English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Ceres

Ceres traducir turco

121 traducción paralela
Ceres era la diosa del verano.
Güneş tanrıçası Ceres'di.
Está en el templo de Ceres.
Ceres'in eski tapınağının orada.
Proserpina hija de Ceres.
Adınız ne demiştiniz?
Plutón la envió a las entrañas de la tierra dándose gusto con ella forzándola a comer granada para que no pudiera salir.
Proserpina, Ceres'in kızı. Plüto onu karanlık yeraltı dünyasına göndermekle kalmamış, bir de ona zorla üç kırmızı, olgun elmanın çekirdeklerini yedirtmişti.
Ishtar en Babilonia, Astarte en Siria, Ceres en Roma- -
Babil'de Ishtar, Asurlular'da Astarte, Roma'da Ceres.
Ustedes, antorchas brillantes, sol y luna, que guían desde el cielo el curso de las estaciones ;... Ustedes, Baco y fecunda Ceres, cuyo don ha reemplazado bellotas de Caón por pesadas mazorcas de maíz y ha vertido el jugo de los racimos en la copa de Aqueloo, y tú...
Siz dünyanın en parlak ışıkları,... cennetin mevsimlerine hükmeden güneş ve ay, siz ey Bacchus ve cömert Ceres,... Chaonia'nın meşe palamudunu... olgun bir başağa dönüştüren, ve Achelous'un su ve şarabını ilk karıştıran ; ve siz...
Nos encontramos ahora en el interior del templo de Ceres. Pero, según los estudiosos, habría sido dedicado a la diosa Atenea. Atenea, para los griegos, Minerva, para los romanos.
Âlimler, buranın Athena'ya, Latincedeki karşılığı Minerva'ya, ithafen yapıldığını iddia etse de şu an, Ceres adına yapılmış tapınakta bulunmaktayız.
La clasificación de estos planetesimales fragmentados comenzó en... 1801 con el descubrimiento de Ceres.
Bu parçalanmış gezegenimsiler grubunun sınıflandırılmasına 1801'de, Seres'in keşfi ile başlandı.
Ceres, con un diámetro de 955 kilómetros... es de los miembros de mayor tamaño entre cientos de cuerpos... que están en una órbita infinita de desechos primordiales desde una fase muy temprana de la formación planetaria.
955 kilometre çapındaki Seres, birkaç yüz büyük kaya parçasından oluşan kuşağın en büyük üyesi. Gökcisimlerinin diziliminin çok erken dönemlerinden beri içinde bulunduğu kadim enkazın atlıkarıncası konumunda.
Ceres se estableció como el lugar perfecto para un proveedor de bebidas... o, en otras palabras, un bar.
Seres, büyük boyutu ve elverişli konumu sebebiyle bir içki durağı veya bar kurmak için en uygun nokta olarak belirlendi.
Se llama, de manera muy apropiada, "El Cruce de Ceres".
Adı, gereğine uygun olarak "Seres Kavşağı" kondu.
Cruce de Ceres.
Seres Kavşağı.
Me lo gane en un concurso de baile. En Ceres?
Dans yarışmasında kazandım.
Me lo traje de Ceres porque no había nadie para cuidarlo.
Onu Seres'den aldım çünkü orada onunla ilgilenecek kimse kalmamıştı.
Invoco a Ceres y a Baco, y no estarán insatisfechos.
Ceres ve Bacchus'a memnuniyetiniz için dua edeceğim.
- Y eso debe ser el sistema Ceres.
Ve... Ceres sistemi olacak.
Bajo la nueva definición, Ceres, el mayor asteroide del Sistema Solar también es un planeta enano.
Yeni tanıma göre, Ceres, yani güneş sistemimizin en büyük asteroidi de bir cüce gezegendir.
¿ Qué? ¿ Ahora vamos a ser sacerdotes de Ceres?
Ne yani, şimdi de Ceres'in rahipleri mi olacağız?
Seras...
Ceres...
¡ Seras Victoria!
Ceres Victoria!
¿ Seras volvió a causar problemas?
Ceres yine sorun mu çıkardı?
Seras?
Bak Ceres.
Señorita Seras.
Günaydın, Ceres.
Seras.
Ağlama, Ceres.
Seras.
Benden beslen ve hepsinin canına oku Ceres.
Este monstruo ya no es la Seras Victoria que solía ser.
Bu canavar artık bir zamanlardaki Ceres Victoria değil.
Un sacrificio a Ceres, ella es
- Büyük Yenileme Tanrıçası... - Evet.
¡ Báñanos con un océano de lluvia!
... Ceres için kurbanlar!
Tiene una masa suficiente y una gravedad suficiente como para adoptar una forma redonda.
Fakat Ceres farklıdır. Kendi kendini yuvarlak şekle sokmaya yetecek, çekim alanı yaratacak, kadar büyük bir kütleye sahiptir.
