English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Dónuts

Dónuts traducir turco

37 traducción paralela
Daisy, me llevo dos dónuts.
Daisy, iki tane çörek alıyorum.
"Si quieres esos dónuts, deja que me vaya".
Bir çörek alıp yoluma gittim.
- ¿ Dónuts de mermelada?
- Jöleli donut?
Tirad esos dónuts o bagels o lo que sean.
- Şu döküntüleri kaldırın. Şu çörekleri, simitleri, her neyse, atın gitsin.
Hay dónuts por todas partes.
Her tarafa çörek saçılmış.
Toda la ciudad puede ver nuestros perímetros y nuestros dónuts y ahora mandamos a una tipa indefensa.
Tüm şehir kordonlarımız ve donutlarımız olduğunu görebilir ve şimdi umutsuz bir kızı yolladık.
He traído dónuts.
Bir saat içinde, iş başında olmalıyız. Çörek getirdim.
Tenemos dónuts y chocolate caliente.
Çörek ve sıcak kakao aldık.
Eh, Frank, ¿ te importa comprar dos docenas de dónuts?
Frank, 20, 25 tane donut alabilir misin?
- ¿ Dónuts?
- Donut mu?
Hasta he comprado dónuts para todos.
Herkese donut bile aldım.
Dónuts.
Donut.
Bueno si no quieres dónuts, grandullón.
Çörek istemiyorsan koca adam
Dónuts.
- Donat.
Voy a empezar con café y dónuts.
Buna çörek ve kahve ile başlayacağım.
- Ah, dónuts.
Çörekler.
Mira, dónuts.
Çörek. Hangi evrende?
Dónuts que nadie comió en el taller esta mañana.
Bu sabah Speedee Lube'dan artakalan çörekler.
No tuve helados, no tuve dónuts, pero obtuve algo más.
Evet dondurma yemiyorum. Evet donut yemiyorum. Ama başka şeyler yiyorum.
Cogí unos dónuts, sentaos y disfrutad del espectáculo.
Bi'kaç çörek alır, arkama yaslanır bu eğlencenin keyfini sürerim.
Compré una segunda caja de dónuts, si alguien...
Bi'kutu daha çörek aldım, isteyen...
Una ayudante del fiscal sin tiempo para charlar ni para dónuts nos trae el material de un accidente.
Küçük bir sohbete ya da bir şeyler yemeye bile vakti olmayan bir asistan savcı bize araba kazası görüntüleri getiriyor.
El vestido de anoche, sin flores, la tarta de la tienda de dónuts de enfrente.
Akşamdan kalma elbise, çiçek yok, sokağın aşağısındaki donut dükkanından alınmış pasta...
Comprar una silla salvaescaleras y comer dónuts todo el día.
Bir merdiven asansörü al ve tüm gün çörek ye.
Todo lo que tenían era café rancio y dónuts dudosos.
Sadece bozulmuş kahveyle bayat donut satıyorlar.
Quiero decir, tú eres más dulce que una caja de dónuts de mermelada.
- Reçelli donuttan bile daha tatlısın.
Y vamos a querer dónuts, Kenzie.
- Çörek istiyoruz Kenzie.
Os traeré dónuts.
Çöreklerinizi getireceğim.
El trabajo de la vida de mi padre se ha convertido en una tienda de dónuts y su propio hijo no puede encontrar su tumba.
Babamın hayatının işi çörek dükkanına dönüştü ve oğlu mezarını bile bulamıyor.
Sí, para esto voy a necesitar unos dónuts.
Tamam, önce birkaç donut lazım bana.
El vestido de anoche, sin flores, la tarta de la tienda de dónuts de enfrente.
Hah. Bu kadar garip davranışının sebebi bu mu? Garip davranmıyorum.
Trae dónuts todos los lunes.
Her pazartesi donut getiriyor.
Le vuelven loca los dónuts.
Reçelli donutlara çıldırıyor.
Los dónuts se están acabando rápido.
Donutlar gözleme gibi olacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]