Translate.vc / español → turco / Cordón
Cordón traducir turco
1,287 traducción paralela
Es una continua serie de pequeñas tragedias lo que lleva a un hombre al manicomio no es por la muerte de su amor sino por el cordón que se desata sin remisión.
Ufak trajedilerin bir silsilesidir Bir adamı tımarhaneye yollayan. Sevgilisinin ölümü değildir
con cada cordón que se rompe de los cientos de cordones rotos un hombre una mujer una cosa entra en el manicomio.
Daha evvel yüzlerce ayakkabı bağcığı kopmuştur Fakat her kopan bağcıkta Bir adam, bir kadın, bir şey
No es el cordón. Mírate el pie.
Kordonuna değil ayağına bak.
Con cada contracción... apretó el cordón umbilical alrededor de su cuello. Quedó atrapada.
Her bir kasılmayla göbek bağı boynuna dolandı.
Veo una compañía que le cortó el cordón umbilical a la Tierra por sus materias primas, y saca materias primas de las que ya fueron extraídas, usándolas una y otra vez, e impulsando ese proceso con energía renovable.
Bir şirket görüyorum göbek bağını yeryüzüne sokmuş hammaddeler için zaten çıkarılmış hammaddeleri alan ve onları tekrar tekrar kullanan bu işlemi yenilenebilir enerji ile yapan. Planımız bu
como un cordón de zapatos en el cielo y el idiota de Bobby se va.
Sonra hortumu gördük, gökyüzünde ayakkabı bağı gibiydi.
Capitán, el cordón del paracaídas estaba alterado.
Kaptan, çocuğun paraşütündeki açma ipi oldukça hasarlıydı.
Además, no hay manera de que un honbre de su estatura... pudiera haber alcanzado el cordón para bajar las persianas.
Artı, O uzunlukta ki bir adamın... perdeye uzanıp da indirmesi mümkün değil.
Hemos establecido un cordón de seguridad de 20 millas alrededor de La Estaca.
Stick'in çevresinde 20 millik bir kordon oluşturuyoruz.
Separando cordón umbilical principal.
Bağlantı tamamlandı. Ayrılıyoruz.
¿ Conservas su cordón umbilical?
Göbek bağını mı sakladın?
¿ Quieres cortar el cordón, papá?
- KOrdonu kesmak ister misin, Baba? - Evet.
- Me estoy atando el cordón, déjame en paz.
- My ayakkabılarını bağlayan Ben, bana bir mola verin.
Ése es el cordón umbilical, gordo imbécil.
O göbek kordonu, şişman Albert.
Yo usaría una carga de embudo con un cordón de detonación.
Ben olsam kablolu patlayıcı kullanırdım.
Se me rompió el cordón del zapato esta mañana.
Bu sabah ayakkabımın ipi koptu.
Hijo mío, llegó el momento de cortarme el cordón de la cabeza y terminar con mi vida.
Oğlum, baş ipimi kesmemin ve hayatımı sonlandırmamın vakti geldi.
Sólo nos mantiene unidos a ella... el doloroso cordón umbilical de la memoria.
Bizi ona bağlayan tek şey hafıza denen... acı dolu göbek bağıdır.
Nunca se debe romper el cordón umbilical con la infancia, ¿ verdad?
Çocukluğumuzla olan bağlarımızı asla koparmamalıyız. - Değil mi, efendim?
Esto... es un cordón.
Bu... Kaldırım... Kaldırım.
Cordón, esquina, obstáculo.
Kaldırım, köşe, engel.
¡ Cordón!
Kaldırım.
Cordón.
Kaldırım.
Quill, detente. 3, 2, 1, cordón.
Quill dur. 3,2,1 kaldırım.
Formaremos un cordón hasta su llegada. Cheung
Siz gelmeden onları engelleyeceğim Zhang Zhi Heng.
Preparen el cordón.
Telsiz hattını kesmek için hazır olun.
¿ Estás listo para cortar el cordón umbilical?
Göbek bağını kesmeye hazır mısın?
- ¿ El cordón umbilical?
- Göbek bağı mı?
no me llevó mucho tiempo tras varios intentos, ocurrió con la suavidad de un cordón roto arrastré la trucha de 19 pulgadas hasta los guijarros
Birkaç denemeden sonra ayakkabı bağcığımda bir şeyler hissettim. 45 santimetrelik alabalık taşların üzerinde yatıyordu.
El cordón de tu zapato.
Bağcığın.
Si quieres una operación que le sirva... debe ser una para cortarle ese cordón.
Anne, eğer ona faydası dokunacak bir şey yapmak istiyorsan onun iplerini elinden bırakmalısın.
Hace cinco años, cuando nació mi hijo guardamos la sangre de su cordón umbilical.
5 yıl önce oğlum doğduğunda onun kök hücresini koruduk.
¿ Cómo pudo Marcy destruir la sangre del cordón umbilical?
Ama Marcy nasıl kan iliğini imha eder?
El cordón umbilical contiene ADN del feto.
Göbek bağında cenin DNA'sı vardır.
Bien, no es inaudito. Tener un bebe, conseguir células madre de la sangre del cordón.
Oh bu biraz..., bebek yap, göbek bağındaki kanı al gibi.
- ¿ Quieren cortar el cordón umbilical?
- Göbek bağını kesmek ister misiniz? - Tamam.
- ¿ Quieren cortar el cordón umbilical?
- Göbek bağını kesmek ister misiniz?
Me estoy quitando el cordón.
Ve bu şeriti buradan çıkartıyorum.
Quiero un cordón en ese campo las 24 horas.
Bu alan 24 saat askeri kordonda tutulacak.
- Sí, cuidado con el cordón.
- Evet, kaldırıma dikkat et.
Vete a los bolos, siéntate en el cordón, me da igual.
Bowling oynamaya gidebilir, kaldırım kenarında öylece oturabilirdin de. Umurumda değil.
"Cordón de zapato desatado"
Çözülmüş bağcık.
¡ Te sacaré los intestinos y las usaré para hacer un cordón!
Bununla bağırsaklarınızı ve çekip kemer yaptırmak istemiyorsanız!
¿ Algo anda mal? Alguien tiró del cordón de emergencia.
- Birisi acil durum ipini çekti.
Oiga señor, no puede tirar del cordón de emergencia y saltar del tren.
Hey, bayım, öyle acil durum ipini çekip trenden atlayamazsınız.
En estos momentos estoy observando el cordón mas largo de la historia.
Şu an sanırım şimdiye kadarki en uzun insan kuyruğuna tanıklık ediyoruz.
No lo estaría si tuviese un cordón.
Bir bağcığım olsaydı, bunu yapmam gerekmezdi!
Te ataré el cordón.
Bagin çözülmüs.
O un camerino o un cordón de terciopelo en una de las filas.
- Bir loca gibi mi?
Dile a la PTU que prepare el cordón y evacue a los residentes.
Civardaki evleri boşaltın.
Es el cordón umbilical.
- O göbek bağı.