Translate.vc / español → turco / Civil
Civil traducir turco
5,107 traducción paralela
Rhesus resistió y estalló la guerra civil.
Rhesus onunla savaştı.. İç savaş patlak verdi.
 ¿ A llevar a ese pendejo civil a una escena de crimen?
O küçük sivil zibidiyi aktif bir suç mahaline nasıl sokarsın?
Anoche un transporte del gobierno Viajando a la vez y ruta con tráfico civil mínima fue secuestrado.
Dün gece, özel bir teslimat yapılırken zırhlı bir aracımız kaçırıldı.
El intendente sugiere que devolvamos una porción de las cosechas al granero civil.
İaşe zabiti, sivil ambarına ilave bölüştürme iadesi yapmamızı önerdi.
El Alcalde tiene otras cuatro horas antes de que realicemos nuestras amenazas de desobediencia civil, si él no cumple con nosotros...
Buluşmazsa sivil itaatsizlik eylemimizi uygulamak için başkanın 4 saati kaldı.
Los filipinos se encontraban en medio de una guerra civil.
Filipinler bir iç savaşın tam ortasındaydı.
- Tenemos un civil a la vista.
- Ateş hattında sivil var.
No estoy de servicio, civil.
Görev dışındayım, vatandaş. Atla hadi.
¿ Alguien quiere que me explique por qué nadie tiene ojos en ese civil?
Birisi bana o siville neden baş edemediğimizi açıklayabilir mi?
Quiero que todos los que nos ven se detengan a pensar qué implicaría una guerra civil.
Bunu izleyen herkesin durmasını istiyorum. İç savaşın ne anlama geldiğini bir düşünün.
No puedo enviar a una civil a la batalla solo para crear un efecto.
Sırf etki yaratsın diye eğitimsiz bir sivili savaşa sokamam. Burası Capitol değil.
Si bajas ese avión al espacio aéreo civil te derribarán.
Uçağı sivillerin bulunduğu alana çekmeye çalışırsan vurulacaksın. Buradakilere göre bir tehditsin Bill.
No vas a bajar al espacio aéreo civil.
- Sivil hava sahasında alçalamazsınız.
Estás al mando de una nave secuestrada y no la bajarás al espacio civil.
- Kaçırılmış uçağın kumandası sende. - Onu sivil hava sahasına indiremezsin.
No es el misil más avanzado del mercado, pero es capaz de derribar un avión civil.
Piyasadaki en gelişmiş SAM değil. Ama yine de, bir yolcu uçağını düşürmekten fazlasını yapabilir.
Digamos... un avión civil.
- Sivil uçağı demeliydim.
Señorita, yo, como la Guardia Civil :
Bayan, Sivil Savunma'nın da dediği gibi :
Que su padre es guardia civil, "quillo".
Kızın babası polis ulan!
Estaba acojonado, creía que estaba tras él, ejército, guardia civil...
Ödü bokuna karışmış herhalde. İspanya'daki bütün polisler peşinde sandı sanırım.
En cuanto veamos a dónde se dirigen, coordinamos con Guardia Civil, y los cogemos en tierra, ¿ eh?
Nereye gittiklerini anladığımız zaman Sivil Savunma orada yakalar onları.
Tenemos el punto localizado. Los efectivos de la Guardia Civil llegarán en 15 minutos.
Sivil Savunma 15 dakikaya orada olur.
Un civil que protege a los autobots hackeó uno de tus minidrones.
Autobotlara yataklık eden bir sivil, mini sondalardan birinin sistemine girdi.
Acompañando a su avanzada bombardeo masivo sin ningún tipo de distinción entre combatientes... y la población civil.
Onlar, sivil halk ve askerler arasında ayrım yapmadan büyük bombalarıyla birlikte ilerliyorlardı.
No hay salida fue ofrecido a la población civil que deseen salir de las ciudades y aldeas bombardeadas.
Bombalanmış köy ve şehirlerden kurtulmak isteyen siviller için artık kurtuluş yolu yoktu.
No se permite personal civil en esta área.
Burada ne işin var? Sivillerin hücre bloğuna girmesi yasak.
Al siguiente día... Fuiste al registro civil para casarte. Pero el chico no apareció.
