Translate.vc / español → turco / Demandé
Demandé traducir turco
225 traducción paralela
Sí, lo demandé por dañar mi mano en su rostro.
Evet, onun yüzüne vururken elimi incittiğim için dava ettim.
Demandé al constructor.
Mimarı dava edeceğim. Sana söylemiş miydim?
Director Skinner, ¿ recuerda que no lo demandé cuando hallé un escorpión en mi compota de manzanas?
Müdür Skinner, elma püremde akrep bulduğumda dava açmadığımı hatırlıyor musunuz?
¡ Tuvo suerte que no los demandé la otra vez!
Geçen sefer açmadığım için dua et.
Trabajo en otro bufete, pero... demandé a Cole y Nieber, por principio.
Şimdi başka bir avukatlık firmasında çalışıyorum ama Cole ve Nieber'i, prensip dışı davranmaktan dava ettim.
Demandé por un millón de dólares a nombre de el Sr. Jim Shorts! Sí, toda la ciudad lo comenta.
- Evet, her yerde konuşuluyor.
Ya les demandé por ello.
Onlara açtığım dava devam ediyor.
Pero no creo que demande una fiesta de linchamiento. Creo que todos deberíamos respirar hondo.
- Ama linç edilme partisi olmasın, derin bir nefes alalım
Déjala que nos demande y veamos qué saca.
Kolaysa, ondan sonra iftira davası açmaya kalksın.
Señorita, he venido aquí para que su jefe demande a ese policía... por robarme las manzanas.
Bakýn bayan, buraya patronunuzun bu polise elmalarýmý çaldýđý için... dava açmasý amacýyla geldim.
Que nos demande si se atreve.
Cesareti varsa dava etsin.
Omar, quiero que los demande.
Omar, onları dava etmeni istiyorum.
No queremos que nos demande.
Charley'nin bizi dava etmesini istemeyiz.
Tal vez nos demande.
Belki de bizi ihbar ettiler.
Howard siente que estás harto de los típicos romances... y que buscas una compañera tranquila que no te demande nada.
Howard olağan ilişkilerden bıktığını sakin ve basit bir ilişki aradığını düşünüyor.
Este tribunal demande más que un testimonio de último momento fabricado por una causa perdida.
Bu mahkeme bir son dakika tanıklığından daha fazlasını talep eder. Kayıp bir dava için üretildi.
Aunque consigas que no me demande, hablará.
Dava açmasını engellediğini kabul edelim. Konuşmasını engelleyemezsin.
Entoncés demande sus derechos.
Haklarını talep etmelisin.
Tal vez demande a la United Fruit Company.
Birleşik Meyve Şirketi'ni dava etmeye hazırlanıyoruz.
Y cuando yo te demande por espiarme...
Seni özel hayata tecavüzden dava edeceğim.
Yo le dije : " Walter, deja que el gobierno nos demande.
Dedim ki : " Walter bırakalım da bizi dava etsinler.
" Deja que el gobierno nos demande, llegaremos hasta la Corte Suprema.
Bırakalım da devlet bize dava açsın. Hepimiz Anayasa Mahkemesi'ne çıkalım.
Yo no are más lo que demande de mí.
Benden istediğin şeyi bir daha yapmayacağım.
Que me demande.
Bana dava açsın.
No queremos que nos demande.
Başımızı belaya sokmasın.
Y haré que mi abogado los demande.
Ve avukatımı gönderip sizi dava edeceğim.
- Tiene fundamento para presentar cargos. Demande
- Sizi anlayamıyorum, dava açmanız gerek.
Y cuando Ud. lo demande no quiero estar cerca.
Ona dava açtığınızda görünürde olmak istemiyorum.
Está furioso. y espero que lo demande.
Umarım sizin canınıza okur.
Le dije a Sonia, que cuando alguien la demande, Siempre estare allí, pero en este caso, no.
- Bu kadarcık bile şansın yok. - Evet. İzin ver.
Demande a la ciudad otra vez.
Ama bunun bana hiç yararı olmadı.
- Todos los médicos del país deben preocuparse por un abogado deshonesto que los demande por mala praxis.
