English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Cereal

Cereal traducir turco

1,131 traducción paralela
Cereal aquí y allá.
Her yerde yulaf ezmesi var.
Van a comer cereal usando tu cráneo de plato.
- Belki mi? Kafatasından mısır gevreği yiyecekler.
Kelly, tu cereal está listo.
Kelly, cornflakesin hazır.
¿ Usted le dijo a alguien "ella puede enloquecer por una caja de cereal"?
Hiç herhangi birisine, onun kutu kola gibi olduğunu söylediniz mi?
La policía supone que pudo ser un asesino cereal.
Polisler seri katilin işi olabileceğinden şüphelendiler.
Cereal, cereal...
Mısır gevreği. Mısır gevreği.
Si fuera por mí, estarían comiendo cereal todos los días y vistiendo las cajas.
Bana kalsa, her gün mısır gevreği yiyip çırılçıplak dolaşırlardı.
No, Con el cereal basta. Gracias.
- Gerek yok, corn flakes yerim.
- ¿ Tony el tigre del cereal?
Tahıl ambarındaki mi? - Ne?
Oh Dios, por favor. Oh, un momento. ¿ Has visto aquel estupido comercial del cereal? Es como...
- Oh, Tanrım, Lütfen!
Qué inútil. - Tienes cereal en el cabello.
Saçında mısır gevreği var.
También apio, jalea de uva, cereal Captain Crunch del que trae esas pequeñas bayas crocantes.
Ayrıca kereviz, üzümlü jöle, kıtır meyveli Captain Crunchlardan.
No se pueden poner en el cereal.
Kahvaltina katamazsin bile.
Así que me pregunto " Que le ve una chica sexy...... a un tipo con la camisa por fuera y la taza de cereal llena de chile?
Peki, böyle seksi, genç bir parça ; gömleği dışarıda, elinde mısır gevreği dolanan biri ne yapsın?
Este cereal es asqueroso
Bence Space Flakes'in tadı bok gibi. - Hangi sıra?
¿ Dónde está el cereal?
Kahrolası mısır gevrekleri nerede?
- Fue a comprar cereal.
Kahvaltılık almya gitti.
Ya saben, preparas el plato, el cereal, la cuchara la servilleta, la TV, el periódico, todo está listo.
Masayı hazırlamışsınızdır, mısır gevreği, kaşık, peçete, televizyon, gazete, herşey hazırdır.
Ahí comes ollas de cereal, tres veces al día.
Artık günde üç öğün, bir kase dolusu mısır gevreği yiyorsunuzdur.
Esta es una de mis partes favoritas de la universidad : los depósitos ilimitados de cereal azucarado.
Biliyor musun, sanırım üniversitede en çok sevdiğim şeylerden biri bu dev boyuttaki sınırsız şekerli mısır gevrekleri.
- Sí. ¿ Qué tal en cereal?
Ya mısır gevreği ile?
La asesina del cereal.
Vay, "gevrek" katili.
Mira, Arthur, No es gran cosa, Pero yo compre el cereal, Tecnicamente... Son mios.
Bak, Arthur, önemli değil ama mısır gevreğini ben aldım, yani teknik olarak o gözlük benim.
Quieres cereal, cariño?
Gevrek ister misin tatlım?
En mi casa hay cereal.
Benim evimde de mısır gevreği var.
¿ Qué comeremos? ¿ Cereal de trigo hunan?
Buğday kremalı çin yemeği mi?
Creo que ésa es la marca de un cereal, señor.
Efendim, o çizdiğiniz mısır gevreğinde kullanıldı.
Está bien, pero no es un plato de cereal.
Kötü sayılmaz. Ama "K" gevreğiyle boy ölçüşemez.
Al menos con el cereal del desayuno.
En azından mısır gevreklerinde.
Cuando dicen que se acaba el mundo... te quieren vender cereal.
Dünyanın sonun geldiğini söylüyorlarsa tahıI satmak istiyorlardır.
Haciéndome un cereal.
Kahvaltı hazırlıyorum.
No tienen cereal. ¿ Qué otra cosa?
Cheerios yokmuş.
Veo que comiste cereal para el desayuno.
Kahvaltıda yediğin gevrekleri görüyorum.
Mira, tal vez usted y su cereal le gustaría estar solo.
Belki gevreğin ve sen yalnız kalmak istersiniz.
Ya ves, me puso en contacto a través mi cereal de desayuno Y se confirmó a mí por los peces cósmica Que yo soy definitivamente del espacio exterior.
Mısır gevreğim aracılığıyla bağlantıya geçtiler. Kozmik balıklar da onayladı. Ben uzaydan gelmeyim.
¿ Lo sacaste de una caja de cereal?
Yumurtadan mı çıktı?
Este tipo fue llamado Capitán Crunch porque descubrió que este pequeño silbato que encuentras en la caja de ese cereal, tenía el mismo tono que el equipo de larga distancia de ATT.
Ona Kaptan Crunch deniyordu çünkü farketmişti ki bu küçük düdük Cap'n Crunch corn flakes kutularından çıkıyor ve ATT uzun mesafe ekipmanları ile aynı tonda ses çıkarıyor.
¿ Te compro un cereal?
Sana nevale alayım mı?
Se acabó el cereal porque te lo comiste todo... otra vez.
Wheat-Oh-Bits kalmadı çünkü hepsini yedin. - Yine.
Lo siento. Dejé mi decodificador en la caja de cereal.
Pardon, dekoderimi evde unutmuşum.
Esto es peor que comprar cereal.
Bu kahvaltı gevreklerinden de beter.
Sí, digamos que su hija o un niño a su cuidado se ha metido un trozo de cereal en la nariz.
Mesela baktığınız çocuğun burnuna kakaolu kurabiye soktuğunu düşünün.
- ¿ Un trozo de cereal?
Kakaolu kurabiye mi?
Un trozo de cereal atascado.
Buruna kaçmış kakaolu kurabiye.
Stewie, cómete tu cereal.
Stewie, yulâf ezmeni ye.
Soy un chico de cereal.
Mısır gevreğini daha çok severim.
Te ríes, pero este cereal me hará rico.
Evet, gülüyorsun ama bu mısır gevreği beni zengin edecek.
¡ Dos de cereal!
- Bana iki parça ver.
Mikey, el del comercial de cereal.
- Mikey.
Cereal K
Bu çok saçma.
Barre el cereal, ¿ de acuerdo?
Yerleri süpür, olur mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]