Sonraki gün, nikah salonuna gittin ama çocuk gelmedi değil mi?
Fui al registro civil...
Nikâh salonundaydım.
- ¿ Fuiste al registro civil?
- Nikâh salonuna geldin mi?
En el 93, durante el Terror, la Convención produjo : el Código Civil, el nuevo calendario, el sistema decimal, La victoria de Hitler sobre los niños.
1993'te terör boyunca Medeni Kanun sözleşmesi üretildi yeni takvim, ondalık sistem Hitler'in zaferi, çocuklar.
Para bombardear un edificio civil.
Sivil bir binayı bombalama planı.
No, pero no puedo discutir su estado civil o paternal porque si lo hago, mi páncreas va a explotar.
Yok, ben onun evlilik ve ebeveynlik durumunu tartışamam çünkü tartışırsam pankreasım infilak eder.
Gatos y tú, La historia ilustrada de los gatos, Gatos heróicos, Gatos en la Guerra Civil.
Kediler ve Siz, Kedilerin Resimli Tarihi, Kahraman Kediler, İç Savaşın Büyük Kedileri.
Digo, incluso deberías nombrarla en una audiencia civil.
Böyle bir şey olsa bile onun da kendini savunmaya hakkı var.
¿ No puede un civil sacrificar su vida?
Sence siviller hayatını feda edemez mi?
Debo haber hecho 1000 de esos en el Cuerpo de Conservación Civil.
Sivil Koruma Birliği'nde onlardan 1000 tane falan yapmışımdır.
Tus padres fueron asesinados durante una Guerra Civil.
Ailen İç Savaş sırasında öldürülmüş.
En 1983, una brutal guerra civil se desató en Sudán entre el norte y el sur a causa de la religión y los recursos dejando aldeas destruidas por el ejército y las milicias del norte.
1983'te Sudan'da kuzey ve güney arasında din ve kaynaklar konusunda çıkan iç savaşta terk edilen köyler kuzey hükümeti orduları ve milisler tarafından tahrip edildi.
Mataron a mis padres en la guerra civil, y mis hermanas fueron hechas esclavas.
Annem, babam Sudan'daki iç savaşta öldürüldü ve kız kardeşlerim de köle olarak alındılar.
Bueno, digamos que estas en la cena, y hay un rifle de la Guerra civil que no ha sido disparado en cien años,
Yemektesin ve hemen yanında İç Savaş'tan kalma 100 yıldır ateşlenmemiş bir tüfek var.
Ahora soy un civil y si no quieren nada más, me gustaría irme.
Şuan tamamen sivilim, başka bir şey yoksa, gitmek istiyorum.
¿ Entonces te gusta la vida como civil?
Sivil hayat iyi gidiyor demek?
Ya veras cuando haga un arresto civil a esos adolescentes con una maldita escopeta.
Siktiğimin pompalısıyla bir genci yakaladığımda öyle mal gibi bakacaksın.
Si nos encontramos de nuevo, me pondre ropa de civil.
Yeniden buluşursak sivil kıyafet giy.
Tenía miedo que Walczak lo vendiera a un civil.
Walczak'ın sivil birisini göndereceğinden korkmuştum.
Los Sovieticos estan evacuando a su personal civil.
Sovyetler, sivil çalışanlarını tahliye ediyor.
Podría estar relacionado con la guerra civil.
İç Savaş ile alakalı olabilir.
Temen que llegue a guerra civil.
İç savaş çıkmasından korkuyorlar.
Incluso sostiene que el gobierno municipal ha violado la ley civil.
İdare'nin ayrıca... Medeni Kanun'u ihlal ettiğini öne sürüyor.
- Civil, no criminal.
- Hukuk kuralları içerisinde, suç değil.
Usted había entregado su arma y su placa y era a todos los efectos un civil amenazado.
Silahını, rozetini bırakmanın tüm amacı ve gayesi tehlikedeki bir sivil içindi.
Como civil, no está sujeta a la misma normativa federal que los miembros de las fuerzas de la ley, así que voy a pasar su caso al despacho del fiscal.
Bir sivil olarak kanuni yaptırım uygulanan yeminli kişilerle aynı federal duruma düşmediğinizden sizin dosyanızı başsavcının ofisine yollayacağım.