Translate.vc / español → turco / Béla
Béla traducir turco
5,948 traducción paralela
Solo hay una habitación en este extremo.
Bu tarafta tek bir oda var. Bela aramıyoruz.
Si hay cualquier signo de problema, suéltala,
Herhangi bir bela işareti gördüğünde, bırak gitsin.
* Un problema es un viernes noche * * cuando me siento sola *
# Bela bir Cuma gecesi # yalnız hissettiğim zaman
* Un problema es tener demasiado tiempo entre manos * * contigo en la cabeza * * Un problema es una bola de fuego más * * cuando ya estoy encendida y es la última oportunidad *
# bela çok fazla zaman ellerimde # aklımda sen # bela bir tane daha ateş topu # çoktan küfelik olduğumda, ve bu son çağrı
* Un problema no es nada bueno * * si sucede tras las dos de la madrugada *
# Gece 2 : 00'den sonra olduğunda # bela iyi bir şey değil
* Si me estás buscando * * voy a ver, voy a estar * * donde estén los problemas *
# Eğer beni arıyorsan, # Göreceğim, bela neredeyse # orada olacağım.
* Un problema es un tío con una guitarra * * en el próximo bar *
# Bela yandaki barda # Gitarlı bir çocuk.
* Un problema es no tener que saber siquiera su nombre *
# Adını bilmeme bile gerek olmayan bir bela.
* Un problema es una noche de rebote * * donde parece que va a haber una pelea de gatas * * Un problema es que ninguna chica va a interponerse en mi camino *
# Bela bir atlatış gecesi # bir kız kavgasının olacağı yer gibi # hiçbir kızın karşımda duramayacağı bir bela..
* Si me estás buscando * * voy a ver, voy a ser * * donde esté el problema *
# Eğer beni arıyorsan, # Göreceğim, bela neredeyse # orada olacağım.
Vas a salvar vidas, como la bruja patea culos que eres.
Hayat kurtaracaksın ve ne kadar bela bir cadı olduğunu göstereceksin.
Alto ahí.
- Dur orada! Bela istemiyorum, tamam mı?
Apenas venciste a Malcolm Merlyn costándote casi tu propia vida.
Malcolm Merlyn'i neredeyse hayatın pahasına güç bela yendin.
Os dije que no quería problemas.
Böyle bir bela istemiyorum demiştim.
- ¿ Voy a estar en problemas?
- Başıma bir bela mı gelecek?
- Cariño, tú eres los problemas.
Ah, tatlım. Bela sensin.
La cuestión es, que ya habría sido bastante problema si hubiesen descubierto que estábamos en el bosque bebiendo cerveza a escondidas después de la escuela.
Mesele şu ki, eğer okuldan sonra gizliden gizliye... ormanda bira içtiğimizi öğrenselerdi... başımıza yeteri kadar bela olurdu.
Ni lo mencione, siempre está parloteando.
- Lafını bile etme. Başa bela resmen.
Él está en problemas.
Başı bela da.
Bueno... Sabía que saltarme la clase de jeroglíficos me daría problemas.
Hiyeroglif dersini ekmenin bir gün gelip başıma bela olacağını biliyordum.
Bueno, a veces es un dolor en el culo.
Bazen başa bela olur.
Ahí vienen los problemas.
İşte, bela geliyor.
Estas cosas son como un grano en el trasero.
Bu şeyler başa bela.
Sí, ¿ por qué has venido a provocar problemas?
Evet, Neden başımıza bela oluyorsun?
¡ Problemas!
bela gibi geliyor!
Un gran problema.
Büyük bela.
Ayudamos a las personas que están en problemas, y evitamos que las personas creen problemas.
Başı belada olan insanlara yardım ederiz bela açan insanları durdururuz.
Yo no quiero problemas...
Bela istemiyorum.
El último par de años, todo lo que SAMCRO hace, acaba afectándoles. Y todo el mundo lo sabe.
Son birkaç yıldır SAMCRO'nun yaptığı her şey başlarına bela oldu ve herkes bunun farkında artık.
Este tipo esperaba problemas.
Bela çıkabileceğini tahmin eden biri.
Lo que necesito es asegurarme de que nada de la mierda que ha pasado hoy vaya a volver para mordernos o todo esto se hará público.
Sizden yapmanızı istediğim, bugün yaptığımız hiçbir şeyin ileride başımıza bela olmamasını sağlamak. Yoksa bütün bunlardan herkesin haberi olur.
Vi a un policía cazando moscas, aunque molestan peor sería una abeja.
Dilinden uçacakları tutan bir polis gördüm. Bir bela ise de, arılar daha kötüdür. Bu da sözlerimin sonudur.
¿ En problemas por qué?
Ne için bela?
Mira, no me importan los problemas.
Dinle, bela umrumda değil.
Es como una moneda falsa.
Herif bela oldu resmen! İyi günler.
Dondequiera que vas, te siguen los problemas.
Nereye gitsen bela seni takip ediyor.
Sí, Nero dice que es mala.
Evet, Nero büyük bela olduğunu söylüyor.
- Tuvimos diez años de problemas, Marie.
On yıl boyunca başımızdan bela eksik olmadı, Marie.
Estaba solo buscando pelea.
Bela arıyormuş.
Será tu malestar algún día.
Bir gün başına bela olacaktır.
Y como prometí, mientras su hija no busque más problemas no iré a buscarla.
Söz verdiğim gibi kızın daha fazla bela olmazsa onun peşine düşmem.
Ya tiene suficiente mierda encima ahora mismo.
Başında yeterince bela var şu anda.
Ya tiene suficientes mierdas por las que preocuparse ahora mismo.
Başında yeterince bela var şu anda.
Apenas estamos llevando esto juntos.
- Bu olaya birlikte güç bela tutunuyoruz.
Verdadero dolor en el trasero.
Gerçekten başa bela.
No atraviesas toda la ciudad y pasas por toda la seguridad de la Casa Blanca para renunciar a un trabajo.
Bir işi reddetmek için şehrin bir ucundan diğer ucuna kendini sürüklemez ; Beyaz Saray'ın güvenlik birimine kadar güç bela yürümezsin.
Mi marido siempre me ha dicho que mi bocaza algún día me metería en problemas.
Eşim benim bu koca ağzımın bir gün başıma bir bela açacağını söylerdi.
Dios, debéis de meteros en muchos problemas. Nada que merezca la pena ser publicitado.
Tanrım, ikinizin içinde olması geren bir bela.
No quiero causarte más molestias.
Daha fazla başına bela olmak istemiyorum.
Dios, en los líos que debéis meteros los dos.
Tanrım, ikinizin içinde olması geren bir bela.
No es propio de ti, Sam, coquetear con problemas.
Bela çıkartacak şeylerle uğraşmazdın sen.