Creemos que Tseres no es lo suficientemente grande como para llamarlo un planeta joven pero si es lo suficientemente grande como para adoptar una forma esférica. No es lo suficientemente grande como para ser un verdadero planeta.
Ceres'in modern görünümü özgün bir gezegen diyebilmek için yeterli değil, ancak yaklaşık küresel bir yapıya sahip olabilmek için yeterli kütleye sahip, fakat gerçek bir gezegen olabilmek için yeterince büyük değil.
El Vesubio no es el cuerno de Ceres, que ofrece un botín ilimitado.
Vezüv Ceres'in boynuzunda, sonsuz bereketi olan bir yer değil.
Ceres.
Ceres.
Ceres tiene 1 / 3 de la masa del cinturón de asteroides entero... y es 4 veces más grande que cualquier otro asteroide conocido.
Ceres asteroit kuşağının 1 / 3 kütlesine sahip. Ve bilinen diğer göktaşlarından dört kat daha büyük.
Ceres tiene un interior rocoso y un manto rico en hielo.
Ceres'in kayalık bir içi ve buz bakımından zengin bir kabuğu vardır.
Ceres tiene sólo 965 kilómetros de ancho, sin embargo, puede haber más agua congelada aquí... que toda el agua dulce en la Tierra.
Ceres sadece 600 mil genişliğinde o yüzden burada Dünya üzerindeki tatlı sudan daha fazla donmuş su olabilir.
Si Ceres realmente posee tanto hielo, eso podría ayudar a explicar por qué la Tierra tiene tanta agua.
Ceres eğer gerçekten bu kadar çok buz bulunduruyorsa bu niçin Dünya'da çok su bulunduğunu açıklamamıza yardımcı olabilir.
Cuando los asteroides bombardearon la Tierra hace 4.000 millones de años, grandes cuerpos helados como Ceres... pudieron haber traído grandes cantidades de agua.
4 milyar yıl önce göktaşları Dünya'yı bombaladığında Ceres gibi büyük buz kütleleri büyük miktarda su getirmiş olabilir.
La misión Dawn puede descubrir algo... más significativo aún en Ceres.
Dawn görevi bir şeyi daha gün yüzüne çıkaracak. Ceres üzerindekinden daha da önemli bir şeyi.
Ceres podría albergar formas básicas de vida... floreciendo en un océano sub superficial.
Ceres gelişmekte olan bir yeraltı okyanusunda temel yaşam biçimlerine ev sahipliği yapıyor olabilir.
Si los asteroides como Ceres pueden sustentar la vida, podrían revelar cómo comenzó la vida en la Tierra.
Eğer Ceres gibi göktaşları yaşamı destekleyebiliyorsa... Bu Dünya üzerinde yaşamın nasıl başladığını da ortaya koyabilir.
Allí encontramos el helado mundo de Ceres.
İşte burada karşımıza Ceres'in buzlu dünyası çıkar.
Pero se sabe que Ceres es parecido a Europa, tal vez incluso tiene un océano subglacial.
Ama Ceres'in, Europa'ya benzediği biliniyor. Belki o da buzul-altı bir okyanusa sahiptir.
Estoy en el hotel Ceres Court.
Ceres Court Hotel'indeyim.
Ceres una vez estuvo cubierto de hielo.
Ceres bir zamanlar buzla kaplıydı.
Un día, Marte usará su poder para arrebatar el control de Ceres a la Tierra y la Tierra irá a la guerra para recuperarlo.
Günün birinde Mars, Ceres'in kontrolünü Dünya'dan çekip alma gücünü kullanacak ve Dünya da geri almak için savaşa gidecek.
No importa quién controle Ceres, nuestro hogar para ellos, siempre vamos a ser esclavos.
Ceres'i, evimizi kimin kontrol ettiğinin önemi yok. Onlar için her zaman köle olacağız.
En Ceres no hay leyes.
- Ceres'te yok.
Hallar a Julie Mao, si sigue en Ceres, detenerla, y enviarla a su casa.
Ceres'te yani hâlâ buradaysa Julie Mao'yu bulup evine gönder.
¿ Qué harás con tu pago adicional cuando llevemos este hielo a Ceres?
Pekâlâ! Bu buzu Ceres'e götürdüğümüzde ikramiye çekinle ne yapacaksın?
Su enorme tamaño es de 950 km y equivale a una cuarta parte de la masa de todos los asteroides del cinturón de asteroides.
Ceres güneş sistemindeki en büyük astroitdir. Bu 1200 km genişliğideki kaya, tüm astroit kuşağı kütlesinin tek başına dörtte birini teşkil eder.
Recientemente, los científicos lo han clasificado como un planeta enano.
Ceres'in tanımı yenilendi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]