Translate.vc / español → turco / Cita
Cita traducir turco
30,254 traducción paralela
La peor cita de la historia.
Şimdiye kadarki en kötü randevu.
Pusiste demasiada presión en esta cita.
Bu randevu için üstünde gereğinden fazla baskı vardı.
No, ¡ no era sólo una cita!
Ama bu öylesine bir randevu değildi!
Era "la" cita, y quería que fuera perfecta.
Bu "o" randevuydu ve harika olmasını istemiştim.
No entiendo por qué llevó un arma a la cita con Flanagan.
Anlamadığım şey şu, eğer Bardot, Flanagan ile çalışıyorsa buluşmaya neden silah getirdi?
No faltó a una sola cita de su enorme lista de compromisos.
Devasa etkinlik listesindeki tek bir maddeyi bile kaçırmadı.
No vas a invitarme a una cita o algo así, ¿ no?
Bana randevuya çıkmayı falan teklif etmeyeceksin, değil mi?
Fiona, necesito irme temprano tengo cita con el médico.
Fiona, doktor randevusu için biraz erken çıkmam gerek.
- Si querías una cita...
- Randevu istiyorsan...
Tengo una cita para comer en Nobu Malibú y ya llego tarde.
Nobu Malibu'da bir toplantı yemeğim var ve şimdiden geciktim.
Queremos saber cómo un Navy SEAL acaba con un ojo morado en una cita.
Bir deniz komandosunun gözü randevuda nasıl morarır bilmek istiyoruz.
Dos mil por cita.
Gecesi 2000 dolar.
Y estoy bastante seguro de que hubo más romanticismo en ese encuentro que en cualquier cita que hayas tenido en toda tu vida.
Orada bile hayatındaki tüm ilişkilerinden daha fazla romantizm olduğundan eminim.
Tiene una cita. O no.
Ateşli bir randevusu var. - Olmayabilir de.
Estamos en nuestra cita, ¿ recuerdas?
Hâlâ randevudayız, unuttun mu?
Técnicamente, esta sería nuestra primera cita, ¿ no?
Teknik olarak bu bizim ilk randevumuz oluyor, değil mi?
- ¿ Nuestra cita?
- Randevumuz için?
¿ Le cuentas a tu ex novio sobre la emboscada de la cita a ciegas?
Eski erkek arkadaşına, randevudan bahsetmek ister miydin?
Lina me hizo una encerrona con una cita a ciegas.
Lina randevu ayarlamış, ama haberim yoktu.
- Creó un perfil falso y programó una cita.
- Ne yaptı? - Benim adıma sahte bir hesap açıp... görüşme ayarlamış.
Cita con un niño
- Neyi? - Çocuğum varken çıkmayı.
Cita tus fuentes.
Kullandığın kaynakları da bildir.
Me lo enseñaste en nuestra primera cita.
İlk buluşmamızda izletmiştin.
Me encanta. ¡ Va a ser como si tuvierais una cita!
Bayıldım buna. Çıkıyor gibi olacaksınız.
Hemos tenido un incidente esta tarde durante la cita de juegos con Tom, que solía identificarse como...
Bugün Lily'nin oyun arkadaşı Tom'la bir sorun yaşadık. Kendisi eskiden Tina olarak biliniyormuş.
No es una cita para ti.
Senin için bir randevu değil.
Tengo una cita en el valle a las nueve.
Şehir dışında bir 9 : 00 randevum var.
Fui a encontrarme con Zelena para nuestra cita y encontré esto.
Zelena'yla buluşmaya gittiğimde bunu buldum.
Que fue testigo de su cita secreta última noche, él te ha invitado a la comisaría para hablar, y ahora estás leyendo en una mujer policía defrocked.
Dün gece gizli kaçamaklarına tanık oldun Yüzbaşı bunu konuşmak için seni merkeze davet etti şimdi de meslekten men edilmiş bir kadın polisle ilgili araştırma yapıyorsun.
Estamos debido a una cita muy pronto, Y pensé esperando mi momento aquí me ayudaría a poner en la mente del asesino de Rosalyn Graham.
Kısa bir süre sonra bir görüşmemiz var ve burada biraz zaman geçirip kendimi Rosalyn Graham'ın katilinin yerine koyabilirim diye düşündüm.
Cita a un correo electrónico de Hull diciendo que no le importaba sobre un parque que tendrían que arrasar.
Hull'un, buldozerle yıkmak zorunda kalacakları bir parkın umurunda olmadığını söyleyen e - mailinden bir alıntı yapmış.
¿ Te conté de mi primera cita con tu padre?
Sana babanla ilk randevumuzu anlatmış mıydım?
Ni siquiera sabía que era una cita hasta que dijo :
Bana şunu söyleyene kadar bunun randevu olduğunu anlamamıştım :
Sigues teniendo la vieja camioneta, la de nuestra primera cita.
Hala eski kamyoneti mi kullanıyorsun? Bu kamyonetle ilk randevumuza çıkmıştık.
¿ Tiene una cita?
Randevunuz var mı?
¿ Tenía él una cita cuando vino a mi casa para hostigar a mi esposa, mientras yo no estaba allí? Más de una vez.
Ben evde yokken eşimi rahatsız etmek için, üstelik birden fazla kez evime geldiğinde onun randevusu var mıydı?
¿ Hizo una cita cuando me siguió fuera de mi lugar de trabajo o para poner micrófonos en mi casa?
İşyeri çıkışımda beni takip ettiğinde veya evime böcek yerleştirdiğinde randevusu var mıydı?
Voy a ver si el Agente Hosty está disponible, sin cita previa.
Ajan Hosty randevusuz görüşebilir mi, bir bakayım.
- Ya sabes, esa cita.
- Şu randevuna hani?
Tiene cita en la peluquería.
Hepsinin kuaför randevusu var.
La primera tenía bien la cita de Longfellow, pero sin el nombre del autor. La quitó.
Birincisinde Longfellow alıntısı doğruydu ama Longfellow'a atıf yoktu, çöpe gitti.
La cuarta tenía el guion y el nombre de Longfellow, pero la cita no iba entre comillas. La quitó.
Dördüncüde tire ve Longfellow vardı, alıntı tırnak içinde değildi, çöpe gitti.
Voy a pedir una cita con su ginecólogo.
Jinekoloklarindan bir randevu ayarliycam..
Su cita de las once ha llegado.
11 : 00 randevunuz burda.
Ese 61 Impala es una cita cara.
61 İmpala'nın pahalı zevkleri var anlaşılan.
Tenemos cita para hacernos una pedicura a las nueve de la mañana.
Saat 9'da pedikür randevumuz var.
Hola. Lo siento, me he perdido la cita.
Randevunu kaçırdığım için kusura bakma.
Imagino que es una buena oportunidad para una primera cita, ¿ sabéis?
İlk randevumuz için iyi bir fırsat olur diye düşünüyorum.
Se siente raro saber que tuviste una cita.
GERÇEK BİR RANDEVU OLMASA BİLE BİLİYORUM.
Al parecer tenemos una cita, amigos! Es 2016, abuela. - ¿ Has leído "El Jilguero"?
İlham ne zaman gelecek hiçbir zaman bilemiyorsun.
No creas que será una cita.
Randevu gibi bir şey değil.