Translate.vc / español → turco / Element
Element traducir turco
415 traducción paralela
Esos dos elementos emiten radiación.
Bu iki element ışınları yayıyor.
Ahora sabemos que hay 78 elementos.
Şimdi biliyoruz ki 78 element var
Hemos descubierto un nuevo elemento.
Yeni bir element keşfettik.
Un elemento activo.
Aktif bir element.
Declara que usted y el Dr. Curie-- - han detectado la presencia de un nuevo elemento, un elemento activo.
İfadenize göre... siz ve Dr. Curie yeni bir element buldunuz aktif bir element.
Y así continuó el trabajo-- - hasta que todo fue siendo eliminado-- - de las toneladas de mena, excepto dos elementos finales.
Ve sonunda son iki element hariç herşey tonlarca cevherden ayrıştırılmış şekilde devam ediyordu.
Ahora, sólo quedaba separar esos dos últimos supervivientes, el bario y el radio.
Sadece iki element kalmıştı baryum ve radyum.
Estabas experimentando con tres elementos, creo recordar.
Hatırladığım kadarıyla üç element kullanıyordun.
Taladro de diamante, el elemento más duro.
Elmas uç, elimizdeki en sert element.
Tras la explosión cerca de Grosnik, descubrimos un nuevo elemento en la profundidad del océano. Las líneas espectrales de este elemento las vimos en varias estrellas antes.
Adanın yakınındaki patlamadan sonra, okyanusun derinliğinde keşfedilen yeni element!
Me pregunto si es un mineral.
Acaba bir element olabilir mi?
" Estos elementos son opuestos entre sí.
"Bu element buna dönüşüyor."
Las líneas del aire, del agua, del fuego y de la tierra están completas.
4 element, hava, su, ateş ve toprak hepsi tamamlandı.
Lo único que sabemos sobre el tiempo, ese elemento indisciplinado,
Hepimiz zamanı biliyoruz. Şu disiplinsiz element.
Todo bien. Ningún peligro por ahora.
Şu ana kadar tehlikeli bir element yok.
"¿ Por qué no debería... " poner más peso en el elemento divino que en el humano... " y aplastar al hombre bajo el Dios?
Beni, Tanrı'nın altındaki insanı çarpıştırıp, insani element yerine Tanrısal elemente daha fazla önem vermekten ne alıkoyabilir?
Allí, en el valle de Hyperborea... los Arimaspi construyeron un santuario, el santuario de los cuatro elementos :
Orada, Hyperborea vadisinde, Arimaspiler bir tapınak inşa etmiş. Dört element tapınağı :
El santuario de los cuatro elementos.
Dört element tapınağı.
Segun Samuels, el destino es un elemento natural, como aire o fuego. Muy bien.
Veya Samuels, kaderin toprak, su, ateş ve hava gibi doğal bir element olduğunu hissetti.
Un núcleo con seis protones es el elemento número seis, que es el carbono, el bloque fundamental en la construcción de la vida.
Element sayısı altı olan altı protonlu çekirdek yaşamın temel yapı taşı olan karbondur. Altın atomunun 79 protonu vardır.
El hidrógeno, el elemento más simple, es el elemento 1.
Hidrojen, en basit element, atom numarası 1.
Cada vez que agregamos o restamos un protón y suficientes neutrones para mantener unido el núcleo, formamos un nuevo elemento.
Her seferinde bir proton eklediğimizde yada çıkardığımızda ve yeterince nötron, çekirdeği bir arada tutabilirse yeni bir kimyasal element oluştururuz.
Uno de ellos, el elemento 94, se llama plutonio y es una de las sustancias más tóxicas conocidas.
Onlardan biri 94 numaralı element olan plutonyum... bilinen en zehirli bileşenlerden biridir.
Los 2 elementos más simples.
En basit iki element.
La kryptonita tenía un elemento secreto y no lo mató.
Kriptonitte bilinmeyen bir element vardı ve Süpermen ölmedi.
sólo te falta un elemento más, malvado Mumm-Ra.
Bir element daha kaldı Şeytani Mumm-Ra.
