Translate.vc / español → turco / Cloro
Cloro traducir turco
453 traducción paralela
Obviamente nunca oyó hablar del cloro de cobalto G.
Açıkcası siz cobalt chlorium G'yi hiç duymamışsınız.
Si coge 50 bombas H y las cubre con cloro de cobalto G., cuando explotan, producen el velo del Día del Juicio Final.
Eğer 50 tane hidrojen bombasını alır cobalt chlorium G ile kaplarsanız, patladığı zaman, mahşer günü etkisi yapacaktır.
Cobalto de cloro G...
Kobalt Chlorium G...
Ya los hemos tratado con formalina y con cloro.
Onları kaynatmaya gerek yok. Zaten süngertaşıyla temizleyip formaline batırdık.
El cloro y el amoniaco causan una violenta transformación de la materia.
Klor ve amonyak doğada çok şiddetli bir tepkimeye giren maddelerdir.
Para concluir... el cloro y el amoniaco son instrumentos bélicos, y sabemos...
Sonuç olarak... Klor ve amonyak bizim silahlarımızdır, ve bilindiği gibi...
Le habéis echado mucho cloro.
Fazla klorlu.
Alguien se ha equivocado y ha mezclado cloro y amoníaco.
- Birisi küçük bir hata yapmış... ve biraz amonyak ve kloru bir araya koymuş.
Solamente hay una sustancia capaz de enverdecer al cobre... y blanquear a los canarios - el gas de cloro.
Sadece bir tek madde bakırı yeşile çevirir ve kanaryaları da beyaza. Klor gazı.
El acido sulfúrico expuesto al agua salada... produce gas de cloro.
Sülfürik asit, tuzlu suya tutulunca, klor gazı üretir.
El agua se mezclo con el acido, produciendo gas de cloro.
Deniz suyu akü asidiyle karışınca klor gazı üretti.
Pero no es normal encontrar agua fresca sin cloro.
Ama tatlı suydu, klorin yoktu.
Sin embargo cuando le comenté del agua sin cloro cuando le dije que pudo haber sido un homicidio, ¿ sabe qué hizo usted? Apagó la radio.
Ancak, ben size havuzun kenarındaki sudan bahsedince belki Eric öldürülmüştür deyince radyoyu tamamen kapattınız.
¿ Pusiste cloro en la pileta?
Kloru havuza döktün mü?
Hidrato de cloro.
Klor Hidrat.
Es que no esperábamos encontrar nitrato de cloro.
Şey, aslında, efendim, klor hidrat bulmayı beklemiyorduk.
Cloro gaseoso,
Klor gazı.
No hemos podido conseguir el veneno así que le pedí cloro, pero se está poniendo muy nervioso.
Zehir bulmak sorun oldu bu yüzden beyazlatıcıyı denedim ama yürürken hırıldanmaya başladı.
Ponen mucho cloro y tengo los ojos sensibles.
Çok klor koyuyorlar. Gözlerim hassas.
Las vetas son de un producto de limpieza y contienen cloro.
Temizlikçinin kullandığı bir temizlik maddesinden gelmeymiş.
¿ Qué tal un poco de cloro?
Çamaşır suyuna ne dersin?
Y se me acabó el cloro.
Evet ve klordan arınmış durumdayım.
Yo tuve una fiebre de 43 grados y ella lavó mi cabello con cloro.
Benim 43 derece ateşim çıktı. Ama sadece saçımın rengini açtı.
Eso fue porque su madre siempre le decía, "Cloro para la calentura, cria un castor."
Çünkü annesi ona hep, "Üşütünce rengini aç, kızın sürtük olsun." demiş.
Bueno, después de darle su comida a Seven. Le voy a lavar el cabello con cloro.
Yedi'ye yemek verdikten sonra saçının rengini açarım.
Luego empiezan a tontear con los hombres y pronto apestan como hongos podridos... como una piscina con exceso de cloro, como una especie de fiesta de retiro de atunes.