- Bu ülkedeki her doktor yanlış tedavi için dava açan bazı düzenbaz avukatlardan endişelenir.
He decidido lo siguiente... que a Inglaterra inmediatamente vaya y demande el tributo no pagado.
Hemen kararımı verdim ve bu uygulanacak : Derhal ingiltereye gidecek, uzun zamandır aksayan vergimiz alacak onlarda.
Aunque nació con una expresión aburrida... y un par de orejas horribles... no sólo se enfrentó a Ia bestia, sino que también tiró de sus garras... asistido por un bombero más famoso y brillante, yo... a una civil que gritaba y pataleaba... quien probablemente nos demande por romperle las uñas.
Donuk bir yüz ifadesiyle ve bir çift korkunç kulakla... doğmuş olduğu gerçeğine rağmen... yangınla savaşmakla kalmayıp daha ünlü ve başarılı bir itfaiyecinin... yani benim yardımımla, onun pençesinden, tekme atıp bağıran... ve tırnaklarını kırdık diye... muhtemelen bize dava açacak olan bir sivili kurtardı.
Cuya contribución fue más hermosa y es menos probable que nos demande.
Onun katkısı daha güzel ve bize dava açma riski daha az.
Cuando Qiu Ju esté bien La dejaré que me demande si quiere
Qiu Ju iyileştiğinde, isterse beni dava edebilir.
Me voy. Leo, bonita, ¿ te importa volver a intentarlo antes de que Tomás te demande por incumplimiento de contrato?
Hayatım, sözleşmeyi ihlal ettiğin için Tomas seni mahkemeye vermeden tekrar bir denesen?
¿ Jura decir la verdad y nada más que la verdad? Si así no lo hiciera que Dios se lo demande.
Doğruyu ve yalnızca doğruyu söyleyeceğinize Tanrı'ya yemin eder misiniz?
¿ Jura decir la verdad y si no, que Dios se lo demande?
Doğruyu yalnızca doğruyu söyleyeceğinize yemin eder misiniz?
¿ Jura decir la verdad, sólo verdad, si no que Dios se lo demande? Así será.
Doğruyu ve yalnızca doğruyu söyleyeceğinize yemin eder misiniz?
¿ Jura decir la verdad y sólo la verdad o que Dios se lo demande?
Doğruyu, yalnızca doğruyu söyleyeceğinize, Tanrı'nın adına yemin eder misiniz?
Elle vous demande de venir.
Senden gelmeni istiyor.
- No creo que te demande.
- Dava açmam.
¡ Pues voy a traer a mi abogado para que les demande!
Avukatımı çağırıp hepinize dava açacağım!
¿ Jura Ud. Solemnemente, apoyar la Constitución y las leyes... de los EE. Y de Tennessee honorablemente y desempeñarse... en el ejercicio de su profesión y si no que Dios lo demande?
Rudy Baylor, Birleşik Devletler ve Tennessee Eyaleti'ndeki anayasa ve kanunlara destek olacağınıza mesleğinizi, en iyi maharet ve yeteneklerinizle, dürüst ve şerefli bir biçimde, icra edeceğinize ve böylece Tanrı'ya hizmet edeceğinize yemin ediyor musunuz?
- Intento decir que sumando... las tarifas de los abogados y la indemnización... preferimos que nos demande usted.
Avukat ücretleri ve olası cezai yaptırımların kat kat fazla olabileceği düşüncesiyle... Demek istediğim, ortaklar senin tarafından dava edilmeyi tercih ediyorlar.
- Y quizá te demande a ti.
- Seni dava edebilirim!
Tengo suerte de que no me demande.
Bana dava açmadığı için şanslıyım galiba.
¡ Y voy a encargar a un equipo de abogados que te demande a ti y a tus hijos, y a los hijos de tus hijos.
Seni, çocuklarını, çocuklarının çocuklarını, hepsini mahkemeye vermek için, bir düzine avukat tutacağım.
Quizás tememos que un padre demande adulación mundial.
Belki de ondan dünyevi şeyler bekler.
- Bien. ¡ Cuándo esto se acabe... y mi esposo esté muerto y yo demande a esos canallas!
Harika.