Translate.vc / español → turco / Dentro
Dentro traducir turco
75,618 traducción paralela
¿ Qué pasa dentro de esa cabeza tuya?
Kafanda neler dönüyor?
Es grave, hay algunos trozos de esquirlas dentro de ti, y parecen estar lo suficientemente profundas para perforar tu riñón si no se quitan inmediatamente.
İçinde çok sayıda şarapnel parçası var. Hemen çıkarılmazlarsa böbreğini delebilecek kadar derinde gibi duruyorlar.
En alguna parte dentro de ti debe haber un rayo de luz, de esperanza.
İçinde bir yerlerde ufak bir ışık, umut olmalı.
Pues yo no sé ustedes, pero... estoy dentro.
Sizi bilmem ama ben varım.
Sí, tengo muchas degustaciones de café y algunas lecturas del libro... muchas mujeres que encantar, pero... estoy dentro.
Tatmam gereken bir sürü kahve, okumam gereken bir sürü kitap etkilemem gereken bir sürü kadın var ama ben de varım.
El dolor que estaba dentro de ellos.
Gözlerindeki acı.
¿ Cómo salvo a todos los de dentro?
İçerideki herkesi nasıl kurtaracağım?
Mi padre te llevó dentro y... estabas en shock...
Babam seni içeri aldı ve sen şoktaydın. Ağlamıyordun bile.
Dentro de cuatro años, el futuro Flash crea... un remanente del tiempo para combatir a Savitar.
Bundan dört yıl sonra, gelecekteki Flash Savitar'la savaşmak için bir zaman kalıntısı yaratıyor.
El dolor que había dentro de ella.
Gözlerindeki acı.
Solo... se está acalorando aquí dentro.
İçerisi biraz sıcak oldu da.
Mi papá te trajo dentro y... estabas conmocionado... ni siquiera llorabas.
Babam seni içeri aldı ve sen şoktaydın.
Anteriormente en The Flash... Dentro de cuatro años, la Dra. Brand inventará la tecnología que atrapará a Savitar en la Fuerza de Velocidad.
Bundan dört yıl sonra, Dr. Brent, Savitar'ı Hız Gücü'ne hapseden teknolojiyi icat edecek.
La reliquia de los Maxwell y el diapasón, esas cosas juntas, forman el mazo que se balancea dentro de la campana.
Maxwell yadigarı ve diyapazon, ikisini birleştirince çanın içindeki sallanan çekiç oluyor.
No soy lo que debes temer de dentro de tu cabeza, Damon.
Kafandaki korkman gereken kişi ben değilim, Damon. Sensin.
Damon está aquí dentro, vale.
Damon burada, peki.
Dentro de 100 años, yo recordaré este momento por los dos.
Yüz yıl sonra bile, Bu anı ikimiz için hatırlayacağım.
Así es. Y no solo eso, me habéis hecho dar cuenta de que tenía toda la magia que siempre he necesitado dentro de mí.
Ve sadece bu değil... ayrıca ihtiyacım olan tüm sihrin içimde olduğunun farkına varmamı sağladınız.
Cuando le conocí, había perdido a mis padres y estaba muerta por dentro.
Onunla tanıştığımda, ailemi kaybetmiştim ruhsal çöküntüdeydim.
No creía que lo tuvieras dentro de ti.
Bunu yapabileceğini sanmıyordum.
Porque la autoestima viene desde dentro, perras.
Çünkü öz saygı içten gelir, kaşarlar.
La autoestima viene de dentro, Dan.
Öz saygı kişinin içinden gelir Dan.
Esta toxina desgarró su cuerpo como si estuviera quemándolo de dentro hacia afuera.
Bu zehir vücudunu içeriden dışarıya eriterek devam etmiş.
Mira, una vez que entremos dentro, deja que me encargue de esto.
İçeri girince bırak ben halledeyim.
Sí. Ahora que ya no te estás desangrando por dentro.
Evet, artık her tarafından kan çıkmadığı için.
Tenía un pelín de veneno dentro, así que, sí, en teoría, alguien ahí fuera puede haber sido envenenado.
İçinde azıcık bir zehir kalmıştı. Yani dışarıda birisi zehirlenmiş olabilir.
El problema es que el tipo destruyó lo que fuera que estuviera dentro.
Sorun şu ki herif içinde ne varsa yok etmiş.
Vuelve dentro.
İçeriye dön.
- Vuelve dentro.
- İçeriye gir.
¿ Quién hay dentro?
İçeride kim var?
¿ Estás dentro?
İçeride misin?
Sí, estoy dentro.
Evet içerdeyim.
Y muy mal también aquí dentro, ¿ eh?
Burasıda kötü öyle mi?
Quizás me tienes muy dentro.
Belki ben hepinizin içine girdim.
¿ Ahí dentro? Soy tu dueño.
Onun içinde sahibin benim.
Barry está dentro.
Barry içeride.
¿ Por qué no miramos dentro?
Neden içeriye bakmıyoruz?
¿ Dentro de cien años?
Yani bundan yüzyıl sonra falan?
Deja de faltar al respeto al Dios que hay dentro de ti.
İçindeki tanrıya saygısızlık yapmayı kes.
Dentro de poco, por supuesto, me desharé de ti.
Uzun zaman geçmeden elbette senden kurtulacağım.
Y una vez que estuve dentro, yo... me limitaba a seguir.
İçeriye girdiğimde sadece izledim.
La lista de objetivos será distribuida dentro de poco.
Hedef listesi yakında dağıtılacak.
Sé que te sientes mejor aquí dentro.
Orada olmanın iyi geldiğini de biliyorum.
Pero ya no tendrás que seguir más metida ahí dentro sola.
Ama orada tek başına kalmayacaksın artık.
Él tenía su... pene... dentro de mi vagina.
Penisi... vaginamın... içindeydi.
Me lastimó por dentro.
Canımı.. acıtıyordu.
- Lo que querría decir que alguien estaba dentro. - ¿ No podemos entrar?
- O durumda içeride biri olmalı. - Kişiye ulaşma şansımız yok mu?
- Oh, sí. No hay muchas oficinas que me querrían dentro, ¿ verdad?
- Beni şirketlerinde çalıştırmak isteyecek çok fazla iş yeri yoktur değil mi?
- La factura está también dentro.
- Faturam da içinde.
No me importaría estar dentro de una mujer policía.
Kadın polisin içine girmek beni rahatsız etmezdi sanırım.
Bueno... estábamos todos ahí dentro.
Hepimiz buradaydık.