Erkeklerin etrafında dolanmaya başladıkları anda... çürük mantar gibi kokmaya başlarlar. Tıpkı fazla klorlanmış yüzme havuzu gibi. Tıpkı orkinosların emeklilik partisi gibi.
Ojalá no tenga que echar mucho cloro.
Umarım fazla klor koymazsın.
- Casi pude oler el cloro.
- Zaferin kokusunu alıyorum.
Amoniaco, cloro, cloruro de potasio.
Amonyak, Klorin ve Potasyum Klorür.
Esta niña le dijo que usase cloro para erradicar los dinoflagelados de la piscina.
Bu çocuk, ona, havuzdaki pisliklerden kurtulması için klor kullanmasını önermiş.
Un instante... soy un niño en el tiovivo pensando qué azul es el cielo... y al siguiente estoy aprendiendo a convertir cloro en bombas.
Bir dakika önce, atlı karıncaya binen, gökteki maviliğe kafasını takmış bir çocukken birden nasıl bomba yapılacağını öğrenmeye başladım.
La mató con cloro en 1919.
Kızı 1919'da klorla öldürmüş.
Vaya, hay demasiado cloro en esa piscina de genes.
Gen havuzunda klor biraz fazla kaçmış.
Papá, debes ponerle cloro al agua a diario para mantenerla limpia.
Baba, havuzu temiz tutmak için içine her gün klor dökmelisin.
Cloro, ¿ no?
Klor, öyle mi?
Tenía el pelo decolorado por el cloro y los ojos verdes, y para mejorar sus tiempos se había afeitado las piernas y los brazos.
Klorla rengi açılmış saçları ve yeşil gözleri vardı. Ve daha hızlı yüzebilmek için kol ve bacaklarındaki kılları tıraş ederdi.
Envenenamiento con cloro.
Klor gazı zehirlenmesi.
Dijeron que le puse demasiado cloro a la pileta.
Havuza çok fazla klor koyuyormuşum.
400 de potasio de cloro en mi gota a gota.
Damardan vereceğiniz 400 ünite potasyum klorid bu işi çözer.
Llama al juez en Rhode Island o donde sea y... ... pregunta si tenía cloro en sus pulmones.
Şu Newport'daki adli tabibi arayıp akciğerindeki klor miktarını sor.
¿ Se puede beber cloro si se diluye?
Sulandırarak çamaşır suyu içmek emniyetli mi?
- Esto sabe a cloro.
- Bunun tadı çamaşır suyu gibi.
El oxígeno es un gas corrosivo, de la misma familia que el fluoruro y cloro el ácido hidroclórico y hidrofluórico.
Oksijen, flüorin veya klorin gibi korozyona sebep olur. Hidroklorik asit.
En el pasado, se solía hervir el agua... de 3 a 5 minutos... para eliminar el cloro o el nitrógeno.
Eskiden suyu 3-5 dakika kaynatırlardı klor ve nitrojenden kurtulmak için.
¡ El olor del cloro en un hombre!
Bir erkekte klor kokusu aldım mı, dayanamam!
... dejó un residuo de cloro de potasio amónico.
... geriye amonyum oksalat potasyum perklorür kalıntıları bırakmış.
Escribió su nombre con marcador en todos sus sostenes y bragas y mamá los encontró y quitó todos los "Kevin" con cloro.
Onun ismini sütyen ve külotlarına keçeli kalemle yazdı. Annem onları buldu ve bütün Kevin'leri çamaşır suyuyla çıkardı.
Pero... el cloro.
Ama klor.
Y allí le administraban esas dolorosas inhalaciones de cloro.
Dr. Krger veremi tedavi edeceğini söyleyerek ona sürekli olarak klor solutmuş.
y le dio su última y fatal dosis de cloro.
Hastahanenin arkasına sürüklemiş ve orada ölümcül son dozu vermiş.
¿ No huele a... cloro?
Klor kokuyor.