Translate.vc / español → turco / Bun
Bun traducir turco
428 traducción paralela
Y, a menudo, cuando los alcanzan, sus hombres están muertos.
Ama bun yaptıkları çoğu sefer, erkeklerini ölü buluyorlar.
¡ Válgame Dios! Si es el señor Duque.
Bun sayın dük değilse tanrı gözlerimi kutsasın.
Pero en vez de eso, habla de ello.
Ama bun yerine sen, konuşmayı tercih ettin.
Estoy hospedado en la posada.
Bun Motel'de kalıyorum.
Éstos son los cartuchos del arma que mató a Rowlins.
Bun Rowlins'i öldüren silahın kovanları.
¿ Las pondrá en el escaparate?
Bun.. bunları vitrine koyacak mısınız?
Te dije que ese sujeto ocultaba algo y así era.
Sana söyledim, Poldi içinde iyi şeyler düşünmüyordum ve bun da haklıydım.
Pero no podré hacerla hasta esta tarde.
Ama bun akşama kadar yapamam.
Coja esto, por favor.
- Bun al lütfen.
¡ No debiste pelearte!
Bun hakkın yok senin.
Cuesta decirlo. Aún no estoy en esa etapa.
- Bun söylemek zor.Henüz onu sahneye çıkaramadım.
No quiero que contagie al resto de la familia.
- O çok kötü üşütmüş. Bun aileye bulaştırmadan kontrol altına almalıyım.
que es la razón por la cual se van con nosotros y defenderemos hasta el final.
Bun nedenle, bizimle birlikte gelecekler ve sonuna kadar onları savunacağız.
Ninguno de los presentes encontrará palabras para describir el verdadero calibre de lo que sentimos por él.
Hiçbirimiz, bun duyguyu tarif edecek söz bulamaz, yani, ona karşı olan duygularımızın gerçek derinliğini ifade edecek.
- Me he dado cuenta, señor.
- Bun farkettim, efendim.
B.U.N se estabilizó en 40.2, buena salida de 1.600cc.
BUN 40.2 de stabil, 1600 cc'de çıkış gücü iyi.
No puedo creerlo.
Bun buna inanmıyorum. Hiç inanmıyorum.
No hay nada de malo con eso. ¿ Verdad?
Bun da yanlış birşey yok var mı?
- Pero- -
- Ama bun...
Lo has hecho.
Bun yaptın mı?
Voy a poner esto en mi oficina para su custodia.
Bun güvenliği için ofisime koyacağım.
Nadie lo sabe, pero estoy demasiado avergonzado para enfrentarme a nadie. Ni siquiera a los árboles.
Kimse bun bilmiyor ama ben insanlarla yüzleşmekten... utanıyorum, hatta ağaçlarla bile.
- Gracias, Bun.
- Teşekkürler, Bun.
Creo que mi hermanito lo hubiera hecho.
Sanırı küçük kardeşim bun yapardı.
¡ Me encantan estas Rémoras!
Bun remoralara bayılıyorum!
Mañana es el Al BUN-DÍA.
Yarın Al "Bundy - ayram".
Piensa en esto. Y tu en esto.
- Bun konuyu düşün!
No vivo de eso, desde luego.
Bun para için yapmıyorum.
Creo que puedo prometerlo sin problemas.
Sanırım, bun konuda kesinlikle söz verebilirim.
Puedo hacer entrar al guardia del estacionamiento y a dos clientes para refrescar su memoria si tengo que hacerlo.
Çünkü eğer hatırlamıyorsanız, bun size hatırlatacak iki... park müşterisini çağırmak zorunda kalacağım.
Bueno, esa es tu opinión.
Bun senin fikrin.
No he pensado en ello.
Bun hiç düşünmedim bile.
Este bun.
Yemek arasında mısın?
Ooh, ce dansator bun.
- Teşekkür ederim.
Bun, da-io pe cea mai mica.
Faydalı olduğunu hissetmeyi sever.
Noaptea trecuta s-a intamplat cel mai bun lucru care se putea intampla.
Dün gece aklımı başıma getirebilecek en iyi şey oldu.
Bun, totul este bine in intersectie.
Dışarıda herşey harika. Çöpü boşalttım.
Voi gasi cel mai bun ratament. Cel mai bun din lumea asta fututa.
Sana en iyi tedaviyi bulacağım... bu dünyadaki en iyi tedaviyi.
Ésta es la última vez.
Bun son seferdi.
Mi gente no lo sabe todavía... Pero usted es nuestra mayor esperanza...
Halkım bun daha bilmiyor, ama sen en büyük umutsun.
No podremos romperlo.
Bun dağıtamayız..
Besarte era divertido, dulce
Kissin'you was fun Honey bun
El tiempo llegó cariño, dulce,
Time has come Honey, honey bun
Lamento decírtelo, pero estás muerto.
Bun söylemekten nefret ediyorum ama sen öldün.
¿ Aproximadamente?
Bun emin misin?
Estaríamos en La Habana si no fuera por lo que hice.
Bun yapmasaydım Havana'da olacaktık.
Sea un bun chico.
Uslu uslu dur bakalım.
Atenderás eso, Bun
- Kapıya bakar mısın?
Joe, puedo, conseguir que esto cambie...
Bun gerçekten yapabilirim.
Yo también puedo jugar a este juego.
Zaman yolculuğu oyununu bun de oynayabilirim. Dostlarım.
Bun, atunci, uh... acum, uh...
Evet,..