SI EL PRIMARIO ES BRUNDLE, ¿ CUÁL ES EL SECUNDARIO?
BİRİNCİ ELEMENT BRUNDLE İSE İKİNCİ ELEMENT NE?
EL ELEMENTO SECUNDARIO NO ES BRUNDLE
İKİNCİ ELEMENT BRUNDLE DEĞİL
SI EL ELEMENTO SECUNDARIO ES MOSCA, ¿ QUÉ HA PASADO CON MOSCA?
İKİNCİ ELEMENT SİNEKSE SİNEK'E NE OLDU?
Debemos hacer más pruebas antes de estar seguros, pero creo que hablamos de un elemento no descubierto aún que parece estar presente en abundancia.
Daha önce hiç böyle bir şey görmedim. Emin olmadan önce, daha fazla test yapmak zorundayız. Ama bugüne kadar bilinmeyen bir element bulduk.
Aportas un elemento de confusión a la saga de los hermanos Mantle.
Sen Mantle Kardeşler destanına kafa karıştırıcı bir element katıyorsun.
En la mayoría de las estrellas, el raro elemento europio, está algo enriquecido con samario y gadolinio.
Çoğu yıldızda, Dünya'da nadir bulunan bir element olan Europium, Samarium ve Gadolinium'a kıyasla çok daha fazla miktarda bulunur.
La droga que tienen en su posesión, contiene elementos que normalmente se encuentran en el Haloperidol.
Bu uyuşturucu genelde Haloperidol'de bulunan... bir eser element ihtiva ediyor.
En la tabla periódica de los elementos hay un solo protón de diferencia.
Element sıralamasında bir proton fark var.
Ambos elementos combinan perfectamente.
Aslında, bu iki element gayet güzel bir şekilde birleştirir.
El elemento central está basado en un nanoprocesador de FLT con 25 kelilactirales bilaterales, 20 de ellos unidos a un terminal de heisenfram primario.
Çekirdek element, 20'si ana heinsafram terminale bağlı 25 çiftli kelilaktiral ile bir FTL nano işlemciye dayanıyor.
El dice que el elemento de vanguardia está aquí con el Tercer Cuerpo. El Sexto justo detrás. Apoyados por una columna de la Caballería Federal.
En önemli element, üçüncü kolordu... ardında altıncı ve federal... süvari tarafından desteklenmiş olan diyor.
" Elemento periódico 126. No es de origen terrestre.
" Dünya kaynaklı değil, 126 nolu periyodik element.
Un elemento cristalino raro que puede ser una fuente de energía.
Güçlü bir enerji kaynağı olabilecek ender bir kristalize element.
Elemento principal : cuarzo.
Temel element : Kuars.
Comandante, detecto oligoelementos en el conducto de ventilación.
Komutan, havalandırma girişinde element izleri algılıyorum.
A veces, los elementos están muy ocultos, pero los cuatro siempre están presentes.
Bazen nesnelerin çok derinlerine gömülü olabilirler ama dört temel element hep oradadır.
Aunque me falle la memoria, sé que el fuego no es un elemento.
Hafızamda boşluklar olmasına rağmen ateşin bir element olmadığını biliyorum.
Nombre un elemento.
Bir element söyleyin.
Hay 246 elementos conocidos por la ciencia de la Federación.
Federasyon biliminin bildiği 246 element var.
El elemento parece ser estable.
Element sabit gibi görünüyor.
Un elemento estable transuránico dentro de su ambiente natural.
Doğal çevre içinde durağan bir transuranik element.
El elemento está presente en la mayoría de los asteroides que comprenden los anillos.
Element'in en yoğun olarak gezegenin halka sisteminde gizlenen bir asteroit de.
¿ Qué hay acerca del elemento que descubrimos?
Keşfettiğimiz element hakkında ne var?
Su núcleo es un solo protón, lo que hace que el hidrógeno sea el elemento número uno.
Çekirdeğinin tek bir protonu bulunur bu da hidrojenin element sayısını bir yapar.
Un núcleo con dos protones es el elemento número dos, más conocido como el helio.
İki protonu olan çekirdeğin element sayısı ikidir helyum olarak bilinir.