Translate.vc / español → turco / Em
Em traducir turco
4,538 traducción paralela
Yo voy a mostrar cómo me ball'em up.
Size nasıl oynadığımı göstereceğim.
Louis pasó por ella a las 9 : 00 em punto.
Ne kadar oldu? - Louis odaya 09 : 00'da bıraktı.
Texas Hold'em.
Texas Hold'em.
Y asi es como se obtiene el'em.
Ve üstesinden geldim.
- Get'em up. ¿ Donde esta mi hija?
Kaldır.
Amigos, leen'em y lloran.
Arkadaşlar, şunlar bakın da zırlayın.
Que te den.
- Em o zaman.
Mi Ama
S A H İ B EM Çeviri : ercandalan
Estoy de acuerdo, ella va a noquear'em muerto.
Bence de, canlarına okuyacaksın.
Tengo miedo, Em.
Korkuyorum Em.
Chupe una salchicha de Frankfurt, sentarse y girar ".
Bir sosisi em, otur ve dön. "
"Suck una salchicha de Frankfurt, sentarse y girar".
"Bir sosisi em, otur ve dön"
¿ Qué quiere decir con esto, Em?
Bununla ne kastediyorsun, Em?
Em, vamos a...
Em, şimdi sadece...
América, ya sabes, siempre Puttin'su nariz en las cosas y screwin''em up.
Amerika, bilirsin işte her zaman burnunu bir işlere sokup, içine sıçar.
♪ Y hacer'em ir ♪
"Onları gitmeye zorla"
Sé que te preocupas de Roman y quieres encontrar una manera de aliviar su dolor, pero... pero no creo que vaya a ser así de sencillo.
Roman'ı önemsediğini biliyorum, Em. Acısını hafifletecek bir yol arıyorsun ama bu düşündüğün kadar kolay olmayacak.
Hola, Em. ¿ Tu padre está bien?
Baban iyi mi, Em?
Em, ha sido increíble.
Em, bu muhteşemdi.
No pasa nada, Em.
Kafana takma, Em.
Necesito unas cuantas revistas para un 30 HK Tienes'em.?
HK 30 için birkaç şarjöre ihtiyacım var. Siz de var mı?
Throw'em allí.
- İçine atalım.
Estoy embarazada, no soy inválida.
Em, ben hamileyim, yatalak değil.
- Escucha, Em.
- Dinle Em.
Quizas "Em" pueda decirnos.
Belki "Em" bize söyler.
Creo que eso te hace "Em."
Sanırım bu seni "Em" yapıyor.
Sólo para ver qué pasaba, ponemos'em en una celda juntos.
2 sinide bir hücreye koyduğunda olabilecekleri düşünsene.
Al diablo.
Em!
Oye, em, acabo de hablar con el hospital Reagan General.
Az önce hastane ile konuştum.
Muy bien, así que, oye, Mykes, em...
Pekala, hey, Mykes...
Pero, em...
Ama...
Tengo'em.
Vurdum.
¿ Sabes cómo elegir'em, Case.
Kadınları seçmeyi iyi biliyorsun, Case.
Em. - Quizá tengamos un problema.
Em.
Deja'em, que siempre será.
Bırak da hep öyle kalsınlar.
Em, ¿ Estás bien?
Em, iyi misin?
Em, ¡ Emily, ¡ Emily!
Em, Emily. Emily!
Em, necesitas verla en tu computadora.
Em, resme bilgisayarda bakman gerek.
Em, ven aquí, revisa esto.
Em, buraya gelsene, şuna bir bak.
Em, eres tu.
Em, bu sensin.
Em, hay más.
Em, dahası var.
Em, voy a entrar.
Em, içeri giriyorum.
Em, ¿ estás aquí?
Em, evde misin?
- Em, ¡ he dicho que lo siento!
- Em, üzgünüm dedim ya.
Em, Bev está detrás de ti.
Em, Bev tam arkanda.
Em... ¿ Has leído esto?
Em, bunu okudun mu?
Cuando dije que me vendría bien parar no pretendía hacerlo en mitad de la nada.
Em, kuytu yerleri biliyorum dediğimde ciddi değildim.
Em...
Şeylere...
Tienes que parar con eso, Em.
Şunu kes Em.
- Chúpaselo.
- İliklerine kadar em onu.
- Em, ¿ qué te pasa?
Em, neyin var senin?