Translate.vc / español → turco / Con
Con traducir turco
1,604,391 traducción paralela
Si algo sale mal, ¿ qué pasará con Min-woo?
İşler ters giderse Min-woo'ya ne olacak?
No hay que meterse con los ricos.
Pis zenginlere bulaşmayız.
Diviértete con tu papá hoy.
Bugün babanla eğlen.
Lo que importa es mi cita con Min-woo.
Önemli olan Min-woo ile olan randevum.
Papi no está enfadado con Min-woo.
Baba, Min-woo'ya kızgın değil.
Bueno, la establecí con un reloj.
Şey, ben saat olarak kuruyorum.
Entonces, un hombre con un tatuaje en el brazo se llevó a Min-woo y alguien más te lastimó a ti.
Yani kolunda dövmesi olan bir adam Min-woo'yu kaçırdı ve başka birisi seni yaraladı.
¡ Pagó con tarjeta de crédito!
Kredi kartıyla ödedi!
Min-woo con sonrisa de ángel
Min-woo melek gibi gülümsüyor.
Por ahora no es nada grave, pero si sigues con esto, podría ser peligroso.
Şu an çok ciddi değil ama devam edersen tehlikeli olabilir.
El sueño lúcido es tuyo, o sea que puedes salir de él con facilidad.
Berrak rüya senin rüyan, yani kolayca o rüyadan çıkabilirsin.
No puedes salir con solo apretar el botón.
Öyle zile basarak çıkamazsın.
El presidente Cho anda con su secretaria y el guardia principal.
Başkan Cho, sekreteri ve güvenlik amiriyle arabada oluyor.
Y luego los sigue un auto con más guardias.
Sonra daha çok korumayla bir araba arkalarından gidiyor.
Te dejaré ir si terminas con esto ahora.
Beni hemen bırakırsan seni bağışlayacağım!
Si la lista tiene que ver con Min-woo, el culpable también debe estar en ella.
Listenin Min-woo'yla ilgisi varsa suçlu da listede olmalı.
Escúchame con atención y no enloquezcas.
Beni dikkatlice dinle ve panikleme.
Me dijo que Kyung-hwan se fue con Min-woo.
Min-woo'yla birlikte kaçtı.
Gracias a ti, encontré una forma de hablar con ese desgraciado de mierda.
Senin sayende, o herifle görüşmenin bir yolunu buldum.
¡ No te saldrás con la tuya!
Başaramayacaksın!
Escapé con él esa noche.
O gece onunla kaçtım.
Hasta que un día, un terapeuta muy talentoso me llevó a Casa Gallardo, y me hizo ver diapositivas por fuera y por dentro de las botas con elegancia y clase.
Taki bir gün, çok yetenekli bir therapist Beni alıp Casa Gallardo'ya götürüp uzun botları ile koltukdan kayana kadar. Zarif ve klass.
Ese bebé salió de Erica con elegancia y clase, al igual que el Doctor Weem en ese lugar con botas mexicano.
O bebek Erica'nın içinden kayıp çıktı Zarif ve klass. Dr. Weem Meksika botlarındaki gibi.
Bueno, se despertará con el trasero hacia arriba. No te preocupes, todo esta controlado
Merak etmeyin, hepsini hallettim.
Tendré que hablar con Tood, el esta manejando.
BU konuda Todd ile konuşmalıyım o sürüyor.
♪ Con su trasero embarazado en ese lugar ♪
♪ Hamile kıçını oradan kurtarırsın ♪
Encontré un excedente del ejército, la tieda y yo nos enganchamos con uno de estos pequeños chicos malos ahora, Jasper, esto es lo que se llama un contador Geiger o un Gizzy Kizzy.
Orku malzemeleri satan bir yer buldum ve bu yaramaz çocuklardan birini aldım, Jasper, sen buna bir Geiger sayıcı, yada Gizzy kizzy diyebilirsin
Con pleno respeto y efecto inmediato.
Tamamen saygılı bir şekilde.
