English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Elbow

Elbow traducir turco

42 traducción paralela
"The elbow".
Di elbov.
- "the bilbow"... - "The elbow, madame".
Di elbov, madam.
¡ Oh, Señor Dios, me olvido! ¡ "the elbow"!
Aman Tanrım, nasıl unuttum!
¡ Perdone Vuestra Alteza, "the elbow"!
- Yüksek izninizle, di elbov.
- Eso he dicho : "the elbow". - Sí... "The neck" y "the... chin".
Öyle dedim ya ; di elbov, dö nik... ve dö çin.
"The hand", "the fingers", "the nails", "the arm", "the elbow", "the nick", "the chin", "the foot" y "the gown".
dö hand, dö fingers... dö nayils, dö arm, dö gulugulugulugulu... dö nik, dö çin, dö fut, e lö kont.
Conducíamos por la cantera Simpson al oeste del río Elbow.
Simpon's Quai yolunda ilerliyorduk, Elbow nehrinin hemen güneyinde.
Conseguí que tocaras en un lugar donde se junta gente del ambiente.
Sana bir yer buldum. Elbow Room. Müzisyenler falan takılıyor.
El mío es un tennis elbow.
Bende de kas gerilmesi var.
Son boletos para las Bermudas y alojamiento en el Elbow Beach.
Bermuda'ya iki bilet ve Elbow Beach otelinde konaklama.
El "Elbow Room", un viejo Club Punk-Rock se convirtió en un polirubro.
The Elbow Room, eski punk-rock klübü eczane oldu.
I knocked him on his ass with my elbow.
Onu dirseğimle kıçının üzerine oturttum.
Fuimos a verlos al "Elbow Room."
Elbow Room'a onları izlemeye gittik.
Elbow, Ref!
Dirsek, hakem!
Elbow! * * *
Dirsek!
Oh Dios mío, creo que es mi codo.
Aman tanrım! I think that's my elbow.
Seguramente te gusten, y con razón.
Muhtemelen onları Fair Dues'de sevmiştin. - Elbow.
Agh, Elbow. Elbow, Elbow, Elbow.
Elbow, Elbow, Elbow.
¿ Debería comprarme un cd de Elbow?
Elbow CD'si mi almalıyım?
¿ Queréis ir a tomar algo
Bent Elbow'da bir şeyler içelim mi, ne dersiniz?
- en el Bent Elbow?
- Olur.
No cabezazos, no patadas de fútbol, no codos.
Kafa atmak, ayak tekmesi ve elbow yok.
¿ Codos?
- Elbow?
No cabezazos, no patadas de fútbol, y no codazos.
Kafa atma, ayak tekmesi ve elbow yok.
Oye, codo.
Elbow.
- ¿ Quién es Oboe Cannoli?
- Elbow Cannoli de kim? - Oradaki Barry mi?
Lo saqué de la garganta de Maura Thatcher el día que perdió los papeles con tu familia en el Bent Elbow.
Bent Elbow'da sizin karşınızda çıldırdığı gün Maura Thatcher'ın boğazından çıkardım.
Había entrado al Bent Elbow.
Bent Elbow'a girdim.
Quédate en el Bent Elbow.
Bent Elbow'da kal.
Algo que te hace querer dar volteretas laterales y cantar One Day de Elbow, incluso si crees que Elbow está sobrevalorado.
Havada taklalar atmayı istemeye sebep olan ve Elbow'un fazla abartıldığını düşünseniz bile, Elbow'dan'One Day'i söylettiren o şey
Esa es la "Canción del codo".
"Elbow Şarkısı"'nı açtım.
Debo ducharme porque debo reunirme con gente... más tarde para tomar algo en Bent Elbow.
Duş almalıyım çünkü daha sonra içki içmek için Bent Elbow'da birkaç arkadaşla buluşmam gerek.
Me dijo que iría al Bent Elbow a reunirse con unos amigos nuevos.
- Bana bazı yeni arkadaşlarıyla buluşmak için Bent Elbow'a gittiğini söylemişti.
Tan Bali como se pueda en el depósito de Bent Elbow.
Bent Elbow'un deposundan ne kadar Bali olabiliyorsa artık.
Encuéntrame a medianoche en el Bent Elbow.
Geceyarısı benimle Bent Elbow'da buluş.
¿ Porque ese de las coderas, el Dr. Elbow, es el jefe del servicio de medicina forense de la mancomunidad de Massachusetts?
Çünkü şurada duran Doktor Elbow... Massachusetts eyaletinin baş otopsi uzmanı.
Incluso peor que cuando no sabía quién o qué era Idris Elbow.
Idris Elbow mu neyse işte onunkinden daha kötü bir kavga oldu.
Bebí un poco con Stewie en El Elbow.
The Elbow'da, Stewie ile birkaç kadeh atmıştık.
Se suponía que iríamos a un concierto la próxima semana.
Gelecek hafta, Bell House'da Elbow'u dinlemeye gidecektik.
- Elbow.
- Doğru.
- Correcto.
Elbow.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]