.
Becky şu anda dünyanın öbür ucunda olabilir.
Dos de la misma edad de Becky.
İkisi Becky ile aynı yaştaydı.
¿ Usaba Becky su pulsera en la mano derecha?
- Becky bileziğini hep sağ taraf mı takardı?
Mataron otra niña rubia y la hicieron parecer como Becky.
Bir başka sarışını öldürüp, Becky'ye benzettiler.
¿ Por qué querrían secuestrar a Becky?
Neden Becky'i kaçırmak istesinler?
- ¿ Becky?
- Becky?
- Becky, ¿ estás bien?
- Becky iyi misin?
¡ Becky!
Becky?
Becky llamó.
- Becky aradı.
Becky llamó.
Becky aradı.
Tomaron a Becky.
Becky'yi kaçırdılar.
- Llevó a Becky hacia allá.
- Becky'yi şu tarafa götürdü.
Becky, la niña americana. ¿ La has visto?
Becky, Amerikalı kız. Onu gördün mü?
Dame con Becky.
Becky'yle konuşmama izin ver.
Becky tiene sólo 14.
Becky daha 14 yaşında.
Debes ser Becky, la pasante.
Sen staja gelen Becky olmalısın?
En las vacaciones de primavera, quiero que tomes el turno de noche.
Becky, dinle. İlkbahar tatilinde gece vardiyasına kalmanı istiyorum.
Eso es porque no conoces a Becky tanto como yo.
Çünkü Becky'i benim kadar iyi tanımıyorsun.
Si sigue yendo cuesta abajo así, vas a tener que llamar a Becky.
Böyle delirmeye devam ederse Becky'i araman gerekecek.
- No, Becky, no lo hice.
Hayır Becky, durmadım.
- ¡ Por supuesto que no!
- Elbette ki bilmiyorum Becky!
- ¡ Becky!
- Hop, hop, Becky!
- ¿ Cómo sabes eso?
- Nereden biliyorsun Becky?
Escucha, Becky.
Dinle, Becky.
Becky, escúchame.
Becky, beni dinle.
Por favor, Becky, escucha.
Lütfen Becky, dinle beni.
Yo, Becky Faye Jackson soy la arpía más candente del Bachillerato McKinley.
Becky Faye Jackson, McKinley Lisesi'ndeki en seksi karı benim.
- Es cierto. Francamente, Becky, puedes conseguir a alguien mejor.
Aslında Becky, daha iyisini bulabilirsin.
- Gracias, Becky. ¿ Te divertiste?
- Sağ ol, Becky. Eğlendin mi?
Queremos hablarte de Becky.
Becky müdahalesine ihtiyacın olduğunu düşünüyoruz.
Qué bueno que hicimos esto.
Biliyor musun, Becky, çıktığımız için memnunum.
Nos parece grandioso que seas amable con Becky- -
Bak, Becky'ye böyle hoş davranmanın çok güzel olduğunu düşünüyoruz. Ama biz- -
Disfruto estar con Becky.
Becky'le vakit geçirmek hoşuma gitti.
Aquí estoy yo, Becky Faye Jackson, lista para cerrar el trato.
Ben, Becky Faye Jackson, işi bitirmek üzereyim.
- Hola, Becky. ¿ Qué hay?
- Hey Becky, nasıl gidiyor?
Pues, saliste a cenar con Becky.
Becky'yle akşam yemeğe gittin mi? - Evet.
Becky solo quiere que la traten como a los demás.
Becky de herkes gibi muamele görmek istiyor.
Hola, Becky.
Merhaba, Becky.
Concéntrate, Becky.
Konsantre ol, Becky.
Becky, vas a aprender que no hay nada como un buen llanto.
Becky, bir güzel ağlamak kadar iyi bir şey olmadığını öğreneceksin.
Lo tengo con Becky Jackson.
Becky Jackson'a annelik ettim.
Me di cuenta que cuando escogí a Becky como cocapitana de las Cheerios
Becky'yi Cheerios'ların müşterek kaptanı yaptığımda...
Gracias, Becky.
Teşekkür ederim, Becky.
Becky, lo he sabido desde que irrumpí en el gabinete de expedientes de Figgins y leí las tarjetas de evaluaciones.
- Öyle mi, Koç? - Becky, Figgins'ın dolabına bir köstebek gibi sızdığım ve değerlendirme kartlarını okuduğumdan beri biliyorum.
- No, Becky.
- Hayır, Becky.