English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Blanca

Blanca traducir turco

13,277 traducción paralela
Los soldados llegaron al campamento, averiguaron que los indios tenían a una niña blanca viviendo con ellos.
Askerler kampa geldi. Kızılderililerin yanında beyaz bir kız olduğunu öğrendi.
Soy Archibald Romans, funcionario superior de la Casa Blanca.
Archibald Romans, Beyaz Saray Özel Kalemi.
Así que, asegúrense de sacar el año y las placas de la Bronco blanca.
Beyaz Bronco'nun modelini ve plakasını etrafa yayın.
Hay una Bronco blanca detrás de nosotros en este momento.
Şu an arkamızda beyaz bir Bronco var.
Hemos avistado a una Ford Bronco blanca, al Norte de Irvine Center Drive.
Irvine yolunda beyaz bir Ford Bronco tespit ettik.
Se trata de una Ford Bronco blanca.
Araç beyaz bir Ford Bronco.
¿ Cómo es que O.J. está atrás en su Bronco blanca? ¿ Qué quieres decir?
O.J. nasıl tekrar o arabaya binebiliyor?
Continuamos mirando a la Bronco blanca que es manejada, creemos, por Allen Cowlings, un amigo de mucho tiempo de O.J. Simpson.
Allen Cowlings tarafından sürüldüğünü düşündüğümüz beyaz Bronco'yu takip ediyoruz. Kendisi O.J. Simpson ile uzun süredir arkadaş.
Pero hay una manera en que ciertas personas de raza blanca hablan con personas de raza negra.
Beyazların siyahilerle bazı konuşma şekilleri vardır.
Eres blanca.
Beyazsın.
Deja que las personas de raza blanca lo hagan.
Bırak beyazlar hallettsin.
Alguien había huido de la escena, sangrando. Y mientras los Detectives Vannatter y Lange estaban en la puerta de la residencia Simpson en Rockingham, tratando de contactar a alguien en el interior, ¿ notó a la Bronco blanca?
Dedektif Vannater ve Lange, Simpson malikânesinin kapısında içerideki kişileri kontrol ederken, siz de beyaz Bronco'yu gördünüz.
De alguna manera, me da la idea de que si esta miembro del Jurado fuera blanca, estaríamos teniendo una conversación diferente en este momento.
Bazen jüri üyeleri beyaz olsaydı bunların hiçbirini tartışmazdık diye düşünüyorum.
Y lo que la gente blanca nunca han entendido.
Beyazlarsa bunları hiç anlayamadı.
Vio a una mujer blanca casada con un poderoso hombre negro.
Beyaz bir kadının, güçlü siyahi bir erkekle evli olduğunu gördü.
¿ Qué hay de gracioso en una chica blanca volando todo el recorrido hasta aquí para cometer suicidio?
Beyaz bir kızın buraya intihar etmek için uçup gitmesi çok komik mi?
¿ Qué hay de la chica blanca?
Beyaz kıza ne oldu, dostum?
Una mascota blanca del diablo bárbaro.
Barbar şeytanın beyaz oyuncağı.
Pintura de guerra blanca.
Beyaz savaş boyası.
Artístico, pero honrando mi herencia cultural de mujer blanca cristiana.
Oh, sanatsal ama aynı zamanda beyaz hıristiyan kadın kültürel kökenlerime uygun.
Cuando la Guardia Blanca salga por carretera hacia Tiflis, se encontrarán un terreno muy duro.
Beyazlar, Tiflis'e doğru harekete geçince engebeli araziden geçecekler.
Joder, me van a dejar sin blanca.
İliğimi kurutacaklar.
¿ Una mujer blanca en prisión, en Texas?
Teksas'ta beyaz bir kadın hapse girmiş?
Y así estaría cediendo a la cultura blanca con sus guerras de drones y batallas de fonomímica.
Ve bu bana beyazların kültürünü veriyor insansız hava araçları savaşları ile müziğe dudak hareketlerini uydurmayı.
Blanca idiota. ... baile de boda?
Neden bu beyaz budala düğün dansı yapıyor.
Blanca idiota.
Beyaz budala?
¡ Blanca idiota!
Beyaz budala!
¡ Blanca idiota!
Beyaz budala.
Oh, sí. Mi blanca favorita.
- Benim favori beyaz kızım.
Uso mis 12 millones para trompear a Deirdre en su boca blanca.
Ne yapıyorsun? On iki milyonumla Deirdre'ya ve beyaz ağzına yumruğu çakıyorum.
Sólo estaban sentados en el lado del camino... al lado de una gran casa blanca, lo recuerdo.
Onlar sadece yolun kenarında oturuyorlardı. Hatırlıyorum büyük beyaz bir evin yanında
Me trajeron cuando vivías en la Casa Blanca.
Sen Beyaz Saray'da yaşıyorken işe alındım.
¿ Como cuando tenías seis años y rompiste todos los vasos de cristal del ala este de la Casa Blanca?
6 yaşındayken, Doğu Kanadı'ndaki tüm kristal vazoları kırdığın gibi mi?
Había sitios más adecuados para cuidar a un niño, que la Casa Blanca.
Genç çocuklara bakmak için Beyaz Saray'dan daha uygun yerler vardı çünkü.
Nos conocimos en la Casa Blanca.
- Tanıyorum, Beyaz Saray'da tanışmıştık.
Tienes sangre roja, azul y blanca corriendo por tus venas.
Damarlarından kırmızı, beyaz ve mavi akıyor.
¡ Es la Dama Blanca!
Büyücü Kadın bu!
Me confundieron con alguna criatura mítica llamada la Dama Blanca.
Beni "Büyücü Kadın" adındaki efsanevî bir yaratıkla karıştırdılar.
Puede que haya dicho alguna vez... que estoy casado con la Dama Blanca
Bir keresinde "Büyücü Kadın" la evli olduğumdan bahsetmiş olabilirim.
La Dama Blanca.
"Büyücü Kadın".
Una calidez blanca ardió en lo más profundo de mis huesos.
Kemiklerimin derinlerinde yakıcı bir ateş tutuştu.
Puedo ver por qué os llaman La Dama Blanca.
Seni neden "Büyücü Kadın" diye andıklarını anlayabiliyorum.
Hemos traído aquí una testigo. Una juez infalible de la verdad. La Dama Blanca.
Buraya bir görgü tanığını, gerçeğin mutlak hakimini büyücü kadını getirdik.
La Dama Blanca es una bruja blanca, y yo practico... magia blanca, Sire.
Büyücü Kadın beyaz bir cadıdır. Ben de beyaz büyü yaparım efendim.
Pero La Dama Blanca es una bruja blanca, y practico magia blanca.
Büyücü Kadın beyaz bir cadıdır ve beyaz büyü yaparım.
La Dama Blanca.
Büyücü Kadın'dır.
No es una dama blanca, como mi esposa.
Karım gibi büyücü bir kadın değil.
Dicen que sois una Dama Blanca.
- Büyücü Kadın olduğunu söylüyorlar.
¿ Qué visión tienes ahora para mí, Dama Blanca?
Benim için şimdi nasıl bir görün var Beyazlı Kadın?
Te doy las gracias, Dama Blanca.
Teşekkürler Beyazlı Kadın.
Lucharé para cambiar la visión de la Dama Blanca, aunque tú no lo hagas.
Sen yapmasan bile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]