Translate.vc / español → turco / Burda
Burda traducir turco
19,182 traducción paralela
¿ Está acá?
Burda mı?
¿ El hombre a cargo no está aquí porque sabes que no podemos matarte?
Neden? Ha? Yetkili olan adam burda değil ve seni öldürmeyeceğimizi mi sanıyorsun?
Os encontré aquí porque la mujer a la que habeis ayudado mencionó que ella llegó al convento y pidió a las monjas que rezaran por su hijo.
Sana beyazlı kadın diyorlar. Seni burda buldum çünkü yardım ettiğin kadın rahibelere gelip çocuğu için dua etmelerini istemiş.
¿ Por qué no le envíais un mensaje
Neden sana burda katılması için
Y luego me enteré de que había un límite de edad.
Ve burda bir içki içmek için bir yaş sınırı olduğunu farkettim. Ups!
¿ Luke sabe que sigues aquí?
L-Luke senin hala burda olduğunu biliyor mu?
Toma.
Burda.
¿ Qué está haciendo aquí?
Burda ne yapıyor?
Mira, aquí estamos en territorio desconocido, pero este no es solo un problema médico.
Bak. Burda alışılmadık bir durumla karşı karşıyayız,... bu sadece medikal bir problem değil, Damon.
Llevas mucho maquillaje, y él no debería estar aquí.
Çok fazla makyaj yapmışsın,... ve o burda olmamalı.
No está disponible en este momento.
Şu an burda değil.
¿ Qué está haciendo él aquí?
Burda ne işi var?
Os habéis construido una buena vida aquí.
Burda kendinize güzel bir hayat kurmuşsunuz.
He estado sentada aquí intentando saber qué decir.
Burda oturmuş, sana ne diyeceğimi düşünüyordum.
Lo siento y te prometo que estaré por aquí todo el tiempo que pueda, ¿ vale?
Üzgünüm, ve sana söz veriyrum elimden geldiğince burda olacağım, tamam mı?
No debía estar aquí.
Burda olmaması gerekiyor.
¡ La única razón por la que está aquí es porque dejaste libre a Kai!
Burda olmasının tek sebebi Kai'yi dışarı salman!
Incluso estos pocos días en que has estado acá han tenido un efecto positivo en nuestro proceso.
Son birkaç gününü burda geçirmen bile ilerlememize oldukça katkı sağladı.
¿ Qué estás haciendo aquí fuera?
Ne yapıyorsun sen burda?
Debió mudarse de vuelta después de que muriesen sus padres.
Anne babası öldükten sonra geri gelmek zorunda kaldı. Ooo. Burda çok sayıda klasik alet var.
Andando por todo este condado abriendo heridas que habían sanado por décadas.
Sürekli orda burda bu kasabanın kabuk bağlamış yaralarını kurcalardı.
Y esos campos de internamiento, estaban aquí para su protección de todas formas.
Ayrıca bu gözetim kampları burda onların güvenliğini de sağlıyordu.
Probablemente deberías dejar eso aquí.
Onu da burda bırak istersen.
Tenemos acceso a toda la base de datos nacional de huellas en la oficina, y aun así estás ahí sentado con una lupa cotejando las huellas de Nighthorse con las que sacaste del ordenador de Branch.
Ofiste tüm ülkenin parmak izi database'in ulaşabiliyoruz, ama sen hala burda oturmuş büyüteçle Nighthorse'un parmak izlerini Branch'in bilgisayarında bulduğumuz ile eşleştirmeye çalışıyorsun.
Aquí.
Burda.
No están hablando exactamente en código.
Burda pek de şifreli konuşmuyorsun.
¿ Aquí es donde ocurrió?
Olay burda mı oldu?
Ahí es donde terminamos.
Ve sonunda kendimizi burda bulduk.
- Sí, lo estoy, porque los niveles de contaminación por dióxido de nitrógeno son medidos constantemente en la calle Oxford, justo en el medio de Londres.
Evet, çünkü bunlar Oxford Streer'in Londra'da düzenli olarak ölçtüğü nitrojen dioksit kirliliği değerleri. Geçen haftanın grafiği var burda.
¿ Qué cojones está pasando?
Burda neler oluyor?
y he aquí, ella no está.
İki Numaranın ölmüş bedenine bakmak istedim, ve, bak sen, burda değildi.
Allí está.
Ah! İşte burda.
Me pregunto cuánta gente vive aquí.
Burda kaç kişi yaşıyor merak ediyorum.
Mira, por favor, no te asustes.
Burda bin tane insan var. Bak, lütfen panik yapma.
Quiero decir, ella literalmente murió allí mismo.
Yani kadın cidden burda öldü.
¿ Qué demonios está pasando aquí?
Burda neler oluyor?
- Ahí está. ¡ Tenemos una dirección!
- İşte burda. Adresi bulduk.
¡ No estamos en la cola intentando conseguir entradas para Dr. Phil!
Doktor Öz için de beklemiyoruz burda.
¿ Le importaría decirnos por qué está fingiendo ser la secretaria de un hombre que lleva sin trabajar aquí desde hace seis meses?
Neden altı aydır burda çalışmayan birinin sekreterliğini yaptığını söyler misin?
Así que quiere que la gente piense que sigue trabajando aquí.
İnsanların hala burda çalıştığını düşünmesini istiyor olmalı.
Watson, ¿ qué haces aquí?
Watson, burda ne arıyorsun?
No es un armario, son escaleras.
bu bir dolap değil burda merdiven var
Simplemente pasó. Estaba sólo y las cosas estaban mal con Claire y pasó. - ¿ Y sigue pasando?
bilmiyorum aniden oluverdi burda yalnızdım Claire ile problemlerim vardı ve birden oldu işte ve olmaya devam mı etti?
No. Realmente no conozco a nadie más aquí.
hayır burda kimseyi tanımıyorum
- Sólo quédate aquí.
polisi ara. burda kal.
- Ryan... - Quédate aquí.
ryan... burda kal.
Hay un insurgente muerto tendido aquí.
Burda yerde yatan ölü bir isyancı var.
Aquí no.
Burda değil.
¿ Beth? ¿ Qué estás haciendo aquí?
Ne işin var burda?
Ashlin y yo estamos hoy aquí para vender nuestras camisetas y hablar del acoso escolar y por qué no mola.
Ashline ve ben bugün burda tişörtlerimizi satmak için ve zobalığın hoş bir şey olmadığından bahsetmek için buradayız.
Estoy trabajando aquí para el servicio forestal.
Ben ee burda orman şefliğinde çalışıyorum.