Translate.vc / español → turco / Davis
Davis traducir turco
4,971 traducción paralela
Hasta ahora no hay una conexión entre él y Davis.
Şimdiye kadar onunla Davis arasında bir bağlantı bulamadık.
El médico forense no pudo decirlo con exactitud pero sugirió que las heridas podían ser consistentes con el tipo de herramientas y partes de maquinaria halladas en la camioneta de Davis.
Adli tabip kesin konuşamıyor ama bu yaraların Davis'in aracında bulunan aletlerle ve makine parçalarıyla uyumlu olabileceğini söylüyor.
- Pero también encontraron cantidades de aceite y grasa en las heridas lo cual corrobora la historia de Davis de un atropello y fuga.
Ama yaralarda önemli miktarda yağ ve kumda buldular, ki bu da Davis'in vur kaç hikayesini destekliyor.
Sí, pero el ADN y la sangre de la víctima estaban por todas partes sobre la ropa de Davis, dentro de la camioneta.
Doğru ama kurbanın DNA'sı ve kanı Davis'in kıyafetlerinin her yerinde ve aracının içinde.
Sí, o cuando lo asesinó. Davis tiene dos cargos... -... de asalto agravados.
Evet, ya da onu öldürdüğü için, Davis'in iki ağır saldırı vakası var.
Alguien reportó un accidente 20 minutos antes de que arrestaran a Davis.
Davis tutuklanmadan 20 dakika önce biri kazayı haber vermiş.
Davis fue hallado con un hombre muerto en su camioneta.
Davis minibüsünde bir cesetle yakalandı.
Es es casi imposible identificar a Davis como la persona que llamó, así que...
Bu... Bu Davis'i arayan kişi olmaktan çıkardı gibi bir şey, bu yüzden..
En un sorprendente giro de los eventos un testigo se presentó hoy y acabó con el caso de la fiscalía contra Clinton Davis.
Olaylar şaşırtıcı bir biçimde gelişti, bugün bir şahit çıktı ve savcılığın Clinton Davis'e açtığı davayı sonlandırdı.
Parece ser que Clinton Davis no fue el único buen samaritano en este juicio.
Görünüşe göre bu davadaki tek iyiliksever Clinton Davis değilmiş.
¿ Sr. Davis?
Bay Davis?
¿ Y si Ackerman se cruzó corriendo delante del auto porque trataba de escaparse de Davis, quien estaba en proceso de torturarlo?
Ya Ackerman Davis'in işkencesinden kaçarken bir aracın yoluna çıktıysa?
LISTA DE CASOS PROBABLEMENTE CONECTADOS
CLINTON DAVIS : BAĞLANTILI OLABİLECEĞİ DAVALAR LİSTESİ YAZDIR
Davis.
Davis.
Clinton Davis.
Clinton Davis.
Estos son homicidios no resueltos que Kanon cree que coincide con el modus operandi de Davis.
Kanon'a göre, bunlar Davis'in cinayet tarzına uyan çözülmemiş cinayetler.
¿ El modus operandi de Davis?
Davis'in cinayet tarzı mı?
Davis era inocente.
Dav... Davis masumdu.
Primero arruinas el caso Davis, casi pierdes tu licencia ¿ y ahora qué?
Önce Davis davasını mahvettin neredeyse kendini barodan kovduruyordun, şimdi de bu mu?
El primero tuvo lugar hace ocho meses después que la familia de Davis fue torturada con herramientas similares.
İlki, Davis'in ailesi benzer aletlerle işkenceye uğradıktan 8 ay sonra vuku buldu.
El tipo obligó a Davis a mirar toda la maldita cosa.
Adam her şeyi Davis'e izletti.
Bien, entonces tú dices que la única razón por la qué Ackerman se te cruzó en la calle fue porque Davis lo venía persiguiendo.
Tamam, diyorsun ki Ackerman'ın caddeye çıkmasının tek nedeni Davis'in onu takip etmesi.
¿ Y después que tú te fuiste, Davis finalizó el trabajo?
Sen gittikten sonra Davis işini bitirdi.
Davis no puede volver a ser enjuiciado por lo de Ackerman pero si puedo obtener evidencia de que él que él mató a esos otros tipos puedo conseguir un trato para ambos.
Davis Ackerman için yeniden yargılanamaz ama diğer adamları öldürdüğüne dair bir delil bulursam ikimiz için de bir anlaşma sağlayabilirim.
Nos vemos luego, Davis.
Sonra görüşürüz Davis.
Clinton Davis lo hizo.
Clinton Davis yaptı.
Bueno, Davis debió haberlo colocado ahí.
Oraya Davis koymuş olmalı.
Si yo hubiera matado a Ackerman ¿ por qué no aproveché a crucificar a Davis en corte cuando tuve oportunidad?
Ackerman'ı öldürdüysem neden fırsatım varken Davis'i mahkemede çarmıha germedim?
Davis se guardó la tarjeta de identificación de todas sus víctimas.
Davis tüm maktullerin kimliklerini saklamış.
- ¿ Me oíste, Davis?
- Beni duyuyor musun Davis?
¿ Davis?
Davis?
Davis, ¿ qué...?
Davis, ne...?
¿ Dónde estás, Davis?
Neredesin Davis?
¡ Davis! ¡ Oye!
Davis!
- ¡ Davis va a matar a mi esposa!
- Davis karımı öldürecek.
Esta carta te puede parecer poco convencional pero así es David.
Bayan Helen Davis Kabul Bürosu Georgia Üniversitesi Athens, GA 30701 ama David'e böylesi yakışır.
Comandante Davis, ha violado su plan de vuelo.
Binbaşı Davis, uçuş planınızı ihlal ediyorsunuz.
Unidad Uno-Davis responde. Código tres.
Devriye 1 David yanıt veriyor.
- si eres Sammy Davis Junior.
- Eğer siz Sammy Davis Junior'sanız tabi.
Mira esto, dos de ellos aqui y ninguno de ellos sabe quien es Sammy Davis Junior.
Şunlara bak, şu ikisine ikisi de Sammy Davis Junior'ı tanımıyor.
Byron Davis, la policia de Chicago.
Chicago Polis Departmanı'ndan Byron Davis.
¿ Por que resolver Davis todos sus casos con las bragas?
Davis tüm bu olayları neden kadın iç çamaşırlarıyla çözüyor?
¡ No está aquí, Davis!
Burada değil, Davis!
Mi nombre es Carrie Davis.
İsmim Carrie Davis.
- Davis, ¿ estás bien?
- Davis iyi misin?
Davis, quédate conmigo, quédate al parejo.
Davis, benimle beraber soldan, hizada kal.
Davis, crúzalo.
Davis, geç onu.
Davis, ¡ está alineándose! ¡ Fuego!
- Davis, topu doğrultuyor!
¡ Dispara al hijo de perra! ¡ Él está alineándose con Roy!
Vur şu orospu çocuğunu, Davis'e doğrulttu!
- Soy la agente Davis.
Ben memur Davis.
- Gordon a Davis. - Un momento.
- Gordon'dan Devis'e.