Y entonces Todd lo atropello con su coche y le aplasto todas las tripas, y de alguna manera el tipo consigio meterlas de nuevo. ¿ Si?
Tamam?
Tengo algo de experiencia, con barcos. ¿ Alguien sabe como conducir un barco?
biraz tecrübem var, ah, botlar... başka bot kullanmayı bilen var mı?
Oye, ¿ te importa si tengo algunas pequeñas palabras con ella?
Hey, onunla biraz konuşabilir miyim?
Tandy, ¿ podemos terminar con esto?
Tandy, artık bitirebilir miyiz?
Puedo al cien por ciento, absolutamete, positivamnete, con absoluta y ninguna reserva, les aseguro, positivamnete... este es sólo el comienzo.
Ben yüzde yüz, kesinlikle, pozitif ve hiç bir şeyi rezarvasyona bırakmayacağız bu yeni bir başlagıç.
No arruinaré la noche con un discurso aburrido sobre el año increíble que tuvimos, con la inclusión de J-Bak Investments entre las cinco principales empresas financieras globales.
Bu geceyi, J-Bak Yatırım olarak ne kadar başarılı bir yıl geçirdiğimiz ve dünya çapında nasıl da ilk beş finans şirketi arasına girdiğimiz hakkında sıkıcı bir konuşma yaparak mahvetmeyeceğim.
Tenía un buen presentimiento con él.
Bu adamı görür görmez sevmiştim.
Con gusto, J-Bak.
İsterim J-Bak.
Con un arma.
Bize silah lazım.
Elegimos no tanto lo que nos pasa sino cómo lidiamos con eso.
Seçimimiz ne olacağından çok olaylarla nasıl başa çıktığımız üzerine.
Aunque ningún sensate con dos dedos de frente iría a un evento público como tu discurso sin antes tomar un bloqueador... Fuimos.
Yarım akıllı bir duyusal bile halka açık bir toplantıya önleyici almadan gitmez gerçi, ama yine de geldik.
Sé que tienes cosas importantes que decirme, pero te pido que esperes. Sé que el futuro de nuestro matrimonio es incierto, pero eso no es nada comparado con tu seguridad.
Benimle önemli konular konuşmak istiyordun biliyorum, ama senden beklemeni istiyorum, evliliğimizin geleceği sallantıda, onu da anlıyorum, ama güvenliğinle kıyaslandığında bu küçük bir şey.
¿ Con cuántos sensates te conectas?
Kaç duyusalla bağlantıdasın?
Porque tus dos hombres tratan con delincuentes.
Hayatındaki her iki erkek de suçlularla bağlantılı.
Yo acabaré con tu sufrimiento.
İzin ver de acılarını dindireyim.
Señor secretario, con el presidente.
Bay Bakan. Bana Başkan'ı bağlayın.
No puedo dejar que se salgan con la suya sin pasarlo al único abogado que sé que le importa para seguirlo.
Bu davayı sonunu görebilecek kadar umursayan bir avukata devretmeden elimden çıkarıp bu işten sıyrılmalarına izin veremem.
Si el bufete está asociado con ese caso, perderemos a un gran cliente.
Şirketimiz bu davayla ilişkilendirilirse büyük bir müvekkilimizi kaybederiz.
Tu madre dice que hizo arreglos con un fotógrafo, pero tú cancelaste.
- Annen fotoğrafçı ayarladığını söylemişti. Ama sen iptal etmişsin.
Igual que con el florista.
Çiçekçiyi de aynı şekilde.
Acabo de hablar con su cliente. No presentó la solicitud de desestimación.
Şimdi bir müvekkil aradı dava düşürme talebini doldurmamış.
- No has resuelto nada con ella. - Esto no tiene que ver con Tara.
Seni asıl kızdıran şey Tara ve hala onunla yüzleşmemiş olmak.
Estoy furioso con él, Mike está furioso.
Dur sana hatırlatayım. Beni epey sinirlendirdi. Mike'ı da epey sinirlendirdi.